Özdağ'ın "Yazıcıoğlu Niçin Öldürüldü?" başlıklı yazısı şu şekilde;

"Bu soruyu ısrarla ve inatla sormak lazım. Çünkü niçin öldürüldü sorusu bizi kim öldürdü sorusunun cevabına götürür. Sebep bilinirse sonuç da tahmin edilebilir.

Maksadım onlarca komplo teorisine bir yenisini eklemek değil. Komplo teorileri bazen faydalı olsa da çoğu gerçeği gizlemekten, kafa karışıklıklarına neden olmaktan başka işe yaramaz.

Bugüne kadar yapılan iş ve çabaların değerini inkar etmiyorum ancak her bilgi kırıntısının değerlendirilmesi lazım. Bazen hiç umulmadık bir bilgi sizi hakikate götürebilir. Dolayısıyla hiç bir bilginin küçümsenmemesi, dikkatle üzerinde durulması gerekir.

Bütün bu ifadelerden sonra bugüne kadar hiç konuşulmamış, hiç üzerinde durulmamış bir bilgiyi paylaşmakta fayda görüyorum. Biz her şeyin konuşulduğunu zannederken her gün yeni bir bilgi yeni bir ayrıntı ortaya çıkabiliyor.

Rahmetli Yazıcıoğlu, şehit olmadan evvel bir kaç ay içinde arka arkaya ciddi trafik kazaları geçirmişti. Tecrübeli bir şoföre sahip olan birinin karşı tarafın sürücü hata veya bilinçli tuzaklarından dolayı kaza geçirmesi bir kenara atılıp görmezden gelinemez. Bu kazaların hepsinden şoförünün dikkati sayesinde kurtuldu. Sonuncusu ise helikopter kazasıydı, onun neticesini ise hepiniz biliyorsunuz.

Bolu Tüneli çıkışında geçirilen son kaza en ciddi olanıydı. Kaza ufak tefek sıyrıklarla atlatıldı.

Bu olaydan sonra bir milletvekili rahmetli Yazıcıoğluna geçmiş olsun dileklerini bildirir ve sorar; Sn Başkan nedir bu, son birkaç ayda bir çok kaza geçirdiniz, ciddi tehlikeler atlattınız? Bu tesadüf mü yoksa tertip mi?

Rahmetli Yazıcıoğlu son kazaya neden olan aracın plakasını aldıklarını ancak yaptıkları araştırmada plakanın sahte olduğunu dolayısıyla kazanın arka planını aydınlatamadıklarını söyler.

"O zaman bu bir tertip, sizden ne istiyorlar Sn Başkan" diyince, Yazıcıoğlu bugüne kadar hiç kimsenin yazmadığı, konuşmadığı bir cevap verir: "Bana Türkiye'yi karıştır diyorlar, ben karıştırmıyorum onun için bana bunları yapıyorlar diyor."

Şimdi milletvekili olmayan o kişi bu hatırasını iki hafta önce kendisi gibi eski bir milletvekili olan bir arkadaşına anlattı. Ancak bunu oturup ciddi bir şekilde yazalım, röportaj haline çevirelim denilince daha sonra diyerek konuşmayı genelleştirmekten imtina etti.

Yazıcıoğlu'nun bu milletvekiline söyledikleri doğruysa -ki o vekilin yalan söylemesi ihtimal dışı- o zaman Yazıcıoğlu kendini sıkıştıranları en azından tahmin ediyor veya biliyor demekti.

Helikoptere binerken, "beni öldürmek mi istiyorsunuz", şeklindeki yakınması da muhtemelen böyle bir bilgiye dayanıyordu. Ondan istediklerini alamayanlar belki de deşifre olmaktan korktukları için son çare olarak onu yerde yok edemedikleri için helikopterde yok etmeyi denediler ve başarılı da oldular.

Rahmetli Yazıcıoğlu'na bir vefa borcu olmak üzere yaptığı önemli görüşmeleri, bu ülke için yaptığı gölgede kalan hamlelerini kitaplaştırmaya çalışıyorum.

Bu amaçla çok sayıda röportajlar yaptım onun üstün kişiliğini, devlet adamlığını, vatan severliğini gösteren sayısız bilgiye ulaştım. Yazıcıoğlu, bilindiğinden ve tanındığından daha büyük bir lider. Bu çalışmadan haberdar olan bir çok kişi de bilgi ve hatıralarını bizle paylaşmaya çalışıyor. Her bilgi bu konuyla ilgili her şeyin söylendiğini sanırken aslında çok şeyin söylenmediğini ortaya koyuyor. Tesadüfen ulaştığımız bu bilgi gibi kim bilir kenarda köşede kalmış daha nice bilgiler olduğunu gösteriyor. 

Bu ülkede yeni siyasi cinayetlerin olması istenmiyorsa bu tür bilgiler gizli kalmamalıdır. Yazıcıoğlu'nun ölümünü aydınlatmak diğer bir çok kişinin hayatını kurtarmaya neden olabilir. Onun için bildiklerimizi konuşmalı, yargının ve kamuoyunun bilgisine sunmaktan çekinmemeliyiz."

Editör: TE Bilişim