Türkiye’nin en önemli strateji merkezlerinden birinin başında ve terör-güvenlik konularında Türkiye’nin en yetkin isimlerinden biri olması nedeniyle sık sık televizyonlara çıkma şansı olan biri olarak, adaylık sürecini medya üzerinden yürütmek yerine, Bingöl Belediye başkanıyken şehit edilen Hikmet Tekin’in kabri başında dua ederken görülüyor, Muş’ta, Van’da, Hakkari’de adaylığı üzerine konuşmalar yapıyordu. 

Ta o zaman demiştim “Ümit Özdağ’dan siyasetçi olmaz” diye.

Çünkü ülkemizde siyaset, popüler kültür gibi günlük icra ediliyor. 

Geçen 13 senede Ümit Özdağ beni hiç yanıltmadı. 

13 yıl önce üyeliğinin şaibeli olduğundan tutun da, bilmem nerenin ajanı olduğuna kadar hakkında çıkan onlarca iftira haberi ve karalama kampanyasına rağmen O, durduğu yerden bir milim dahi kımıldamadı.

13 yıl önce, kongre salonunda yaşanacak bir arbedenin Türk Milliyetçileri için onulmaz yaralar açacağını görerek “bir Ülkücü Kerbelası’na müsaade etmem” diyerek kongre salonuna girmekten vazgeçtiğinde de“Ümit Hoca’dan siyasetçi olmaz” demiştim. 

Çünkü siyasetçi olsa, kendi şahsi güvenliğini sağladıktan sonra, orda yanmışa yıkılmışa bakmaz, ülkücüler arasındaki olaşacak kırgınlığı değil o salondan kendine nasıl bir pay çıkaracağına bakardı.

13 yıl önce başarısızlıkla sonuçlanan Genel Başkan adaylığı sürecinden sonra, her seçim döneminde başka siyasi parti ve “yeni” hareketlerden kendisine gelen danışmanlık-milletvekilliği gibi ikbal dolu teklifleri hiç düşünmeksizin, hatta teklif edenlerin tekliflerini somut bir adıma bile dönüştürmesine müsaade etmeksizin reddetti.

13 yıldır, MHP yönetimince en ağır ithamlarla karşı karşıya olduğu zamanlarda da televizyonlara çıktığında Milliyetçi camiada tartışma yaratacak, ikiliğe sebep olacak hiçbir cümle sarf etmedi. MHP içinde polemik oluşturabilecek tartışmalar açarak enerjisini boşa tüketmedi. Kişisel reklamından ziyade devletin dirliğine, milletin birliğine dair konuları gündeminde tuttu.

En sert tartışmaların yaşandığı televizyon programlarında O, milliyetçi/ülkücü tezleri hem muhataplarına hem de tüm Türkiye’ye net olarak ifade ederken, sempati kazanma adına sözünü yutmadı, inandıklarının dışına çıkmadı.

Vatansever aydınların hazırladığı bildiriyi televizyon ekranlarında açıklarken, kendisine yöneltilen “bu bildiriyi Ankara’da okumak kolay, bunu Diyarbakır’da, Hakkari’de de okuyabilir misiniz?” sorusuna O, “Ben daha önce Hakkari Çukurca’da benzer bildiriler okudum, yine gider okurum” diyecek kadar gözünü budaktan sakınmayan bir dava adamı…

Kah Kerkük’te yaşanan Türkmen katliamını taşıdı ülke gündemine, kah Hatay’dan Suriye’de yaşanan vahşeti haykırdı. Üniversitelerimizde yaşanan etnik bölücü teröre ilk tepkiyi veren de O, ülkemizin kuşatıldığına dair hükümeti ilk uyaranda O oluyordu.

2015 yılında yeniden milletvekili seçildiği dönemde, Milliyetçi Hareket Partisinde yaşanan kongre taleplerine ilişkin, teşkilatların görevden alınmasına, parti içinden çıkan en gür ve net ses Onun’du. O, yaptığı çıkıştan sonra kendisi için başlayacak yeni iftiralara aldırmaksızın Hak bildiğini söylemekten geri durmamıştı. 

MHP Genel Başkanı adaylığını açıklayacağı bu günlerde O, kanal kanal gezip kendi reklamını yapmak yerine, ilk ziyaretini Diyarbakır’a yaparak, Milliyetçi bir liderin ne yapması gerektiğini yaşantısıyla ortaya koyuyor, Sur sokaklarını geziyor, baskına uğrayıp şehit veren Mermerler Karakolunda askerlere moral veriyordu.

İşte Diyarbakır ziyaretini duyduğumda 13 yıl önce söylediğim cümleyi yeniden söyledim. 

“Ümit Özdağ’dan siyasetçi olmaz.” 

Olsa olsa Türk Milleti için ikbalini hiçe sayan bir dava adamı, yarınların Büyük Türkiye’sine yol başçılık yapacak lider, Türk Milliyetçilerine Başkurt, Türk Milletine “ümit” olur.

İYİ partideki süreci de bunları dikkate alarak değerlendirin derim. Bilmeden kimse ahkam kesmesin ona yapılanlara çok bile dayandı. 

Saygılarımla;

Y. Kağan
 

Editör: TE Bilişim