Cennet Mekan Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in doğumunun 100. Yılı münasebetiyle düzenlenen, Ülkü Ocakları’nın 3.Gençlik Kurultay’ını önce Facebook’tan yapılan canlı yayınlardan izledim. 12 Eylül öncesi yürüyüş disiplinini göremesem de yinede belli bir düzen vardı. Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Göğsüm kabardı. Eski günlere doğru gittim. Eski bir Ocak Başkanı olarak ben neden şu anda Ankara’da değilim diye kendimi sorguladım. Ancak kendime sorduğum soru karşısında Ankara’ya gitmemek için haklı sebeplerim olduğunu gördüm. Neyse ki Ankara SBF’de okuyan kızım NAZLI HİLAL TOMAKİN beni temsil ediyordu. Onu düşününce gönlüm rahatladı.

Daha sonra Bengütürk TV’nin Arena’dan yaptığı yayını ara vermeden izledim. Salonda ekrana yansıyan her şey güzeldi. Konuşmacıların her konuştukları daha da güzeldi. Ancak Sayın Devlet Bahçeli’nin cennet mekan Başbuğ Alparslan Türkeş’le ilgili sözlerin tamamına katılıyorum ve alkışlıyorum. Ekran başında alkışladım da. Ancak Başbuğ dışında söylediği sözlerin hiçbirisine katılamadım. Zira söyledikleri ile ameli aynı olmadığı için katılamadım. 1997 yılında Genel Başkanlığa geldiği günden beri Başbuğ’dan kalan her objeyi ve mefhumu yok ettiler. Birkaç tanesini sayalım mı? Her ülkücünün de bildiği gibi rahmetli Başbuğumuzun aralıksız Türk devletleri ile birlikte yaptığı ‘Türklük Kurultayı’nı yerle bir etmiştir. Yine Ülkücü Camianın bir geleneği ve klasiği haline gelmiş olan ‘Kayseri Kurultay’larını terk etmiştir. 2012 yılında yapılan Koray Aydın’ın da Genel Başkan Adayı olduğu MHP’nin 10. Kurultay’ına kadar Atatürk, Başbuğ ve kendi resminin olduğu üçlü resim dışında hiçbir kurultayda ve etkinlikte Başbuğun resmini özellikle astırmamıştır. Başbuğ döneminden kalma slogan bazında dahi hiçbir nesne bırakılmamıştır. Hepsi de terk edilmiştir.

Sayın Devlet Bahçeli 3. Gençlik Kurultay’ında konuşuyor. “Ülkücü ve Milliyetçi Gençlik olduğu sürece bayrak inmeyecek, ezan susmayacak, şehitler ölmeyecektir! ve devlet bölünmeyecektir.” Diyordu. Eğer dil sürçmesi değilse Şehitler Ölmeyecektir demek te ne demek oluyordu pek anlaşılamadı. Sayın devlet bahçeli yine esti gürledi. Yine bildik klasik laflarını sıraladı durdu. Yıllardır aynı teraneleri dinlediğimiz için pek de dikkatimi çekmedi.

Devlet Bahçeli konuşmasını bitirdikten sonra kendisine tablo ve plaket hediye verilirken arkadan kurultayın cazgırı avazı çıktığı kadar bağırıyordu. “Bilge Lideeer, Türkmen Beyiiiii, Ülkücü Gençliğin değişmez lideriiiii diyerek, Sayın Devlet Bahçeli’ye methiyeler düzüyordu.

Tüm bunların yanında bazı gerçekleri de dile getirmek durumundayım. Sayın Devlet Bahçeli 20 yıldır Ülkücü Camiayı uyutmuştur. Lafı eveleyip gevelemeye gerek yoktur. Devlet Bahçele ve ekibi her zaman AKP’nin cankurtaranı olmuşlardı geçmişte ama yinede Ülkücüler olarak yutkunduk. Ancak 16 Nisan kirli referandum öncesinde ve referandum anında gördük ki Sayın Devlet Bahçeli ve ekibi artık MHP’yi AKP’ye ipotek etmiştir. Bu çok açık ve net olarak ortaya çıkmıştır. Bundan önce ise kendisini ve ekibini o makama getiren Ülkücü İradeye (Delegeye) saygı duyulmamıştır. Eline her mikrofonu aldığında Ülkücü İradeden bahsedenler Ülkücü İradeye resmen ihanet etmişlerdir. Ülkücüler hangi mekanda veya partide olurlarsa olsunlar kardeştirler. Ülkücülük bir hayat tarzıdır. Bu tarzını nereye giderse gitsin muhafaza etmek durumundadır. Partiler bölünse bile Ülkücülerin birlik ve beraberliğini hiç kimse bozamaz ve koparamaz. Devlet Bahçeli’ye rağmen Ülkücülerin birlik beraberliği devam edecektir.

Şahsen 1975’ten beri tanıdığım ve iftiharla andığımız Sayın Devlet Bahçeli son iki yıldır gitmiş yerine bambaşka bir kişilik hakim olmuştur. Düşünsenize, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ağza alınmayacak düzeyde hakaret ve küfürler etmiştir. Halen videoları Youtube’de yayınlanmaktadır. Ama ne oldu. Devletin Bekası değil de Koltuğunun bekası için gitti saraya sığındı ve uyduruk mahkemelerle Ülkücü İradenin önü kesildi. Ülkücüleri ve MHP’lileri bölmek için elinden gelen her türlü argümanı kullandı. Kendisine muhalif olanlara akla hayale gelmedik iftira ve karalamalarla saldırdı. Her konuşmasında hadi kurun şu partinizi de biz de rahatlayalım ve sizin boyunuzun ölçüsünü görelim gibi alaycı bir dil kullandı.

2002’de MHP’nin MYK’sının dani haberi olmadın ani bir kararla erken seçim isteyerek bugünkü AKP’nin kurulmasına önayak olan Devlet Bahçeli, kendisine muhalif olanları iteleye iteleye İYİ PARTİ’nin kurulmasına vesile olmuştur. İYİ PARTİ’nin kurulmasının yegane müsebbibi Sayın Devlet Bahçeli’dir. Burada bir noktaya daha işaret etmek istiyorum. MHP’den hergün kitleler halinde istifarlar olduğu gibi MHP yönetimi’de aynı hızla ihraçlara devam etmektedir. Her ihraç ettiği kişiler de İYİ PARTİ’ye dolaylı bir destek anlamına gelmektedir. İster misiniz bir gün Sayın Devlet Bahçeli’de istifa edip İYİ PARTİ’nin kapısını çalmasın(!)

Her şeye rağmen Başbuğumuzun 100. Doğum yılı münasebetiyle Ülkü Ocakları Genel Merkezi tarafından tertiplenen 3. Gençlik Kurultay’ının düzenlenmesinde emeği geçenleri tebrik ediyorum. Hepsinden Allah razı olsun diyorum.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE