Son yıllarda siyaset hayatımızda manipülatif hadiseleri bir torbaya koyup at izi ile it izinin karıştırılıp ülke insanına paket içinde servis edilmesi yaşanıyor.

Bu bir toplum mühendisliği.

Olmayan bir olguyu yalan iftira ve yandaş yayın bombardımanı ile olmuş bir algı haline getirmek geçerli bir siyaset izleme metodu oldu.

Dün Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaşanan 3 milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesi ve cezaevlerine konması ile de bir örneğini yaşadık.

HDP milletvekillerinden biri Abdullah Öcalan için açlık grevinde bulunmuş diğeri ise Trabzon’da PKK kurşunlarıyla şehid olan Eren Bülbül şehidimizin katilinin cenazesine gitmiş.

Bahsi geçen olaylar bu kişilerin milletvekili seçilmesinden önce yaşandı.

Bu milletvekilleri Yüksek Seçim Kurulundan milletvekili adayı olabilmek için GBT temiz evrakı aldılar.

Soruyu YSK’ya sormak lazım bu kişilerin milletvekili adayı olmasını neden onayladın?

Yoksa suçları bilinen insanların milletvekili adaylıklarına onay verilip seçtirilip günü gelince kullanıma sokmayı mı planlamışlar.

HDP PKK’nın TBMM’deki legal görünen uzantısıdır.

Bunu herkes söylüyor fakat sadece söylüyor halen bir dava veya bir soruşturma teklif bile edilmemiş.

Buradan anlaşılan HDP’nin Türk siyasetinde de kullanım ömrü bitmemiş gibi görünüyor.

Atıp tutanlar yüksek perdeden konuşanlar samimi ise en azından HDP için hukuki bir adım beklememiz gerekmez mi?

HDP milletvekillerinin dosyalarının CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun dosyası ile birlikte TBMM’ye getirilmesinin amacı çok açık olarak CHP - HDP birlikteliğini toplum önünde öne çıkarma algısı için olduğu görünüyor.

Aslında bazı CHP’li siyasetçiler de HDP ile birlikte görünmekten memnun gibi de görünmektedirler.

Fakat bir kısım CHP yöneticisinin HDP ile yakın durması CHP tabanının seçmeninin kahır ekseriyetinin bu durumu değil onaylamak cumhuriyetin kurucu değerlerine bağlı bir toplum olduğu biliniyor.

Hiç Enis Berberoğlu ile HDP’nin terör maşası milletvekilleri bir torbaya girer mi? Tabiî ki girmemesi lazım.

Aynı torbada topluma sunulurlarsa ne olur?

Yazık olur, toplumun dibine dinamit koymak olur belki bir kısım inanan bulunabilir ama onlar kandırılmışlardır.

Teröre bölücülüğe emperyalizmin taşeronluğuna soyunanlar tabiî ki TBMM’ye girememesi aday bile olamaması gerekir.

Ama at izi ile it izi aynı torbada olmaz.