Yeniçağ yazarı Murat Ağırel’in yazısının tamamı şöyle: Büyük kentlerin artan nüfusuyla birlikte en çok ihtiyaçlarından biri de kolay ulaşılabilir bir toplu taşıma ağıdır değil mi?

Fakat bu konuda gelişmiş ülkelere göre geri kalmış olduğumuz söylenebilir. Ulaşım kapasitesi yetersiz olduğu kadar geniş bir ağda da hizmet veremeyen metrolarımız var.

Sayıştay'ın yaptığı incelemede de bu işlerin maliyetleri dikkat çekmiş. Sayıştay denetçilerini, metro yapım maliyetlerinden çok aynı işlere farklı fiyatlar verilmesi şaşırtmış.

İstanbul'dan bahsediyorum…

AKP döneminde bu metropolde yapılan metroları az çok biliyorsunuz. Metrolar vatandaşın yükünü azaltacakken, maliyetiyle vatandaşın sırtına eklenen ekstra bir yük haline geldi. Bazıları yarım kaldı, Ekrem İmamoğlu tamamlamaya başladı.

Raporlar da bunu kanıtlıyor. Kentiçi Raylı Sistem ihalelerinde yaklaşık maliyet ilgili mevzuat uygun değil ve gerçekçilikten uzak bir şekilde hazırlanıyor.

Denetçinin hazırladığı yaklaşık maliyete ilişkin destekleyici bilgi ve belgeler de bulunmuyor. Dolayısıyla, hazırlanan yaklaşık maliyetin İdarenin hangi çalışma, analiz ve öngörüsüne dayandığı ve hangi rayiçlerin esas alınarak bu çalışmalarda kullanıldığı bile bilinmiyor.

"Kafasına göre" desek yanlış olmaz…

Ayrı metro işlerine ait aynı imalat setlerinin yaklaşık maliyetine ilişkin farklılıkları tablo ile açıklayalım:

Yukarıdaki tabloda, ihale dokümanına göre teknik şartnamesi ve birim fiyat tarifi aynı olan bazı iş kalemlerinin farklı metro işlerindeki yaklaşık maliyetleri ve sözleşme fiyatları sunuluyor.

Söz konusu iş kalemleri "paçal maliyetlendirme" yolu ile belirlenmiştir. Yani, her bir iş kalemine ait birden fazla imalat tek bir analiz altında toplanarak tek bir imalat biçiminde tanımlanmış.

Tablodan da görüleceği üzere, Gayrettepe ve Halkalı metro işlerinin yaklaşık maliyetleri hazırlanırken kendilerinden önce aynı idarenin aynı iş kalemlerine ilişkin sözleşme fiyatları dikkate alınmamış ve bunun dışında ayrı bir analiz, çalışma, fiyat, rayiç veya hesaplama yöntemi sunulmamış.

Haliyle bu durum da kamuya "hesapsız kitapsız iş" olarak geri dönüyor.

Mesela, Çevre Kontrol Sistemleri bölümünde yer alan "Özel Alanlar Çevresel Koruma Sistemi" iş kalemi Gayrettepe ve Halkalı metro işlerinden önce Bakırköy ve Sabiha Gökçen metro işlerinde aynı teknik şartname ve birim fiyat tarifleri ile sözleşmeye bağlanmış.

Tamam ama…

Sabiha Gökçen ve Bakırköy metro işlerinde sözleşme fiyatları sırası ile 140 bin Euro ve 120 bin Euro iken (her bir istasyon için) Gayrettepe metrosunda bu iş kaleminin yaklaşık maliyeti 375 bin Euro olarak belirlenmiş.

Özel Alanlar Çevresel Koruma Sistemi iş kalemi yaklaşık maliyetinin Gayrettepe metro işinde 375 bin Euro belirlenmesine karşın ihale sonunda 247 bin 500 Euro birim fiyat üzerinden sözleşmeye bağlanmış.

Dahası bu ihaleden yaklaşık 15 ay sonra gerçekleştirilen Halkalı metro işinde yine kendinden önceki aynı iş kalemine ait sözleşme fiyatları dikkate alınmayıp Özel Alanlar Çevresel Koruma Sistemi iş kalemi yaklaşık maliyeti 375 bin 773 Euro olarak belirlenmiş. İşin kötüsü neden bu fiyatın alındığına ilişkin bir hesaplama da yapılmamış. Bu değerlendirmenin yukarıdaki tabloda yer alan diğer iş kalemleri için de rahatlıkla yapılabileceği tablonun incelenmesinden anlaşılıyor.

Sonuç olarak toplamda milyarca Euro'yu bulan metro maliyetleri konusunda net bir hesaplama belirlenmemiş. Tabiki böylesine karmaşık işlerde farklı maliyetler oluşsa da Sayıştay'ın dikkat çekmek istediği nokta başka.

Bu yılın raporlarında açıkça görülüyor ki Sayıştay bir şeyi sürekli işaret ediyor. Başkanlık sisteminden sonra bürokratik olarak hemen hemen her devlet kademesi ve kurumunda "vurdumduymazlık" yükseliyor.

Ne şehir hastanelerinde, ne otoyol gişe ve inşaatlarında ne bu tarz büyük ihalelerde kamu yararını düşünen hesaplamalar yapılıyor. Baştan savma iş ve işlemlerle vatandaş büyük maliyetlerin altına sokuluyor.

Buna dikkat edilmezse canımız çok yanacak…

Editör: TE Bilişim