Raporda 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ile başlayan “İki Kutuplu” dünya’nın nasıl ABD ekseni etrafında döndüğü ve Koronavirüs salgını ile bu “Tek Kutup”un nasıl sarsıldığı akıcı bir dille anlatılmış.

RAPORU İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

Raporun içimdekiler bölümünde şu başlıklar yer aldı:

Küresel Salgın ve İki Kutuplu Dünyanın Doğumu

Tek Kutuplu Dünya Sisteminden İki Kutuplu Dünya Sistemine Geçiş

ABD’nin Küreselleşmeden Çekilmesi Ve Deglobalızatıon

Avrupa-Atlantik Dünyasından Asya-Pasifik Dünyasına Geçiş

Neoliberalizmin Çöküşü ve Milliyetçiliğin Yükselişi

Avrupa Birliği’nin Belirsiz Geleceği

Yükselen Otoriterleşme Dalgası

Ulus Devletlerin Yükselişi

Keynesyenizmin ve Sosyal Devletin Yükselişi

Teknolojik Sıçramanın Günlük Yaşama Yoğun Etkisi

Değişen Mültecı Siyaseti ve Hukuku

Çevre Bilinci ve Tasarrufun Artması

Yeni Kutup Çin: Sarı Ejderhanın Yükselişi

İki Kutuplu Sistemde ABD-Çin Jeopolitik Rekabeti ve Nasıl Bir Küreselleşme (mi?)

RAPORU İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

2016’daki referandumda Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması istikametinde karar çıkması ve Trump’ın ABD başkanlığına seçilmesi; küreselleşmenin iki ana ideolojik eksenini hayata geçiren Thatcher ile Reagan’ın ve sonrasının politikalarına İngiliz ve Amerikan halklarının verdiği tepki olarak okunabilir. Bir anlamda neoliberalizm küreselleşme ikilisi ortaya çıktığı ülkelerde ideolojik-politik anlamda çökmüştür. Bu iki gelişmeyi neoliberalizme dayanan uluslararası sistemin “popülistler tarafından tacizi” olarak okuyanlar da vardır.

Bütün bu süreçler, iki kutuplu dünya düzeninin çökmesinden sonra oluşan tek kutuplu dünya düzeninden, tekrar iki kutuplu bir dünya sistemine dönüşle paralel olarak gelişmekteydi. SSCB’nin çökmesi ve parçalanmasından sonra tek kutup haline gelen ABD’ye karşı, küreselleşmeye tek parti yönetimindeki devlet kapitalizmi ile cevap veren Çin, büyük bir hızla ikinci bir kutup olarak küresel sistemde yükselmekteydi. Korona salgını ile birlikte Çin’in küresel sistem içindeki ikinci kutup olduğu hususu tescil olmuştur.

Raporun giriş kısmında şu ifadelere yer aldı “İnsanlık tarihinin “hızlı çekim” dönemlerinden birisini yaşıyoruz. Bu tür bir hızlı çekimi en son 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması sırasında görmüştük. Yıkılan sadece duvar değildi, 1945-1989 arasında devam eden ABD-SSCB arasındaki iki kutuplu dünya düzeninin kutuplarından birisi olan SSCB idi ve böylece sistemin kendisi de yıkılıyordu.

2020’de benzer bir yıkımın gerçekleştiğini düşünmek için güçlü nedenler var. Bu kez ABD’nin küresel hegemonyasına dayanan tek kutuplu dünya düzeni temel normları ile yıkılıyor.1989’da gerçekleşen çift kutuplu dünya düzeninin yıkımı kontrollüydü. 2020’de gerçekleşen tek kutuplu küresel sistemin yıkımının böyle olup olmadığını zaman gösterecek. Ancak Korona salgını sonrası dünyanın öncesinden çok farklı olacağı konusunda hemen herkes mutabık görünüyor. Bununla beraber, Korona sonrasında dünyada gerçekleşecek dönüşümlerin tamamının salgın öncesinde başladığını ve olgunlaştığını gözden kaçırmamalıyız. Bir virüs ile yıkılan bir siyasal-ekonomik-kültürel sistemin güçlü temeller üzerinde yükseldiğini söylemek mümkün değildir. Korona salgını bu yıkım sırasında sadece yenidünyanın sezaryen ile ebeliğini yapmaktadır.

Öte yandan siyasi karar alıcılar ve dünya kamuoyu Korona salgını karşısında büyük bir şaşkınlık yaşamış olsalar da politikacılar, konu uzmanı kurumlar ve araştırmacılar yıllardan bu yana bir salgının başlayacağı, hatta Korona virüsün yeni bir salgının nedeni olacağına dair uyarılarda bulunuyordu. Esasen 1980’den bu yana AIDS, 2003’den sonra SARS, 2009’dan sonra H1N1, 2011 sonrasında MERS, 2014-2016 sonrasında Ebola salgınları sadece zihinsel değil, fiili hazırlıklar için de yeterince uyarıcı olmalıydı. George Bush, 1 Kasım 2005’te, dünyanın bir salgın hastalık yaşayacağını, bu hastalık ile mücadele edilmesi için gereken hazırlıklarda harcanmak üzere 7 Milyar doların ayrılmaması durumunda birçok insanın öleceğini açıklamıştı. Almanya’nın önde gelen araştırma kurumu Robert Koch Enstitüsü 2012’de hazırladığı bir raporda, yeni bir SARS-Koronavirüsün Güneydoğu Asya’da bir hayvan pazarından kaynaklanacağını öngörmüştü. Dünya Sağlık Örgütü, 2019’da bütün dünyayı jeopolitik dengeleri sarsacağı görülen bir salgın konusunda uyarmış ve salgına karşı önlemlerin alınmasını talep etmiştir. Özetle, Korona salgını beklenmeyen ve gerçekleştiğinde ortaya büyük olumsuz etkiler çıkaran “siyah kuğu olayı” değildir. Aksine olması uzun zamandan beri beklenen, hatta nerede çıkacağı tahmin edilen bir gelişmedir.

Korona salgını öncesinde dünyada, 2008 finansal krizinden bu yana ABD hegemonyasına dayanan tek kutuplu dünya düzeninin sert bir sarsıntı süreci içinde olduğu görülüyordu. Neoliberalizm, Dünya Ticaret Odası Başkanı Mike Moore’un da kitabını “Sınırların Olmadığı Dünya: Özgürlük, Gelişim, Serbest Ticaret ve Küresel Yönetim” yazdığı 2000’lerin başındaki coşkuyu ve sahip olduğu ikna gücünü tamamen yitirmişti. 2008 krizi sonrasında FED Başkanı Greenspan Kongre’de verdiği ifadede: “Bütün entelektüel yapı çöktü” derken, neoliberalizmin ideolojik çöküşünü de ifade ediyordu.9 2008 sonrasında ise; Küreselleşme lidersiz kalmıştır. Bush’un yerine gelen Barack Obama’nın küreselleşmeye liderlik etme girişimlerinin önündeki en büyük engel, ABD’nin iç sorunları olmuştur. Dani Rodrik bu durumu şöyle tespit etmiştir: “Dünya ekonomisi küresel işbirliğinin gittikçe zorlaştığı yeni bir aşamaya girmektedir.”

RAPORU İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

Editör: TE Bilişim