Yazdığı "Şerefsiz" şiirinde Devlet Bahçeli'yi hedef aldığı iddiasıyla MHP ve Bahçeli'nin avukatı Yücel Bulut tarafından hakkında dava açılan Ozan Arif, hakim karşısına çıkarak ifade verdi.
Samsun Adalet Sarayı 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmada savunma yapan Arif'i sevenleri yalnız bırakmadı.
Duruşmaya avukatı Ömer Yeşilyurt ile katılan Ozan Arif, savunmasında sözkonusu şiirin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir ilgisi olmadığını, Bahçeli'nin bu şiiri üzerine alınmasını hayretle karşıladığını ve nedenlerini merak ettiğini söyledi.
Ayrıca Ozan Arif hakkında açılan davanın devamının, şikayetçi tarafın Ankara olduğu gerekçesiyle Ankara'da görüleceği öğrenildi.
Avukat Ömer Yeşilyurt savunma öncesinde Ozan Arif'in suç olduğu iddia edilen şiirinin Samsun'da yazıldığını, dolayısıyla davanın suçun işlendiği yerde görülmesi gerektiğini belirtip davaya Ankara'da değil Samsun'da bakılması ve kararın da burada verilmesi yönünde mahkeme heyetinden talepte bulundu.
Özellikle savunmanın son kısmındaki "Dilimin döndüğü kadar yaptığım bu savunma yeterli değilse. Karşı taraf niyet okumaktan başka hiç bir şey olmayan iddialarında inatla ısrar ediyorlarsa siz de takdir edersiniz ki; “İddia edenler iddialarını ispatlamakla mükelleftir"
Eğer onlar benim dediğim şerefsizlerden birinin de kendileri olduğunu ispatlarsa Yüce mahkemede bunu tasdikliyerek tescillerse elbette ki bana söyleyecek söz kalmaz cezamıza razı oluruz.
Zira eskilerin sözüdür;Şeriatın kestiği parmak acımaz." sözleri dikkatlerden kaçmadı.
Ozan Arif'in savunması şöyle:
ŞİKAYET EDİLEN: Arif Şirin (Ozan Arif) yani ben...
ADRES:
KONU: Hakkımda yürütülmekte olan soruşturmaya ilişkin savunmamın sunulmasına dair.
AÇIKLAMA:
Müşteki olduğu belirtilen Devlet Bahçeli’nin avukatı Yücel Bulut tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verilen şikayet dilekçesi ile,
26.06.2017 tarihinde yazdığım ve 27.06.2017 tarihinde https://www.facebook.com/OzanArifTB/7freMs linkinden ulaşılıp hayran sayfasında paylaşılan “ŞEREFSİZ!..” başlıklı şiirimde yer alan sözlerin müştekiye yönelik hakaret suçunu (TCK m. 125) oluşturduğu iddiasına yer verilmiş ve cezalandırılmam talep edilmiştir.
Sayın Hakim Bey, Sayın Savcı Bey,
Değerli Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesi heyeti;
Size ve sizin nezdiniz de Mahkemeyi açan Ankara'daki Mahkeme heyetine söyleyeceklerimi yani savunmamı arz ediyorum.
Esasında bu savunmamı soruşturma safhasında Cumhuriyet Başsavcılığına yapmıştım.
Ama mahkemeye gerek görüldüğüne göre sizlerin huzurunda bu savunmamı tekrarlamak gerektiğine inanıyor, sabanızı istirham ediyorum.
SAVUNMAM!
Savunmama başlamadan önce şu iki hususu belirtmek istiyorum!
1 - Her ne kadar müsebbibi ben olmasam da bir yığın meselesi olan Türk Adaletim meşgul etmekten son derece üzgünüm
2- Baştan belirtmeliyim ki, Benim sevmediğim, saygı duymadığım, davranışlarını, fikirlerini vatanımın, milletimin çıkarlarına uygun bulmadığın bir çok siyasi sima vardır.
Bunlardan birisi de Devlet Bahçelidir.
Yani onun beni sevmediği gibi benimde onu sevmediğim doğrudur.
Ancaak
Bu tiplerin kendilerini sevmememi, kendilerine saygı duymamamı bana karşı içlerinde kin ve garez yumağına çevirip benim her yazdığım şiire ve yazıya alınganlık göstermelerinden bıktım...
Bunlar (Anadolu'da dendiği gibi) "ben yağmur yağıyor desem", kendilerine ördek dediğimi iddia edecek kadar şahsıma karşı şartlanmış, birer klinik vaka olan tipler...
Mesela; müştekinin ve avukatının şikayet dilekçelerine dikkat edilecek olursa şahsıma karşı esas kendilerinin hakaret ettiğini görürsünüz!..
Daha dilekçelerinin başında, yazdıklarıyla Türk edebiyatı ansiklopedilerinde yerini almış Ozan Ariften ve şiirlerinden (en azından söz konusu şiirimden) bahsederken
“Sözde Ozan..„ “ Sözde şiir gibi „ kavranılan kullanıyorlar, hem de ismimi açık açık zikrederek kullanıyorlar ve bu hakaret olmuyor, ama benim isim-misim verilmeden ortalığa söylediğim “ŞEREFSİZ,, başlıklı bir şiirim kendileri tarafından hakaret telakki ediliyor...
Edilmekle de kalmıyor işte gördüğünüz gibi mahkemelere kadar taşınıyor.
Ne yapalım şimdi bunlar alınganlık gösteriyor diye sanatımızı mı terk edelim, yazmayalım mı, söylemeyelim mi? inanın şaşırdım.
Sayın Mahkeme Heyeti;
Ben hukukçu değilim, hukuk literatürünü pek bilmem kendimi savunayım derken gafta yapabilirim...
Bu konuyla ilgili avukat tutmadım, tutmaya da lüzum görmüyorum.
İnşallah gerek de kalmaz...
Ancak bu meselelerden dolayı ömrü adliye koridorlarında geçmiş biri olarak beni suçlamak için mesnet edindikleri TCK'nın 125. maddesini tekrar inceledim.
O maddede anladığım kadarıyla hakaret suçu;
“Bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak"olarak tanımlanmıştır.
Benim şikayete konu edilen şiirimin müşteki Beyefendiyi hedef aldığını gösteren hiçbir kelime, açıklama veya ima şiirim içerisinde yer almamaktadır. Alması da mümkün değildir!
Çünkü ben o şiirin daha başında demişim ki;
“ İsim-misim vermedim, korktuğumdan sanmayın, Gocunan şerefsizdir, bunu bari anlayın" demişim...
Yine şiirin altına eklenilen grafikte “ Şerefsizlere ithafen" ibaresi bulunmaktadır.
Yani tekillikle alakası yoktur, çoğula şamil bir manzumedir.
Daha açıkçası
“Ben bu şiiri bir şerefsiz için değil, her şerefsiz için yazmışım"
Güncel gelişmeleri esas alarak (Türk halk edebiyatında bir çok örneği olduğu gibi) mizahi olarak eleştirilerimi ortaya koymuşum.
Ve bunu da toplumdaki çürümüşlüğün numuneleri olan şerefsizlere ithaf etmişim.
Hal böyle iken müşteki Beyefendinin bu şiirimdeki eleştirilerimi kendi üzerine alınmasını hayretle karşılıyor ve şiirdeki hangi kelime veya cümleyi kendisiyle özdeşleştirdiğini de merak ediyorum.
Hakaret suçuna ilişkin yukarıda metnine yer verilen 125. maddenin oluştuğundan söz edebilmek için hakaret oluşturacak nitelikteki davranışın "belirli" bir kimseye yönelmesi gereklidir.
Herhangi bir davranış içeriği itibariyle tahkir edici nitelikte olsa dahi, somut yönelmedikçe, bu davranışın hakaret suçunu oluşturduğundan söz edilmemelidir diye düşünüyorum.
Hatta anladığım kadarıyla TCK’nın 126. maddesi de bu durumu dile getirmiştir.
maddede: . .
‘Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı gerçekleştirilmiş olsa bile, eğer niteliği gereğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır" hükmüne yer vermiş.
Kanunun bu açık hükmünden de anlaşıldığı üzere, bir kimseye karşı hakaret suçunun işlendiğinden söz edebilmek için, hakaret oluşturduğu iddia edilen söz, yazı veya diğer davranışları, o kimseye yöneldiği konusunda şüpheye yer bırakmayacak bir belirliliğin bulunması gereklidir.
Hakaret oluşturan ifadelerin, belirli bir kimseye yöneldiğini söyleyebilmek için, muhatabının mutlaka ad ve soyad olarak belirtilmesi gerek olmamakla birlikte, en azından söz konusu ifadelerde o kişinin anlatıldığını belirtecek özelliklere sahip olması gereklidir.
Konu bu bağlamda ele alındığında şikayete konu şiirimde, şiirimin müştekiye yönelik sözler içerdiğine ilişkin hiçbir kelime, cümle ve hatta ima dahi bulunmamaktadır.
Nitekim şiirimdeki sözlerin müştekiye yönelik olduğunu iddia eden müştekinin avukatı olacak kişi dahi buna ilişkin hiçbir veri sunamamış; sunamadığı gibi bunun yerine konuyla hiçbir ilgisi olmadığı halde yine müştekiye yönelik hiçbir söz veya cümle ya da imanın bulunmadığı başka bir dörtlüğümü örnek olarak göstermiş;
Hatta bununla da yetinmemiş, bunun dışında da şiirimin yayınlandığı internet sayfasında şiirin altına üçüncü kişiler tarafından yapılan yorumlara can simidi gibi yapışmış müştekiyi kastettiğimi ispatlamak için üçüncü kişilerin yorumlarından medet ummuş, onları örnek göstermiştir.
Belirtildiği üzere konuyla ilgisi olmayan ve daha önce yayınlanmış olan dörtlükte de müşteki Devlet Bahçeli'nin adı hiç geçmemekte, kendisini ima eden hiçbir ifade yer almamaktadır.
Kaldı ki o dörtlükte yer alan ifadelerle şikayete konu şiirimdeki ifadelerin de birbiriyle bağlantısı bulunmamaktadır.
Yani bunlar birbirinin devamı niteliğinde olan şeyler değildir.
Dolayısıyla söz konusu dörtlüğü şikayete konu şiirdeki ifadelerin müştekiyi hedef aldığının ispatı gibi gösterilmesi kabul edilemeyeceği gibi; her iki şiirde de söz konusu şiirlerin müştekiyi hedef aldığını gösteren hiçbir ifade ve ibare bulunmamaktadır.
Diğer taraftan şikayete konu şiirin altına yapılan okuyucu yorumları da benim şiirimdeki sözlerin müştekiyi hedef aldığını göstermeyecektir.
Zira söz konusu yorumlar tamamen benim dışımda ve üçüncü kişiler tarafından yapılmaktadır Hatta bu yorumlardan bazılarında tarafıma yönelik eleştiriler, öte küfürler bile yer almaktadır. Üçüncü kişiler benim şiirimden hareketle müştekiyi hedef alan sözler sarf etmişlerse, bu sözler o kişilerin eylemleridir.
Benim bu sözlerden dolayı sorumlu olmam söz konusu olmayacağı gibi onların sözlerinden hareketle benim şiirimdeki sözlerin müşteki Beyefendiyi hedef aldığını söylemek de bana göre mümkün değildir.
Son olarak şunu da belirtmek istiyorum!
TCK’nın hakaret suçlarında mağdurun belirlenmesi konusunu düzenleyen 126. maddesinin açık düzenlemesine göre, herhangi bir söz, yazı veya diğer eylemin belirli bir kimseye yöneldiğinin kabul edilebilmesi için bunların mağdurun şahsına yönelik olduğunun “duraksanmayacak" biçimde belirlenmesi gereklidir.
Yani bir kimseye karşı hakaret suçunun işlendiğinden söz edebilmek için, hakaret oluşturduğu iddia edilen söz, yazı veya diğer davranışların, o kimseye yöneldiği konusunda şüpheye yer bırakmayacak bir belirliliğin bulunması gereklidir.
Şikayete konu şiirimdeki sözlerin ise müştekiyi hedef aldığını duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya koyan bir kelime veya cümle bulunmadığı gibi, bunu gösterecek herhangi bir veri de bulunmamaktadır.
Bu sebeple tarafı olduğumuz İnsan Haklan Sözleşmesi ve Anayasamızda yer alan “masumiyet karinesi”nin bir sonucu olan “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi çerçevesinde de şikayete konu şiirimdeki sözlerin müştekiyi hedef aldığından söz edilebilmesi mümkün değildir.
Bu konuda bir şüphe varsa dahi bu şüphe benim lehime yorumlanman ve söz konusu şiirdeki sözlerin müşteki olan zatı hedef almadığı kabul edilmelidir.
Sonuç olarak yapılan bu açıklamalar çerçevesinde şikayete konu şiirimdeki sözlerin müştekiyi hedef aldığını gösteren herhangi bir kelime, cümle veya imanın duraksanmayacak şekilde bulunmaması sebebiyle hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesini talep ederim.
Sayın Hakim'im... Sayın Savcım;
Dilimin döndüğü kadar yaptığım bu savunma yeterli değilse. Karşı taraf niyet okumaktan başka hiç bir şey olmayan iddialarında inatla ısrar ediyorlarsa siz de takdir edersiniz ki; “İddia edenler iddialarını ispatlamakla mükelleftir"
Eğer onlar benim dediğim şerefsizlerden birinin de kendileri olduğunu ispatlarsa Yüce mahkemede bunu tasdikliyerek tescillerse elbette ki bana söyleyecek söz kalmaz cezamıza razı oluruz.
Zira eskilerin sözüdür;
Şeriatın kestiği parmak acımaz.
Kıymetli vakitlerinizi aldığım için özür diliyorum. Saygılarımla
Şikayet Edilen Arif Şirin (Ozan Arif)
03 Kasım 2017
Samsun