Yıl 1922 aylardan Eylül. Türk Ordusu İzmir’e girmiş; şanlı Türk bayrağı göndere çekilmiştir. Kurtuluş Savaşı yıllarıydı. ABD’li gazeteci Richard Eaton Atatürk’e sorar: “Kazandığınız bu zaferden sonra projeleriniz nedir? İstanbul ve Üsküdar’ı almak istediğiniz söyleniyor, doğru mudur?

Atatürk cevap verir: “Bütün Türk toprakları kurtarılmadıkça durmayacağım.”

Soru gelir: “ Paşa hazretleri Türk toprakları derken ne demek istiyorsunuz?

Cevap gayet nettir: “ Avrupa’da İstanbul’dan Meriç’e kadar Trakya; Asya’da bütün Anadolu, Musul arazisi ve Irak’ın yarısı.” Tabii ki bu cevapları alan ABD’li gazeteci hem hayran kalır hem de şoka girer.

Aradan üç yıl geçer: Boğazlar ve Hatay meselesini çözen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ömrü ne yazık ki Musul’u Anavatan’a katmaya yetmez.

Bugün Musul ve Kerkük’te Türk adını bile anmıyorlar. Türk, kendi yurdunda öksüz kalmış vaziyette. Süleyman Şah türbesini bir gecede yıkarak kaçırmak mıdır Milli olmak, Ege’de 18 adayı Yunan neden işgal etti?

Hani günümüzde takip edilen politika; sürtüşme, didişme, uğraşma; iç siyasete yönelik politikalar yap: cahil halkın hoşuna gidecek söylemlerde bulun. Efelen, horozlan amma; arkasını getirme. Sonuç olarak da: “Ver kurtul” politikaları sürdürülüyor ya!

Atatürk ise: “Al kurtul” politikaları sürdürüyordu. Bu gerçekler neden konuşulmuyor? Atatürkçü olduğunu söyleyen CHP ile Milliyetçi olduğunu söyleyen MHP bu konuları neden gündeme taşımıyorlar?

TBMM’ne gönderdiğimiz 550 vekil neden “Irkçı Kürt” ya da cemaat siyasetinin peşine takılmış vaziyetteler? Neden Türk sözünden gocunmaktalar?

Bu seçkin vekiller bilmiyorlar mıdır ki: “Irkçı Kürt” politikasının çıkış noktası da, varış noktası da BOP’a hizmet ve büyük oyunun gönüllü taşeronluğu ve mandacılık cemaatci siyasetin varış noktası da ülkeyi ABD’ye teslim etmektir.

Oyun gayet iyi oynanmakta: Işid adam öldürüyor, insanlık suçu işliyor. Batı ve ABD medyası bunları yazıyor. “Ey dünya uyuyor musun?” feryadında. Bakıyorsun PYD Kürt koridorunu açmakta bir adım daha ileri gitmiş. Türkiye’nin “kırmızı çizgileri” ilkokul çocuğunun karalama defterine dönmüş.

Işid “Canlı bomba” tuzaklarında. Dünya buraya yönlendiriliyor.

İşin sırrını anlamadınız mı? Koskoca İsrail’in, ABD’nin, Suriye’nin, Irak’ın gücünün yetmediği IŞİD’i PKK’nın uzantısı PYD yerle bir ediyor! Yediniz mi? Afiyet olsun!

Beyler durun hele! Bu bir emperyalist oyunudur; “Müslüman Ortadoğu halkını birbirine kırdırıyorlar.” Derseniz/ yazarsanız: damganız hazır: “Faşist, Fetö ağzı”.

İstiyorlar ki oynanan oyunu görme, görürsen de sesini çıkarma. Batı ve ABD gölgesinde oynana bu büyük oyunun bir parçası ol, sessiz kal.

Oysa Atatürk, oyunları çok iyi gören ve durum alan bir yetenek ve politikacıydı.

Yani, sakın ha: “Al kurtul’cu olma. Daima “Ver kurtul” cu ol!15 Haziran 2014 de Işid Türk kenti Telafer’e girdi. Hiç Telafer diyeni/yazanı gördünüz, duydunuz muydu? Türk ezilsin, sürülsün, perişan olsun kimsenin sesi çıkmıyor. Ama kardeşlik ve Müslümanlık deyince nedense ya KÜRT ya da FİLİSTİN akla geliyor. Neden?

Ey öngörüsü yüce Atatürk! Sen bunun için mi, “Ne mutlu Türküm diyene!” demiştin.

Şunu öğrendik ki: Türkün Türk’ten başka dostu yok imiş! En iyisi: “Alıp kurtulmakmış!” Mekânın cennet olsun, Allah rahmet eylesin. Bu millet dünya durdukça seni asla ve asla unutmayacak. Kurduğun sosyal ve laik Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek payidar kalacaktır.

Esen kalınız.