Süreci kısaca hatırlayalım. Fitili, Yeni Akit’ten Şevki Yılmaz ateşledi. 31 Mart seçimleri için “31 Mart 1909”benzetmesi yaptı. Star gazetesinden Selahaddin. E. Çakırgil “Yapma be efendi!” diyerek bu benzetmeyi eleştirdi. Oysa sâdece benzetmeyi değil, târih hatâsını da eleştirmeliydi. 31 Mart Vak’ası Rûmi takvime göre 1325 yılındaydı, 1909 değil. (31 Mart 1325-13 Nisan 1909)

Arkasından yine Star yazarı Sibel Eraslan da bir yazısında 31 Mart 1909 ifâdesini kullandı.

Şimdi de AK Parti İstanbul milletvekili, nâm-ı diğer Dersaadet mebusu Ahmet Hamdi Çamlı, aynı hatâyı yaptı. Twiti şöyle:

“31 Mart (1909) vakasıyla Sultan Hamid'i alaşağı edip koskoca Osmanlı'yı gâvura peşkeş çekenlerin torunlarını, şimdi, tam 100 sene sonra, 2019 yılında, 2. 31 Mart vakasıyla (seçimde) tarihin çöplüğüne atacağız! O zamanda,İslamı,solcu, Türkçü,Kürtçü vs. görünümlüydüler, şimdii de!”

“Tam yüz sene sonranın” 2009’a denk geldiğini ve dil-imlâ fâciasını geçtim, anladığım kadarıyla Dersaadet mebusunun 31 Mart Vak’ası hakkında sağlam bir bilgisi de yok. “Kimler isyan etti, kimler bastırdı, Pâdişah ne zaman alaşağı edildi?” diye sorulsa cevâbı belli değil. Pâdişahın îdam edildiğini zannedenlerden bile olabilir.

Çamlı’nın twiti, tâkipçileri tarafından çok sert eleştirilmiş. Sezai Çelik’in eleştirisi dikkatimi çekti.

‏”Bunu senin yazdığına inanmıyorum. Sen Ak parti milletvekilisin. Üniversite mezunu bir vekilsin. Anayasamızın 81. maddesine göre ‘toplumun huzur ve refahı İçin çalışacağına’ dair yeminin var. Ben sadece bir Ak parti üyesiyim ve partimizin böyle bir metni ve dili yoktur.”

Sezai Çelik, yanlış biliyor. A. Hamdi Çamlı, üniversite mezunu falan değil. Öyle olsaydı, çoktan Gençlik ve Spor Bakanı olmuştu. Çamlı, internet üzerinden diploma veren Newport Üniversitesi’nde okuduğunu söylüyor, mezun olduğunu değil. Bu konuda açıklama yapmasını ve bizi aydınlatmasını diliyorum.

Dersaadet mebusumuz, Sezai Çelik’in mesajına şöyle cevap vermiş:

“Dil, Metin felan, Bişey bilerek mi yazdın yoksa, tuz biber önemli değil, çorbaya bende bişey atayım diye mi?”

Bunun üzerine başka bir tâkipçi araya girmiş:

“Sayın vekil, Sezai bey o gece 15 Temmuz köprüsünde hayatını ortaya koymuş ve bizzat yaralılara hemen orda ilk yardım yapmış bir kahramandır... "Bişey bilerek mi" ne demek o bir tıp doçenti!” (Her nedense bu twit, daha sonra silindi. Tam vaktinde kopye ettim.)

Eyvah eyvah! Hem tıp doçenti hem 15 Temmuz kahramanı! Vekilin bütün karizması bitti!

Evet, Sezai Çelik, Erdoğan'ın “Meydanlara çıkın!” çağrısı üzerine siteden 8 arkadaşıyla 30-35 dakika yürüyerek Boğaziçi köprüsüne ulaşıp yaralılara müdâhale eden bir akademisyen doktor. Bir ara yaralı sayısı o kadar artmıştı ki sonunda sırtındaki Türk bayrağını da çıkartıp bir yaralının bacağına bağlamış. Sabah eve döndüğünde üstü başı kan revan içindeymiş.

Eminim, Sezai Çelik o gece köprüde olmasaydı Çamlı’yı eleştirdiği için şrrraaaak diye fetöcü olurdu.

Erdoğan’ı ölümüne savunan, 31 Mart çağrısı yapan Şevki Yılmaz ve A. Hamdi Çamlı, 15 Temmuz’da er meydanında yoktular ama sonrasında her meydandaydılar.

Hiçbir çağrı, bu gerçeği değiştiremez!

TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

Not: Târih ve matematikten çakan Dersaadet mebusumuzun Osmanlıcası da çok kötü. Sevâbına düzelteyim. Dersaadet mebusu, Arap harfleriyle yazıldığında vav (ﻮ) değil, ye (ﻯ) harfiyle biter.

Editör: TE Bilişim