Sevgili Arkadaşlar;
Türk siyasetinde kamplaşma ve kutuplaşmayı artıracak ve "Yanaşma Düzenini" devam ettirecek şekilde her partinin kendi amblemini oy pusulasında bulunduracakları biçimde resmen ittifak yapmalarına Seçim ve Siyasi Partiler kanununda yapılacak değişiklik ile izin verilecek.
Bu durumda baraj tartışmaları önemini kaybedecek, Türk siyaseti AKP/CHP kutuplaşması ve parantezine mahkum edilmeye çalışılacak, daha da önemlisi milletin siyasette alternatif arayışlarının önü de bu şekilde kesilmeye çalışılacaktır.

Dikkat edileceği üzere, bu senaryo ve erken kamplaşma ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2.tura kalmasının bile riske edilmemesi amaçlanmaktadır.

Çare mi?

Siyasette bu tür mühendislik hesaplarını değersiz kılacak ve milletin kutuplaşmasını önleyecek ve en az % 30'luk halk desteği sağlayacak şekilde; köklü, sivil ve millet hareketi niteliğinde olmak üzere demokratik siyasete yeniden ivme kazandırmaktır...

(Biz bu konuyu 4 Mayısta yazdığımızda kimse dikkate almadı, bugün Abdulkadir Selvi'de kulis bilgilerini yazmış, belki dikkate alınır)

 Rubil Gökdemir

Aynı kanaatteyim.

Tilkinin kümese dönük bütün hayallerini oturduğum yerden görüyorum.

Anayasaya eklenmek istenen "yedek" vekillik de bu amaca yönelik idi.

Ali niyetine oy verilsin Veli vekil seçilsin uyanıklığı yapmışlardı.

Geri sıralara sevilen isimleri koyup öndeki "kullanışlıları" seçtirmek hesabında idiler.

Şimdi bu plan "üç hilalden başka yere oy vermem" saplantılılar için geliştiriliyor.

Amblemleri üst üste koymak dahil değişik taslaklar var.

Ancak mahalli seçim için çare bulunamıyor.

Ayrıca 16 nisan değişikliğindeki geçici madde mahalli seçimleri kapsamıyor yani yapılacak değişikliğin uygulanabilmesi için seçim tarihinden 1 yıl evvel yapılması şart.

Keza mahalli seçimin öne alınabilmesi için de mecliste 367 üzerinde anayasa değişikliği gerekiyor. İş referanduma kalırsa, mevcut belediyeler parti farkı gözetmeksizin karşı tavır alacağından (Kılıçtaroğlu'na rağmen) reddedilebilir deniliyor.

Diğer yandan, mahalli seçimden önce yapılacak bir genel ve cumhurbaşkanlığı seçiminin de "Akşener patlamasına" yol açacağı, ön planda Erdoğan ve Akşener figürleri olduğunda Akşener'in ilk turda bile İYİ Parti'nin muhtemel oyundan çok daha yüksek oy alacağı endişesi konuşuluyor.

Mahalli seçim önce yapılsa ve İYİ parti ilk defa mahalli seçimde kantara çıksa, Akşener ismi değil, İYİ Parti'nin belediye başkan adayları tartılacak olduğu için, doğrudan Akşener'in tartıya çıkmasına göre çok daha düşük bir tartım sonucu çıkabilirdi, o yüzden genel seçimi öne almak yanlış olur görüşündekiler sarayda ağırlık kazanmaya başladı.

Ayrıca, danışmanından bürokratına "ballı maaşlarını" riske atmak istemeyen pek çok etkili isim de ne olur ne olmaz deyip önlerindeki iki yıllık süreyi sonuna kadar kullanmak taraflısıdırlar.

Eskiden "erken seçim" lafı, sadece vekilleri tedirgin ederdi. Şimdi A'dan Z'ye tüm makam sahiplerini ediyor çünkü iktidarı tümüyle kaybetme riskleri var.

Hem de çok yüksek ihtimal. Halbuki onlar yüzde bir ihtimalle bile iktidarı kaybetmeyi göze alamayacak kadar iktidar ile içli-dışlı olmuş, pisliğe bulaşmış vaziyettedirler.

İrfan Çep

Editör: TE Bilişim