Hasan Gömleksiz, son zamanlarda dillerden düşmeyen mafya babaları ve yalnız gömülen Ülkücüler hakkında kaleme aldığı son yazısı ile hepimizin yüreğine dokundu. 

işte Gömleksiz'in o yazısı;

Mafyayla devlet savunulmaz. Mafyayla devlet soyulur.
Karanlık işlerin ak saçlısı da, aksakallısı da yoktur.
Devletin aksakallısı da, ak saçlısı da yurtseverlerdir.

Ülkücülüğü karanlık ve gizemli yollarla anlatmaya çalışan hiçbir kişi ve zümreye inanmayın! Çünkü ülkücülük, gizli ve karanlık bir yol değil, her zaman açık ve aydınlık bir yoldur. Ülkücülerin devleti korumak ve yönetmek için bir sürü yolu vardır. Ve bunun içinde mafyadan yararlanmak ve mafyacılık yoktur.

Ülkü ocakları ve ülkücüler, mafya ve mafyacılıkla en çok muhatap olduğu dönemde bile mafyacılığı vatan kurtaran Şabanlık olarak görmemiştir. Utana sıkıla da yapsalar, ülkücülüklerini bu işlerin dışında tutarak da yapsalar hiçbir zaman hoş görülmemiş ülkücü mafya her zaman en çok ülkücülerden tepki görmüştür.

Ancak bugün gelinen nokta ne yazık ki aynı değildir. İlk defa babalarla resim verilmiş İlk defa babaların dava adamlığından bahsedilmiştir. İlk defa mafyaya yeşil ışık yakılmış ve ilk defa mafyacılıkla devletin birlikte yan yana olduğu algısı yaratılmıştır.

Tarihe şan ve şerefle geçen bir hareketin rol modelleri ne kadar devlet için, devletle çalıştığı iddia edilirse edilsin illegal insanlar olamaz olmamalıdır.

Ülkücüler bu virüsle 80 sonrası tanıştı ve ilginçtir ülkücülerin içine bu virüsü devlet soktu. Devletin işi gücü bırakıp neden böyle bir şey yaptığı,ülkücülerce uzun uzun tartışılması gereken önemli bir konudur. 

Bizi ne görüyorlar acaba? 

Veya biz kendimizi ne görüyoruz?

Devlet yönetmeye mi, yoksa devletin gizli ve kanunsuz işlerini yapmaya mı talibiz?
En önemlisi Devlet, devleti kuran bir fikri bu şekilde kirletme hakkını kendisinde nasıl buluyor. 
Ne demek ülkücü mafya?
Türk milliyetçiliği kim olursa olsun hiçbir zaman gizli ve karanlık odaklarca kirletilecek bir camia değildir. Kim oynayacaksa mafyacılığını gidip ötede oynayacak.

Ama olaylara şöyle bakınca sanki boşa ülkücü olmuşuz gibi. Baba olmak varmış. Bir onlara birde bize bakın! Dava adamı biz değiliz, onlar sanki. Hiçbir zaman bize af istemediler, ama onlara istediler iyi mi?

Bizim düğünümüze, cenazemize gelmediler, ama onlarınkine gittiler.  

Bizimki de iş! Anlı şanlı babalar dururken çulsuz ülkücüler kimin neyine?

Bizim için mi yattınız?

Yatmasaydınız!

Falan, filan uzun hikâye.

Ne desek boş. Ne devletimiz devlet, ne partimiz parti oldu bize. Tırnağı olan kafasını kaşıdı. Olmayan hayatın her türlü sillesini yedi. Dağ gibi adamlar beş para etmez insanlara boğduruldu.   
Mafyayı saymazsak, ya sakıncalı deyip işe almadılar, ya da alıp çaycı paspasçı yaptılar.

İçinizden birileri ‘’Başkan! Büyükelçi yapacak değildi ya’’ diyebilir de ülkücü katili ‘Devsol’cu dönekleri yaptılar ama. Birini büyükelçi yaptılar,diğerine koskoca Tank Paleti verdiler. 

Biz ülke ve millet için, devlet için dökmüştük kanımızı. Onlar ne için döktülerse onların kanı hep bizimkinden kıymetli oldu.

Onlara devletin bütün kapılarını açtılar, bize kuru ekmeği bile çok gördüler. Bizde çakı bulsalar infazımızı yaktılar,ama onlara silah ruhsatları,korumalar,çakarlı arabalar, haleler,yatlar, limanlar, fabrikalar ne isterlerse verdiler.

Biz ne kadar suç işlersek o kadar ceza aldık. Onlar ne kadar suç işlerlerse o kadar zengin oldular.

Bizim hiçbir zaman dokuz icraatı olanımızın bile, dokuz kuruşluk havası olmadı.

Kimse bizi görünce korkmadı ayağa kalkmadı. Genel başkanlar, başkanlar, vekiler, bürokratlar iş adamları, askerler, polisler sıraya girip izzet ikramda birbiriyle yarışmadı. Korumalarımız adamlarımız olmadı.

Türkiye’nin en meşhur, en büyük işlerine de imza atsak garibanca geldik, garibanca gidiyoruz. Adamların havası bir milyon. 

Garip Ömer’imizin naaşını bir avuç ülkücü yolcu ettik. Mevlidine bir tek kişi katılmış. Ömer’in bir mafya olduğunu düşünsenize.Genel başkanlar, başkanlar, vekiller,bürokratlar,iş adamları yağmur değil, sel olur akardı.
Garipliğin kimsesizliğin gözü kör olsun.
Belki bir daha fırsat olmaz, söyleyemeyiz. Emrihak vaki olur göçersek vasiyetimizdir. Yukarıdaki düzenci,dümenci zevatın hiç birini sokmayın cenazelerimize. Dört inanmış adam, dört bozkurt gömsün yeter bizi.

Kimin ne hakkı varsa gelsin alsın. Her şeyde helallik var,ülkücülükte yoktur. Ülkücülük veballidir ah tutar ama kir tutmaz. Kim ne kadar kirletirse kirletsin ülkücülüğü değil, kendini kirletir.
  
Bugüne kadar çok aç kaldık,çok açıkta kaldık ama ne gidip bir yere çöktük, ne de yanlış bir yolda yürüdük. Onurumuzla yaşadık, onurumuzla öldük.

Acı ama gerçek. Tescil edilmiştir. Mafya ülkücüden kıymetlidir. Mafya devletlû, ülkücü kimsesizdir.

Editör: TE Bilişim