Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?

Yıllarca bu soruyla örneklemeler yaptık ama bir türlü hangisinin daha çok bildiğini netleştiremedik. Kendimce her ikisini de yeterince yapmaya çabaladım. Ancak; bilinçli gezmenin, bilgi açısında biraz daha faydalı olduğunu düşünmekteyim. Görsel hafıza ile, bilgiler daha çabuk kazınıyor akıllara.

10 senedir işim gereği sürekli Hindistan’a gidiyorum. Çok farklı bir ülke. Doğallığı bırakmamış, bizim 40 sene önceki halimiz gibi bir yaşam tarzı. Ancak hiç olmadığımız kadar pis bir ülke. İşçiliğin ucuz olması nedeniyle üretim için tercih edilen ülkeler arasında. Ancak bir başka durum var Hindistan için; o da zengini gerçekten çok zengin. Mesela TATA ailesi var. İngiliz Range Rover ve Jaguar araçlarını satın aldı. 1 milyar 600 milyonluk ülkede, neyin altını kaldırırsanız o aileyi görürsünüz. Onlar gibi birkaç aile daha var. Kalabalık ülkenin, bizim nüfusumuza eşdeğer çok zengin bir kesimi var. Servetlerinin hesabı yok. Oda dolusu parası olan dostum vardı. Yanımda arkadaşına telefon açıp; “1 milyon dolara ihtiyacım var” cümlesini çok rahat telaffuz edenini gördüm. Şu konuya geleceğim; bu servetle beraber, değerli taş ve ziynet eşyalarının da en pahalıları Hindistan’dadır. Geçen senelerde sergilenmek üzere dünyanın en pahalı zümrüdü getirilmişti ülkemize. Hintli bir aileye aitti. Sadece sergilenme sigortası, bizim asgari ücretle çalışan 50 işçimizin maaşından fazlaydı.

Birkaç sene önce, Hindistan’da bir iş seyahatindeydim. Kıymetli taşlarıyla ünlü, Jaipur şehrine düştü yolum. Hem fuar, hem de görüşmelerim vardı. İşlerimi bitirdikten sonra arkadaşlardan rica ettim ve meşhur elmas pazarına gittim. Hesaplı bir şeyler bulursam, eşime alırım diye düşünmüştüm. Çok güzel bir yüzük buldum. Göz bebeğimin tümünü kaplayan bir pırlanta ve etrafını yavruları gibi sarmış minik pırlantalardan oluşan bir yüzük gördüm. Gittiğim yer, oranın en zengin esnafının dükkanıymış ve dükkanına gelen hatırlı kişiler için bu yüzüğü kasadan çıkarır gösterirmiş. Beni götüren değerli kişiler sayesinde, ben de o yüzüğü görmüş oldum. Dünyanın en pahalı yüzüğü bu dedi. Çok etkilenmiştim. Işıltısı hala gözümün önündedir ama bir yerde yanılmıştı o esnaf; kendi yüzüğünü, dünyanın en pahalı yüzüğü zannediyordu. Emeğin ve kıymetin, pahalılık için yeterli girdiler olduğuna inanıyordu.

Yıl 1994. Bir konuşma esnasında konuşmacı tarafından, dinleyenlere bir yüzük gösterildi. Gayet mütevazi bir yüzük gibi görünmüştü. Gösteren şahıs; “tek servetim bu yüzük” demişti. Büyük bir alkış koptu. “Helal olsun” sözleri yankılandı! Nereden bilebilirdik o yüzüğün dünyanın en pahalı yüzüğü olduğunu ve nereden bilebilirdik o mütevazi yüzüğün ileride milyarlarca dolar edebileceğini? Yazdığım gibi yanılmıştı Jaipur’lu esnaf.

Maalesef en pahalı yüzük 25 senedir Türkiye’de!