MHP tüzüğü madde 18: MHP’si hukukun üstünlüğünü esas alan, çok partili, demokratik ve hür parlamenter rejim içinde siyasi faaliyetlerin yürütülmesi gerektiğine, parlamenter demokrasilerde egemenliğin yegane sahibinin millet olduğuna, siyasi iktidarların meşruiyetlerinin milli iradeye dayandığına, milli iradenin tecelli ettiği yegane merciin ise TBMM’ si olduğuna inanır” yazmasına rağmen; Bahçeli ve MHP’nin tek adam rejimine dönüşen “Partili Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini” neden savunduklarını ve benimsediklerini anlamakta zorlanıyor toplum.

31 Mart’ta tecelli eden 13 oy farkı iradeye inanmayan AKP-Erdoğan ile MHP ve Bahçeli 23 Haziran’da: 806.000 bin oy farklı tecellinin acısıyla tanışmış olmadılar mı?

Oysa Bahçeli eski konuşmalarında, “Bizim Sarayla konuştuğumuzu, anlaştığımızı söyleyenler ya gafil ya da haindirler” mealinde de açıklamalarda bulunmuştu.

Sn. Bahçeli’ye bir iki hatırlatma yapmak istiyorum; FETÖ elebaşı eli kanlı, ABD taşeronu F. Gülen, 1997 yılında Samanyolu TV’de katıldığı bir programda:” Başkanlık sistemine de, bu gerçekleşmezse geniş yetkili Cumhurbaşkanlığı da sıcak bakıyoruz.” Açıklamasında bulunmuştu. Acaba Sn. Bahçeli bunu bilmiyor mu, unuttu mu, yoksa…..

Bebek katili, Türkiye ve Türklük düşmanı, PKK terör örgütünün elebaşı A. Öcalan 2013 yılında İmralı’da kendisini ziyaret eden bir heyete, “AKP ile bir başkanlık ittifakına girebiliriz. Tayyip Beyin başkanlığını da destekleriz” açıklamasında bulunmuştu.

Bay Bahçeli Fetullah Gülen ile Abdullah Öcalan’ın başkanlık sistemine ya da geniş yetkili ve TBMM devre dışı bırakan bir hükümet sistemine destek verdiklerini bilmiyor mu, biliyor da hatırlamak mı istemiyor?

Sn. Bahçeli, geçtiğimiz günlerde Kastamonu’da esip gürleyip “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkemizin gelecek umududur, milli güvenlik ve BEKA sorunlarına karşın yegane çözüm ve çaredir. ‘Eski sisteme dönelim’ diyenlerin Fetö’yle irtibat ve ilgileri vardır. Eski sistemden medet umanların Pkk’ya diyet borçları bulunmaktadır” diyerek toplumun büyük bir kesimine ve MHP camiasının vatansever mensuplarına bilerek büyük bir bühtan ve iftirada bulunmuştur.

Su katılmamış ve asla satılmamş bir ülkücü ve eski bir MHP’li olarak bu suçlamaları, asla kabul etmiyorum.

Kaldı ki sistemin tıkandığını ve revizyona ihtiyaç olduğunu pek çok AKP’li yöneticiler bile dillendirmekteler.

Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ekonomiye, işsizliğe, enflasyona, yokluğa, tarımdaki bitmişliğe, eğitimdeki tükenmişliğe, sağlıktaki soyguna çare olamamıştır.

Bu sistemde, her şey Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenip TBMM’ne bile uğramadan yürürlüğe girdiğine göre 600 vekilin ne iş yapacağı da kamuoyunun merak ettiği bir diğer konu iken. Yani bu sistem TBMM’ni bir şekilde devre dışı bırakmıştır.

Sistem, parlamenter sistemden uzak, denetimsiz, güvenoysuz bir tek adam sistemine evrilmiştir.

Bahçeli, K. Kılıçdaroğlu’nun, “ ABD’deki başkanlık sistemi ile birlikte, parlamenter demokratik ve denetlenebilir” bir sistemi gündeme taşımasına da karşı çıkarak: “CHP G. Başkanı’nın bir yanda Amerika tipi başkanlık sistemi önerip, öte yanda parlamenter sistem önermesi kurnazlıktır, kumpastır, tuzaktır. Eski sistem darbeler kucak açmadı mı? Eski sistem demokratik krizlere, sert kutuplaşmalara kapı aralamadı mı? Koalisyon tartışmaları ülkemizin gelecek ümitlerini tahrip etmedi mi?” diye itiraz etmekte.

Bu sistemin ne yapacağı ve ne yapmayacağı bir yıllık süreçte ortaya çıkmadı mı? Şu an bir AKP-MHP koalisyonundan bahsedilmiyor mu? Allah korusun da bu sistemin hain kalkışmaları önleyeceğinin garantisi nedir? Toplum bir kutuplaşmadı mı? Vekillerin dışında geleceğe ümidi olan kaldı mı?

Sn. Bahçeli ve MHP’nin ne yapmak ve nereye gitmek istediklerini anlamakta zorlanıyoruz.

Esen kalınız.