Ülkenin bekası ile ilgili sorunlar siyasi rekabet aracı olarak kullanılmamalıdır. Bunun başında terör ve ayrılıkçılık geliyor. Ne yazık ki, her defasında bu ciddi sorun siyasette bir mevzi kazanma veya yıpratma aracı olarak kullanılmış, örgüt, iç siyasette bir güç ve ilgi merkezi haline getirilmiştir. Uzun yıllardır terör örgütünün bitirilememesi biraz da bu tutarsız, milli endişelerden uzak politikalarla ilgilidir.

Dün Öcalan'la görüşen Ali Kemal Özcan, Öcalan'ın bir mektubunu kamuoyuna sundu. Mektupta HDP seçmenine tarafsız kalma çağrısı yapılıyordu.

Binlerce vatan çocuğunun şahadetine sebep olmuş bir teröristin basın açıklaması yapabilmesi sadece bize ait bir garabet. Bu, iktidarda kalmak uğruna hiç bir ahlaki ve hukuki ölçü tanımamak anlamına geliyor. Peru Devleti, Maocu Aydınlık Yol hareketinin lideri Abimael Guzman'ı çeyrek asrı aşan bir süredir içeride ve bir hücrede tutuyor, bugüne kadar bir defa bile basına yahut kamuoyuna açıklama yapmasına izin vermedi. Üstelik Guzman, yargılanırken hata yaptığını, pişman olduğunu kabul eden biriydi.

Öcalan'ın avukatları ile görüşme yasağı yaklaşık bir ay önce kaldırılmıştı. Bunun Kürt kökenli seçmenlerin oyunu alma maksadına matuf bir girişim olduğu belliydi. Ancak burada önemli bir ayrıntı var, yasak sadece avukatlar için kaldırılmıştı, önceki gün Apo ile görüşen Ali Kemal Özcan avukat değil,Tunceli Üniversitesinde Sosyoloji Ana Bilim dalı Başkanı. Özcan'ın ilginç özelikleri var, üç çocuğundan birinin ABD'de PKK/HDP'nin temsilcisi, birinin de Avrupa'da olduğu söyleniyor.

Bu kişi bir hafta önce (bayramda) ağabey dediğim eski bir dostum ile yaptığı görüşmede," bir oğlunun ABD'de HDP/PKK temsilcisi olduğunu, PKK ve türevlerinin ondan talimat almadan hareket edemeyeceğini, kendisinin Öcalan'ın arkadaşı ve Bekaa vadisinde ilk röportajı gerçekleştiren kişi olduğunu söyleyerek hükümetle görüşmesinde aracılık yapmasını istiyor." O kişi de böyle üst düzey bir görüşmeyi gerçekleştirme imkanının olmadığını belirtiyor. Bu görüşme ve Özcan'ın anlattıkları birinci elden bana aktarıldığında ciddiye almadım, ancak görüşmeci o çıkınca -başka bir aracı bularak- amacına ulaştığını ve söylediklerinde gerçek payı bulunduğunu anladım.

Devletin kurumları elinin altında bulunan kişi veya kişilerle -terörü bitirmek için- görüşmeler yapabilir. Bunu başka ülkeler de yapmıştır. Ancak hiç bir devlet bu tip kişilerle seçim kazanmak, iç siyaseti tanzim etmek için görüşmez. Bu şekil bir görüşme hem hukuka, hem ahlaka hem de bu ülkenin milli menfaatlerine aykırıdır. Öcalan'ı iç siyasetin bir aktörü haline getirmek onun döktüğü kanları pis bir siyaset uğruna harcamaktır. Terörün amaçlarından biri de muhatap alınmaktır, iktidar bir defa daha bu muhataplığı kabul ederek yeni bir stratejik hata yapmıştır.

31 Aralık'a kadar iktidar sözcüleri millet ittifakını PKK ile işbirliği yapmakla suçladı, gerçekte böyle bir işbirliği yoktu, HDP seçmeninin tercihleri tamamen kendi özgür iradesinin bir sonucuydu. Şimdi kendisi Öcalan'dan medet umuyor.Seçim kazanmak için her yola başvuruyor. Bu o kadar büyük bir yanlış ki, PKK'yı bir defa daha mezardan çıkarmaktan başka işe yaramayacak. Bedelini yine vatan çocukları ödeyecek. Ne diyelim, yazıklar olsun!