İbrahim Erdem Karabulut’un “Bir Yiğit Artık Ortaya Çıkmalıdır” başlıklı yazısı;

Ülkemizde şuan 106 kurulmuş parti mevcut. Birçoğunun genel başkanını dahi kimse bilmiyor.

Yasalara göre 30 kişiyle bir siyasi parti kurmak mümkün. Ailesi ve yakın arkadaşlarından 30 kişiyi bir araya toplayan biri kendisine bir parti kurabiliyor.

Sadece egosunu tatmin etmek adına kendisini genel başkan olarak görmesi Ülkemizde artık yaşanmamalıdır. Siyasetin ciddiyetten uzak bu hali bu milletin rahatsız olmadığı bir davranış olmayıp sadece sıralama önceliği fazla olan konulardan dolayı sessiz kaldığı unutulmamalıdır.

Ülkeyi yönetmek mi amaç, yoksa bireysel egoları tatmin etmek midir maksat, bunu bu millet çok iyi bilmektedir.  

Bu nedenle topluma mikrofon tutulup kurulu 106 mevcut siyasi partileri sayar mısınız? Sorusuna yanıt olarak günlük siyasetin içerisinde olanların dahi 10 siyasi partiyi saymakta zorlandığı bir ülkede bu parti çöplüğüne dönüşen kurulu olan 106 parti içerisinde hiçbir işlevi olmayan partiler kapatılmalıdır.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler bürosunda aktif olarak görülen siyasi partilerin sadece 20 kadarı seçimlere katılabilmektedir.

Diğerleri  yani kalan 86 parti sadece sosyal medya veya tabela partisi konumundan ileri gitmemektedir.

Bazı partilerin adı ve Genel Başkanı var ama teşkilatı hatta üyesi bile yoktur.

Partiler çöplüğünden kurtulmanın çeşitli yolları vardır.

Yetkililer artık bir çözüm üretmelidir, bir siyasi partinin kuruluşundaki 30 kişi yeterli maddesini  en az 3.000 kişi ayrıca üye yapma şartı getirmelidir. Kurulduktan sonra yapılan Genel Seçime katılma hakkı elde edemeyen partinin otomatikman kapatılma kararı vermelidir.

En az %1 alan parti için bir sonraki seçime katılma şansı verilmelidir.

Ülkemizi yöneten siyasi iktidar partisi ve muhalefet partilerin üye sayılarına bakıldığında ise;

10 milyon 211 bin 596 üyesi bulunan AK Parti’nin üye sayısı 15 bin 692 kişi azalarak 10 milyon 195 bin 904 olarak kayıtlara geçmiş.

Cumhur İttifakı ortağı Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) üye sayısı ise geçen bu süreçte artmış olarak görülmektedir. Son açıklanan verilere göre 468 bin 585 bin üyesi bulunan MHP’nin 4 Şubat itibariyle üye sayısı 10 bin 614 artarak 479 bin 199’a yükselmiş.

İYİ PARTİ’YE 42 BİN YENİ ÜYE

2020 yılı sonunda 400 bin üye hedefiyle kampanya yürüten İYİ Parti, geçen 19 günde üye sayısını 42 bin 533 arttırarak 266 bin 440 kişiye ulaştırmış.

Muhalefette üye sayısını arttıran partiler arasında yer alan CHP 4 bin 230 üye artışıyla toplam üye sayısını 1 milyon 257 bin 753’e ulaştırırken HDP ise 412 üye artışıyla 39 bin 334 üyeye kavuşmuş.

YENİDEN REFAH 50 BİNİ GEÇTİ

Eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan öncülüğünde kurulan Yeniden Refah Partisi’nin üye sayısı da dikkat çekti. Kasım 2018’de kurulan parti geride kalan yaklaşık bir buçuk yılda üye sayısını 57 bin 175’e çıkardı.

BİRDE HİÇ ÜYESİ OLMAYAN PARTİLER VAR...

Aralık 2019 itibariyle kuruluşu resmileşen Ahmet Davutoğlu’nun genel başkanlığını yaptığı Gelecek Partisi Ocak ayı başında üye kayıt başvurularını almaya başladı. Ancak Gelecek Partisi’nin üyeleri henüz sisteme işlenmedi. Başsavcılığın verilerine göre hiç üyesi bulunmayan diğer siyasi partiler şu şekilde sıralandı: “Anadolu Birliği Partisi, AS Parti, Ayyıldız Partisi, Demokratik Genç Parti, Engelsiz Türkiye Partisi, Gelecek Partisi, Genç Anadolu Partisi, İşçi Demokrasi Partisi, Kadın Partisi, Milli Mücadele Partisi, Ötüken Birliği Partisi, Sağduyu Partisi, Sosyalist Emekçiler Partisi, Türk ve Dünya Birliği Partisi ve Yeni Dünya Partisi.” kısacası ülkemiz resmen parti çöplüğüne dönüşmüş bir durumdadır.

Bir ittifaklar, ortaklıklar hali almış başını gidiyor. Her kurulu parti %1 oyu dahi olmadığı halde kendisini dev aynasında görerek barajı geçebilecek olan partilerle genç kız misali cilveleşerek meclise kendisini ve çok yakın bir arkadaşını sokma çabasına girmesi ise bu milletin beklediği birşey değildir.

Kişilikleri tartışmasız önemli olan bazı siyasi parti kurucularını örnek göstermek gerekirse ülkemizde Sadettin Tantan dendiğinde herkesin takdir ettiği bir kişi olduğu halde başlattığı siyasi hareket hüsranla sonuçlanmıştır. Bu örnekleri Abdullatif Şener, Mustafa Sarıgül, Mustafa Destici, Tuğrul Türkeş, Oktay Öztürk, Yaşar Nuri Öztürk, Doğu Perinçek, AliMüfit Gürtuna, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Abdurrahim Karslı, Öztürk Yılmaz, bu isimleri 86 kişi olarak sıralayabileceğimiz gibi kurulduktan sonra fesih olanları da katarsak liste uzadıkça uzar.

İşin en ilginç olanı ise parti tüzüklerine bakıldığında ise neredeyse hepsi birbirinden kopya çekmiş gibi aynı.

Madem ülkede yönetim şekli belli, yapılacaklar ve yapılamayacaklar zaten siyasi parti kanununa göre açık ve net yazılıysa o zaman bu ben ben benlik neden.

Ben... Ben... Ben demekten kurtulmalı biz demenin yolunu bulmak gerekir.

Türk milletine yakışan iri, diri, güçlü ve çözüm üreten ekip ve ekipler kurmaktır. Az olsun temiz olsun ama benim olsun mantığından kurtulmalıdır. "Bir elin nesi var iki elin sesi var" mantığı ile hareket edilmelidir. "Birlikten kuvvet doğar" ifadesi unutulmamalıdır....

Bir Yiğit Ayağa Kalkmalıdır...

Ben diyen 86 Partinin genel başkan koltuğunda oturanların karşısındaki "Dev Aynası"nı kırarak gerçek halini görmesini sağlamalıdır.

İşe yarayacak bir siyasi karakter ve kabiliyeti varsa bir çatı altında toplanmaya zorlanmalıdır. Bunu anlatırken makul, mantıklı nedenler sıralanmalıdır.

Kırılan "Dev Aynası" karşısında olmayan ve sadece kendisi kendisini Genel başkan sayan bu birçok kişinin "evet ben bu ekipte olmalıyım, benim yerim genel başkanlık makamı değil, benim bu oluşum içindeki yerim, görevim ancak bu olabilir" dedirtebilecek ve bu erdemliliğine gelmesi için ciddi bir çaba harcanmalıdır.

İşte böyle bir düşünce ile ayağa kalkacak bir yiğit çıktığı zaman ülkemiz ve bu ülkenin yüz yıldır ezilen milleti Ülkemizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün istediği bir yönetim şekline dönüştürmeyi başarabilir. 

Bu millet yaşadığımız coğrafya öyle bir coğrafyadırki Bir bakarsınız Alparslan bütün hesapları alt üst etmiştir. Bir Bakarsınız ki Fatih Sultan Mehmet çağ kapatıp çağ açmıştır, Bir bakarsınız ki hasta ölüm döşeğinde dendiği bir dönemde Osmanlının genç bir  Sarı saçlı mavi gözlü bir Yiğidi çıkıp yedi düvele meydan okuyup Cumhuriyeti milletimize armağan etmiştir.

Umutluyum, Umutluyuz Bir yiğidin çıkıp biz geldik diyeceği gün çok yakındır.

İstiklal marşımızın onurlu şairi M.Akif Ersoy'un dediği gibi "Belki Yarın, Belki Yarından da Yakın." Unutmuyoruz, unutmayacağız  çünkü ne demişti Gazi Mustafa Kemal "muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur"  

Editör: TE Bilişim