Servet Avcı'nın "Bir hadsize mektup" başlıklı o yazısı:

"Biliyorum kafan basmayacak...

Biliyorum "Sözlerim yanlış anlaşıldı, çarpıtıldı" yalanının, öfkeyi yatıştırabileceğini zannedeceksin...

Ama yine de yazmalıyım: Sen anlamasan da senin gibi üçüncü sınıf cahile hakkettiğini söylemek borç üstüne borçtur... Demek aday Trabzonlu olunca 'hesap başka' oluyor öyle mi? Demek Ekrem İmamoğlu'nun Trabzonlu oluşu onun Rum olacağının delili olabiliyor, faili meçhul Yunan medyası 'en güvenilir kaynak' sayılabiliyor öyle mi?

Daha önce Balkanlardan gelmiş evlad-ı Fatihan'a sıkça uzanan 'suyun öte yanı' şeklindeki aşağılık dilin, sadece politik gerekçelerle sende vücut bulması şaşırtıcı değil... Bu ağzınla sözde 'Pontus soykırımının 100. yıldönümü' iddialarına katkı sunduğunu bilemeyecek kadar ahmak da olamazsın... Sen ve rahminde büyüdüğün kültür, iyi bilir '36 etnisite' palavralarını, 'milliyetçiliğin ümmeti parçalamaya yönelik bir fitne' olduğunu, Türklüğün önemli olmadığını, ahirette Türklükten hesaba çekilmeyeceklerini vs...

Şimdi seçim var ya, o çok yabancı olduğun Türklüğü fark ettin ve siyasî rakibine iftira ederken, hem onun hem de tüm Trabzonluların Türklüğüne lâf atıyorsun öyle mi?

***

Bak siyaset işportacısı!.. Bak tarih ve coğrafya cahili!.. Hatırlarsın değil mi, sizinkilerle el sıkışan BDP'lilerin Karadeniz'e yapmaya kalkıştıkları turu... 2

013'tü ve devlet korumasındaki BDP'liler, her yerde büyük bir öfkeyle karşılanmış, Trabzon'a ise girememişlerdi... Sonrasını hatırlatalım: Muhacirlik hikâyeleriyle büyümüş çocukların şehrine karşı bu nasıl bir öfkeydi ki, "Ordu bir gün bile geçirmeden Trabzon'a müdahale etmelidir" yazabilmişti bir gazeteci...

Bu fosil Marksiste göre Trabzon, 'faşist ve sapık bir ideolojik iklim' altındaydı!..

Bu kafanın hep hedefinde oldu Trabzon...

Vurmak için daima gerekçe arandı...

Belki de TKP'li Mustafa Suphi ve 15 arkadaşının Sürmene'de başına gelenlerden beri bir türlü bitmeyen bir kindi bu...

TAYAD'lıların, şehir merkezinde hiç de organize olmayan bir topluluk tarafından darp edilmesi, rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetleri, 'tarihî kin'i yeniden alevlendirdi... Burayı 'küçük katiller şehri' ilân ettiler ve kitaplar yazdılar arka planları deşifre için!..

Trabzon'un İttihat Terakki'nin ve özellikle Enver Paşa kanadının önemli üslerinden birisi olduğunu, o 'ruh' un bugün de yaşadığını keşfettiler!.. 2005'te Karadeniz'e sızmak için gelen PKK'lıları yakalayıp devlete teslim eden Maçkalılar da o 'İttihatçılar'dandı!.. Ölü ele geçirilen Suriyeli teröristin Nusaybin'deki cenazesinde "Burası Nusaybin, Trabzon değil" sloganları atılmasına sebep olan belki de bu kötü 'İttihatçı' ruhtu!..

Aslında bu 'sicili bozuk' şehir üzerinden 'millî kimlik'le hesaplaşılıyordu...

Çünkü devletin ihtiyaç hissettiği yer ve zamanda gözler hep onu aradı...

1959'da devlet eliyle Trabzon'dan ilk göç yaşandı...

Çaykara'dan 408 aile Hatay'ın Kırıkhan ilçesine yerleştirildi...

Onu Uzungöl ve Baltacılı'dan 160 ailenin Van'ın Özalp ilçesine göçü takip etti...

Aynı dönemde Şahinkaya köyünden 61 aile için Gökçeada yolu gözüktü...

Kimilerine göre 'kritik' bölgelere yapılan bu 'demografik müdahale'-şimdiki deyimle- bir 'derin devlet' operasyonuydu...

Barış Harekâtı'ndan sonra bir nüfus hareketi de Kıbrıs için geçerliydi...

1975'te Çaykara, Sürmene ve Araklı'dan aileler 'mevsimlik işçi' statüsü altında Kıbrıs'taki Türk mührünü perçinlemeye götürülerek, boş köylere yerleştirildiler...

İşte Trabzon ve Karadeniz, vatana er lâzım olduğunda nazarların odaklandığı iklimin adıydı...

Ama sana göre hesap başka ha!..

***

Sana göre aday Trabzonluysa 'hesap başka' ha!..

Peki Trabzonlular seni bu iftiralarını hakkediyorlar mı? Galiba bu soruyu öncelikle hükûmetteki 4 Trabzonlu bakana sormak gerekiyor!..

Ondan sonra da İstanbul'da seçilmiş olan 11 ilçe belediye başkanına tabii..."

Editör: TE Bilişim