TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, AKP'li Galip Ensarioğlu'nun Öcalan övgülerini yayınına taşımak ve terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili söyledikleri sebebiyle tutuklanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Yanardağ ile ilgili açıklama yaptı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2023/137583 soruşturma numaralı dosyası üzerinden hakkında soruşturma yürütülen Merdan Yanardağ'ın, 26/06/2023 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde ve 27/06/2023 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımızda müdafileri huzurunda alınan savunmalarında, "soruşturmaya konu tespiti yapılan sözlerin kendisine ait olduğunu ancak konuşmasının tamamının bir bütün olarak değerlendirmesi gerektiği ironi yapmak istediğini" beyan etmiş olup, alınan her iki ifadesi sırasında gerek kendisi gerekse müdafileri tarafından tespiti yapılan soruşturmaya konu söz ve açıklamaların montajlanmış olduğu yönünde bir iddiada bulunulmamıştır. Soruşturma tüm yönleriyle ve titizlikle sürdürülmektedir" ifadeleri denildi.

NE OLMUŞTU?

AKP'li Galip Ensarioğlu'nun Öcalan övgülerini yayınına taşıyan Tele 1'in Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ hakkında, canlı yayında terör örgütü PKK'nın elebaşı terörist Abdullah Öcalan için söylediği sözler nedeniyle resen soruşturma başlatılmış, Yanardağ gözaltına alınmıştı. 

Yanardağ, AKP'nin Öcalan'ı yerel seçim için kullanacağını iddia etmişti. 

7. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen ve hakkında tutuklama kararı çıkan Merdan Yanardağ Yanardağ, 'terör örgütü propagandası yapmak' suçlamasıyla tutuklanmıştı.

MERDAN YANARDAĞ'IN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI

Diken'den Canan Coşkun, Merdan Yanardağ'ın ifadesini  paylaştı. Habere göre Yanardağ ifadesinde, şunları söyledi:

“Anayasa’nın teminat altına aldığı basın ve ifade özgürlüğü kapsamında beyanlarda bulundum. Programdan önce AKP milletvekili Galip Ensarioğlu’nun yaptığı konuşmasını değerlendirdim ve yorumladım. Bu demeçte ileri sürdüğü görüşleri eleştiren bir pozisyondayım. Sanki o görüşleri eleştirmiş değil de destekleyip ileri taşımış kişi olarak buraya getirildim.

"İRONİ YAPTIM"

Sosyal medyada trollerin siyasal sebepler nedeniyle toplumu kin ve düşmanlığa sevk edecek bir kampanya yürütüldü. Benim bir terör örgütünü ve liderini övdüğüm öne sürüldü. Hükümetin bir af hazırlığında olduğunu belirten bir konuşma nedeniyle bunun bir önceki gibi hüsranla sonuçlanabileceğini açıkladım. İroni yaptığımın esas göstergesi olarak programda güldüm.

Tecrit kavramı da milletvekilinin konuşmasında geçmektedir. Kandil’de Selahattin Demirtaş nedeniyle tecrit uygulanıyor. Hukuken tecrit konuşmasının suç olmadığını düşünüyorum, ama suç olduğu varsayılsa dahi çözüm süreci başlatılacaksa dahi bunun nasıl olacağın kapsamını herkesin bilmesi gerektiğini belirttim ve ‘Abdullah Öcalan siyasetçiler tarafından bir siyaset yöntemi olarak kullanılıyor’ dedim. ‘Madem öyle kaldırın tecriti, biz de ne dediğini öğrenelim. Avukatları ve ailesiyle görüşsün, biz de öğrenelim’ dedim. Bunu kaldırmayıp bunun yerine kendileri konuşmaktadır.

"ÖCALAN İLE İLGİLİ PROGRM YAPMIŞIM GİBİ SUÇLANDIM"

Daha sonra ayın 26’sına kadar bir şey olmadı. Program ayın 20’sindeydi. Her akşam saat 20:00’den itibaren bu programı yaparım ve programda beş konu üzerinde dururum. Oradan 2-3 dakikalık bir bölüm kesilmiş ve sanki ben durduğum yerde Öcalan’la ilgili bir program yapıp onun tecritinin kaldırılması ve serbest bırakılmasına yönelik bir program yapmışım gibi bir kampanya yapıldı. Seçim öncesinde de ‘Af çıkarılacak ve Abdullah Öcalan serbest bırakılacak’ şeklinde muhalefet suçlandı.

Milletvekili konuşmasında esas olarak Selahattin Demirtaş’ı ve Kandil’i suçlamıştır. ‘O halde niye bunu suçladınız’ diye durumu sorguladım, kamuoyuna bilgi verdim. ‘Suçu ve suçluyu övme’ veya ‘terör örgütünü övme’ niyetim yoktur. Felsefi inançlarım dünya görüşüm nedeniyle terör eylemlerini, eylemleri gerçekleştiren örgütleri övmem mümkün değildir. Programdaki her şeyi ben söyledim, reddetmiyorum. Sadece milletvekilinin sözleri nedeniyle ironi yaptım.

"İKTİDARA YAKIN MEDYA DAHA ÖNCE KULLANDI"

‘Yakında sayın Öcalan da demeye başlarlar’ denen bölümde ‘Abdullah Öcalan da yıllardır çok okuyor, filozof olmuştur’ şeklindeki deyimler de iktidara yakın medyanın daha öne kullandığı kavramlardır. Bir tanesini Hilal Kaplan kullanmıştı. Yakın bir gelecekte tüm bunları kullanacaklarını öngörmekteyim. Benimki sadece gazetecilik faaliyetidir.

Benim Duran Kalkan ile bağlantım yok, böyle bir konuşma yapıp yapmadığından haberim yok. PKK yürütme kurulu üyesi olduğunu sorgum sırasında öğrendim. Kendisinin görev tanımını bilmiyordum. Gazeteci olarak takip edilip haber yapılabilir. Bu konuşmadan haberim olmadan tecrit konusunda paralel bir şey söylediğim iddia edilmektedir ve bu iddia art niyetlidir. Basın ve ifade hürriyetine, insanların düşüncelerini ifade etmelerine esas olarak soruşturma dosyasına doğru olmayan bir tutumdur.

"KAÇMA ŞÜPHESİ OLAMAZ"

Anayasal ve mesleki haklarımı kullanarak kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevini yerine getirmeye çalıştım. Suç işlediğimi düşünmüyorum. İşim ve sabit adresim vardır. Konumum bellidir. Karartılabilecek bir delil yoktur. Yayın bandı ortadadır. Değiştirilecek bir delil de yoktur. Bir televizyon kanalının genel yayın yönetmeniyim. Ayın 20’si ve 26’sı arasında toplumda infial olmadı. Reytinglere bakılırsa yaygın izlenen program olduğu anlaşılmaktadır. Cımbızlanarak yapılan montaj ve video üzerinden 25’ini 26’sına bağlayan gece bir linç kampanyası yapıldı. Güdümlü bir operasyon olduğu anlaşılmaktadır. Kaçma şüphesi söz konusu olamaz, serbest bırakılmayı talep ediyorum.”

Editör: Yadigar Hanım