Mezarlıkların ziyaret edilmesi, bu vesileyle ölümün hatırlanması ve orada yatanlardan ibret alınması dinimizin tavsiye ettiği hususlardandır.

Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir. Hz. Peygamber (s.a.s.), geceleri Baki’ kabristanına gelir ve “Müminler yurdunun sakinleri, sizlere selam olsun. İnşaallah biz de size katılacağız. Bizler ve sizler için Allah’tan afiyet dilerim; Allah’ım, Baki’ kabristanında bulunanları bağışla.” (Müslim, Cenâiz, 102) diye dua ederlerdi.

Kabir ziyaretinde bulunan kişinin ölü için dua etmesi ve Kur’an okuyarak sevabını orada bulunanların ruhlarına bağışlaması uygun olur. Ancak, kabir ve türbe ziyaretlerinde İslam’ın özüne ve tevhid anlayışına ters düşen, itikâdî bakımdan da zararlı olan tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir.

Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürültü yapmak, kabrin parmaklık ve taşlarını öpmek, onlara sarılıp ağlamak İslam ile bağdaşmaz.

Türbelerde yatan kişileri beşer üstü varlıklar olarak görmek; bu zatların duaları kabul ettiğine, ilâhi kudretlerinin olduğuna inanmak doğru olmadığı gibi, bir kısım ihtiyaç ve dilekleri onlara arz etmek, kendilerinden medet ummak, bu ziyaretleri dinî bir vecibe gibi telakki etmek; bez bağlamak, mum yakmak, kurban kesmek, şeker vb. yiyecek maddeleri dağıtarak onlardan yardım dilemek gibi davranışlarda bulunmak da, tevhid dini olan İslam’la bağdaşmaz.

Ölen kişilerden medet ummak ve onlardan bazı şeyler beklemek iman açısından tehlikeli bir davranıştır. Türbelerde yatan kişileri beşer üstü varlıklar olarak görmek; bu zatların duaları kabul ettiğine, ilâhi kudretlerinin olduğuna inanmak doğru olmadığı gibi, bir kısım ihtiyaç ve dilekleri onlara arz etmek, kendilerinden medet ummak, bu ziyaretleri dinî bir vecibe gibi telakki etmek; bez bağlamak, mum yakmak, kurban kesmek, şeker vb. yiyecek maddeleri dağıtarak onlardan yardım dilemek gibi davranışlarda bulunmak da, tevhid dini olan İslam’la bağdaşmaz.

İnsanların sevdiklerinin kabirlerine yapacağı ziyarete engel olmak, dua edilecek mevtaya yapılacak duaya engel olmak anlamına gelmez mi?

Yapılan bu davranış bir saygısızlık değil midir?

Bu saygısızlık ile toplum adına çok faydalı bir iş mi yapmış oldunuz?

Yabancı ülke liderleri bile nezaketen gittikleri ülkelerde kabir ziyaretlerinde bulunur.

Bilmiyorsanız adap öğrenin.

Sizler kabre sahip çıktığınızı zannediyorsanız büyük bir yanılgı içerisindesiniz. Türk Halkı bu şaşkın davranışınızı asla tasvip etmiyor. Oysa Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş'in fikirlerine sahip çıkmak, ülkücülüğün en önemli duruşlarından olmalıydı. Yapılacak olan dualara engel olanlar toplum nazarında küçük düşmüşlerdir.

Ölümünün Yıl Dönümünde, Allah Rahmet Eylesin, Mekanı Cennet Olsun... Adam Gibi Devlet Adamı İdi. Sizler Gibi Olmadı. Onuru ve Duruşu İle Ülkeye Yön Verdi, Dönek Olmadı, Parti Tüzüğüne Aykırı Durmadı...

İYİ PARTİ size de İYİ GELECEK...