Akşener'in farklı görüşleri olduğunu belirten ve "Biz bu işte yokuz" açıklamasını beklemediklerini kaydeden Babacan, Akşener'in kapısını açık tutmaya özen gösterdiklerini de ifade etti.

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Habertürk'te katıldığı programda Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtladı. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Babacan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in 3

Mart'taki toplantının ardından yaptığı açıklamalarına değindi.

Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

(Altılı Masa'daki kriz hakkında) "Çoklu müzakere ortamında tartışmalar olur ama bunlar geride kalır, anlaşma uzlaşı kararlar kalır. Artık tartıştığımız her konuda karar alıp kamuoyuna deklare ettiğimiz seçime yürüdüğümüz için tartışmalar geride kalmış gibi görüyorum. 24 saat kala yeni gelen fikirlerle ilgili değerlendirilmeler yapıldı. Herkes argümanları dinledi. Saat 3 buçuk gibi oturduk, 8 civarında bitirdik, ortak adayımızı, yol haritamızı açıkladık. Şahısları partileri yan yana koyduğunuzda Türkiye'nin tamamını temsil eden tablo var ortada. Ülkeyi istişareyle uzlaşı içinde yönettiği bir modele karar verdik.

'MADDELERİN YARISINI YAPSAK...'

Biz adaydan önce ortak metin oluşturduk. Seçimden sonra ne yapacağımız konusunda ne yapacağımıza uzlaştık. 2 bin 300 maddenin yarısını yapsak zaten 5 sene hükümeti meşgul eder, ülke bambaşka yere gelir.
Masa devam ediyordu, bir parti kalktı, sonra geri geldi. 5'li masada durum değerlendirmesi yaptık ama imzalı deklere etmedik, basın açıklaması yaptık. Pazartesi günü saat 14:00'e kadar İYİ Parti'nin dönmesi için kapıyı açık tuttuk.
Nihayetinde uzlaşıp işi bitirdiğimiz için daha sonraki yaşananlardan tarihçiler olaylar çıkarabilir. Perşembe günü toplantıda 6 başkan oturduk ilk defa Cumhurbaşkanı adaylarının isimlerini konuşmaya başladık. İkililer arasında isimler konuşuldu.

Bizi bir araya getiren en önemli unsur, Parlamenter sisteme geçme isteğiydi. Şu andaki ucube sistemden kurtulup, ülkeye gerçek demokrasiyi getirmekti. 84 maddelik paketle Meclis açıldığında Anayasa komisyonuna sunulmaya hazır. Binanın temelini sağlam atmamız gerekiyor. Anayasa değişikliği bu binanın temelini oluşturdu. Sonra ortak politikalar metni oluştu.

'AKŞENER 'FARKLI FİKRİMİZ VAR' DEDİ'

Takım oyununda takım kaptanı kim olacak diye perşembe günü konuştuk. Gültekin Bey'den başladı. Ben, Temel Bey, Ahmet Bey, Kemal Bey sonra Meral Hanım sırayla konuştu. İlk defa açık açık genel başkanların çoğu Kemal Bey'in ismini zikrederek ortak aday olmasını uygun görüyoruz dediler. En son Akşener konuştu, farklı fikirleri vardı. Partimizin farklı fikri var dedi, onları söyledi. İlk oturumda uzlaşı olmadı. 5 imzayla ortak adayı deklere mi edelim, yoksa İYİ Parti'ye süre mi verelim.

'FARKLI GÖRÜŞ OLDUĞU İÇİN UZLAŞI SAĞLANAMADI'

İlk turda ben ortak adayın masadan çıkması gerekir dedim. Uzlaşıya açık bir pozisyonda oturmanız gerekiyor. Bizim tercihimiz genel başkanlardan biri adayımız olsun dedim. İlk turda Sayın Akşener'in görüşü farklı olduğu için uzlaşı sağlanmadı.

AKŞENER'İN GİK'İ TOPLAMASI...

Şöyle bir fikir geldi: O zaman acaba 5 imzayla ortak adayı açıklayalım mı diye, ben dedim bu doğru olmaz. Sayın Davutoğlu'nun da görüşü o şekilde oldu. Normalde bir sonraki toplantı CHP'de olacaktı. Bu toplantının ikinci oturumunu da burada yapalım dedim. Sayın Akşener'e 'size kaç gün gerek durumu değerlendirmek için' dedim, 'bir kaç gün olsa yeterli, GİK'i toplamam gerekir' dedi.

'SOHBET GERGİN OLSA AKŞAM YEMEĞİ OLMAZ'

Masadan ben kalkayım diyen olmadı. Çok kısa bir şey açıklayalım, ortak anlayış oluştu diye. Bunu tekrar değerlendirmek ve açıklama yapmak üzere toplanacağız dedik. Herkes imzaladı. Sohbet gergin olsa akşam yemeği olmaz.

'36 SAAT SUSTUK'

Ertesi günkü masadan kalkmayla ilgili deklarasyonu beklemiyordum. Okuyunca üzüldük, açıklama, üslup yaralayıcıydı. Fevri ve duygusal bakmıyoruz. Olmaması gereken bir üslup tamam ama İYİ Parti'yi anlamak lazım. Arkadaşlarımıza hiçbir açıklama yapmıyoruz diye konuştuk. 36 saat sustuk. Ama yanlış beyanlara sessiz kalırsak da hiç kimse için doğru olmaz, buna da izin vermememiz lazım.

Editör: Ali Özyiğit