Katar-ABD ve kucağında bulunan diğer Arap ülkelerinin geriliminde şaşıran, hayal kırıklığına uğrayan ve birazcık da olsa gözü açılan iyi niyetli soydaşlarımız oldu.

Aslında 1. dünya savaşında bize büyük ihanetlerini bilmeyenimiz yok.Ama son yıllardaki algı operasyonlarında tarih yalan öğretilmişte, Araplar bize belli bir devlet politikası olarak düşman edilmiş, aslında her daim yanımızda olmuş, saf ve dindar bir ümmet olarak lanse edilmeye çalışıldı.Büyük oranda da başarılı oldu.

Günah keçisi olarak seçilen Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarının düşmanlığı, ihanet eden tüm kesimleri haklı ve  mazlum konumuna getirmede bir yarış haline getirdi.

Hilafet kaldırılmadan önce sanki tüm Arap devletleri Osmanlı hilafetine tam bir sadakatle bağlıymış ve tanıyorlarmış ama o halde hilafet kaldırılmış, İslam dünyası başsız kalmış gibi yapılan profagandalar hala prim yapmaktadır.

Katar krizi din-mezhep-ırk farketmeksizin çıkar ve güç uğruna nasıl ihanet edeceklerini son dönem örneği olarak gözümüzün içine sokmuştur.

İlk örnek Kerbela'dır.Hak-hakikat ve ehlibeyt karşısında kalleş ve güçlü olanı seçmişlerdir.Tarihin en acı meselelerinden biri olan bu konu hakkında fazla yorum yapmak istemiyorum.

Azerbaycan-Ermenistan konularında Ermeni'lerden yana tavır koymaları, Kıbrıs konularında Rum'lardan yana tavır koymaları ve en aşık olduğumuz Filistin'de asala-pkk-sol terör örgütlerine sağlanan destek toplumumuzca yeterince bilinmemektedir.Bilinmekte istenmemektedir.

Bazı konuları realist olarak değerlendirdiğiniz zaman çoğu kişinin hoşuna gitmez, ırkçı görüş der geçebilir çoğu kişi.Ama gerçekler çoğu zaman acıdır.Bende isterdim, Arap müslüman kardeşlerimizin bize olan destek ve kardeşçe olan duygularını anlatmayı.Maalesef  bizim onlara gösterdiğimiz duygular, tarih boyunca hep tek taraflı kalmıştır.Osmanlıyı bile işgalci olarak anmaktadırlar.

Demek istediğim tüm Arap soyundan gelenleri kaldırıp atmak değil.İçlerinde nice iyi insanlar, kahramanlar, çıkmıştır.Ülkemizde de Arap asıllı olup, vatanına,  bayrağına bağlı nice vatandaşımız vardır.Ama genel ve ülke siyaseti olarak, temkinli, tedbirli ve aslımıza sahip çıkarak gerçeklere sahip çıkmamız lazımdır.