2016 Mayıs ayında THY, “Batman ve Süpermen: Adâletin Şafağı” filmine sponsor olmuştu. Bu sponsorluğun tesirini 2016 yılının sonunda görecektik. THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a böyle demişti.

Yıl sonuna kalmadan gördük! 15 Temmuz’da süper kahraman Amerika’yı gördük!

THY sponsor olduğunda Bat-man filmlerindeki mesajları yazarak şöyle isyan etmiştim:

“Mart ayında gösterime giren son filmin THY’nin kasasına nasıl yansıyacağını bilemem ama çocuklarımızın ve gençlerimizin zihinlerine nasıl yansıyacağını çok merak ediyorum. Zîrâ, fragmanında bile 11 Eylül paranoyası dikkat çekiyor. Elin oğlu film çekerken etkisini bir yıllık değil, çok daha uzun ve kalıcı düşünüyor. Hem geleceği kurguluyor hem geçmişi değiştiriyor.

Doğru dürüst bir Çanakkale filmimiz yokken millî servetin Hollywood’a bağışlanması, şahsen benim alkışlayacağım bir ticârî hamle değil. Ayrıca Amerikan film şirketlerinin gişe hasılatı THY yönetimini niye memnun ediyor anlayamadım.”

Koskoca THY, haçlı zihniyetindeki bir filme sponsor olur da Batmanlılar durur mu? Batman’ın haritadaki şekli Bat-man logosu olsun isteniyormuş. İmzâ kampanyası falan başlamış.

Yazıklar olsun! Hâlâ mı aynı kafa?

Filmlerde Bat-man, suçluları enselediği yere adâleti temsil eden yarasa logosunu bırakır. Bu logo, aynı zamanda Amerikan adâletini temsil eder.

Ortadoğu’yu kan gölüne çevir, Mehmetçiği şehid eden törör gütlerini destekle; logon, logomuz olsun. Aman Ya Rabbi! Ev zencisinden de beteriz.

Hani Melih Altınok, Trump karşıtlarına “Bu Trump size n’etti kardeşim?” diyordu ya birileri de bu misâl, “Bu Bat-man size n’etti kardeşim?” diyebilir. Bu yüzden n’ettiğini yazmak lâzım.

Önce Batman’i yakından tanıyalım..

ÇİZGİROMAN KAHRAMANINDAN VİGİLANTEYE BATMAN

DC Comics, Amerika’nın en büyük ve en çok tanınan çizgi roman şirketlerinden birisi. Şirket,1933’de ortaya çıkardığı çizgiroman karakteri Süperman’in başarısı üzerine, 1939’da Batman’i piyasaya sürer.Asıl adı olan Bruce Wayne, İskoçyalı vatansever Robert Bruce ile Amerikalı General Antony Wayne'den alınır. Zorro ve Sherlock Holmes dâhil bir çok karakterden ve Da Vinci'nin uçan makinesinden esinlenilen Batman'in ilk hikâyesi, 1939 Mayıs'ında yayınlandı. Bruce Wayne,Gotham şehrinin en zengin ve hayırsever âilesinin oğludur. Annesi ve babasının bir gece sokakta hırsız tarafından öldürülmesinden sonra suçla savaşmaya başlar. Wayne, "Suçlular batıl inançlı ve korkaktır. Onların kalplerine korku salmalıyım. Gecenin bir yaratığı olmalıyım, kara, korkunç..." der. O sırada pencereden giren bir yarasa, Bruce Wayne'e Batman kimliğinin ipucunu verir.

İlk maceralarında suçlulara merhamet etmez ve ateşli silah kullanır. Joker, Catwoman, ortağı Robin (Sherlock Holmes'in ortağı Watson'dan mülhem) diğer karakterlerdir. Bir süre sonra adam öldürmemesi kararı alınır. 1950'lerde bilim kurgu ögeleri yer alır. Çünkü bu ögeler Süpermen'in satışını arttırmaktadır. Başta Süpermen olmak üzere pek çok kahraman ile yolu kesişir.1964'de satış grafiği düşünce öldürülmek istense de vazgeçilir ve dedektif yönüne ağırlık verilir.1966'da tv dizisi çekilir. Ancak dizideki absürt-komik kahramandan 1968'de vazgeçilir. 1966'da bir de komik sinema filmi çekilir. 70'lerde gecelerin sert intikamcısına geri dönülür ve yeniden başarı yakalanır. Şiddetli suçlar konu alınır. Joker yeniden sahnededir. Ra's Al Ghul ortaya çıkar. 90'larda kötülük unsuru olarak Bane eklenecektir.

1986'da Frank Miller'in "Batman: The Dark Knight Returns" serisi, Batman’i yeniden gece mâceralarına döndürür ve önemli bir başarı sağlar. Yalnız artık çocukların eğlencesi Batman değildir. Karanlık anlatımın başarısı 2003'de zirveye ulaşır ve Batman mâceraları târihindeki en yüksek satış seviyeyesine çıkar. 2005'de ise çizgi roman pazarındaki en yüksek payın sâhibi olur.

Tanım olarak vigilante, sistemin ve yasaların toplumun huzurunu korumada yetersiz kaldığına inanarak yetkisi olmadığı hâlde kaba güce ve silaha sarılıp asayişi ve düzeni korumaya kalkışan kişidir. Sinemadaki en ünlü örneği, 1974-94 arasında Charles Bronson’un oynadığı Death Wish serisidir.

Vigilante filmlerinin ortak özellikleri şöyle özetlenebilir. Kahramanları yasalara saygılı, toplumda saygın bir yeri olan maddi durumu iyi (Death Wish'de Charles Bronson ünlü bir mimardır) ya da mesleğine bağlı yetenekleri olan kişilerdir. (The Brave One'da Jodie Foster çalışkan bir radyo programcısıdır) Liberal görüşlü, hayata bağlı, insan hayatına değer veren, şiddete ve silaha karşı insanlardır. Daha sonra kahramanların başına bir felâket gelir. Sevdikleri acımasızca öldürülür. Yasalara inançlarından dolayı önce polisten yardım beklerler. Suçlular ya yakalanamaz ya da yasaların boşluklarından yararlanarak kısa sürede serbest kalırlar. Hayâl kırıklığı ile değişime uğrarlar. Artık kendi yasalarını uygularlar. Geceleri ava çıkar ve toplum düşmanlarını cezalandırırlar. Kimlikleri gizli kalır. Suç oranındaki düşüş, halkı ve polisi memnun eder. Hatta bazen yardım ederler. İleriye gittiklerinde ise uyarılırlar. Bu anlatıma uygun olarak Batman sinemada önemli bir vigilante örneğidir.

SİNEMADA BATMAN

Çizgi romanlara ek olarak Batman, radyo dramalarında, televizyonda ve çeşitli sinema filmlerinde boy gösterir. Bunların içinde, 1943’deki gösterim ve 1966'daki Adam West’in oynadığı film ve seriler ilk örneklerdir. 1989’da, Tim Burton’un yönettiği Batman’i, 90’larda çekilen Batman Return, Batman Forever ve Batman and Robin izler. 2005’de vizyona giren Batman Begins ise karşımıza bambaşka bir kahraman çıkarır.

CHRİTOPHER NOLAN’IN BATMAN SERİSİ

İngiliz yönetmen Nolan, 2005, 2008 ve 2012 yıllarında, senaryosuna da dâhil olduğu üç Batman filmi çekti.

Bu seride Batman’in diğerlerinden farklı olarak ayakları yere basar. Hikâyenin köklerine inerek dünyevî gerçekler üzerine oturur. Fantastikten uzaklaşarak aksiyon-polisiye filme dönüşür. İlk film, korkunun ve intikamın psikolojisini inceler. Özellikle Bruce Wayne ile babası arasındaki bağ çok etkileyicidir. Baba sürekli oğluna korkmamayı öğretmeye çalışır. Düşmenin, kalkmayı öğrenme için olduğunu vurgular. Âilesinin öldürülmesi ile intikam almayı hedefleyen Bruce Wayne, suçlular dünyasını tanımaya çalışır. Himalayalar’da Gölgeler Birliği Örgütü’ne katılır. Ancak, örgütün lideri Ra's Al Ghul'den aldığı döğüş eğitiminden sonra, Gölgeler Birliği'nin âdil olmayan yasalarına karşı çıkar. Korkularının efendisi olarak Gotham'a döner ve intikam için değil adâlet için savaşmaya karar verir. Gotham'ı felâketten kurtardığında Joker'in varlığından haberdar olur. Böylece serinin ikinci filminin konusunun ne olacağı belli olur.

İkinci film Kara Şövalye’ye, çizgi romandaki Joker ve İki Yüz eklenir. Joker'in kötü adam performansı, Batman'in bile önüne geçer. Kurguladığı sosyal deney sonucunda iyiliğin kazanmasına engel olamasa da adâlet görevlisi savcı Harvey Dent'in (iki yüz) bir intikamcıya dönüşmesini sağlar.

Serinin üçüncüsü ise 27 Temmuz 2012’de ülkemizde de vizyona giren Kara Şövalye Yükseliyor filmidir.

“KORKMA!” MESAJI

Gelelim "Elin oğlu bu filmi niye yapmış?" kısmına.

Öncelikle Gölgeler birliği ve Ra's Al Ghul'den başlayalım. Birinci filmde, uzak doğudaki mekânda sahte Ra's'ın ağzından çıkan " Roma'yı da İstanbul'u da böyle bitirdik." cümlesi duyup geçilecek bir cümle değil. Doğu kaynaklı bir çeşit terörist örgüt olan birlik, adâletsizliğin hâkim olduğu Batı medeniyeti başkentlerini yok ederek adâleti sağladıklarına inanıyor. Roma'nın ( 476) ve İstanbul'un(1453) yıkılışının sebebi buraların tamâmen adâletten uzaklaşması ve halkın sefâlet içinde olması olarak gösteriliyor. İlâhî adâlet olarak doğru bir bakış elbette. Bize göre fetih olan İstanbul'un alınışı, filme göre Batı’ya verilen cezâ. (Oysa İstanbul, el değiştirince yıkılmadı bilakis adâlete kavuştu) Aynı cezâ sırası, şimdi Gotham'dadır.

Filmin en ilginç yönlerinden birisi, bomba (atom bombası gücünde) meselesi. Ma’lûmunuz 6 Ağustos Amerika'nın Hiroşima'ya atom bombası attığı târih. Filmle ne alâkası var derseniz şöyle: Birincisi, filmde Doğu kaynaklı terörist bir örgüt, bir Amerika şehrine bomba yerleştiriyor. İkincisi Amerikalı bir kahraman canını tehlikeye atarak bombayı alıp körfeze atıyor ve halkı kurtarıyor. Bir Amerikalının insanlığın üzerine bomba atacağına ihtimâl vermezsiniz artık. Bomba denizde öyle bir patlıyor ki sanırsınız bir sinek bile ölmemiştir. Amerika'nın Hiroşima'da 140.000 Japon'u böcek öldürür gibi yok ettiğine buyurun inanın.(Aynı algı operasyonu, X Man filmlerinde de yapıldı) Târihî gerçekler, “çizgiroman serisini filme alıyorum” bahânesiyle işte böyle değiştiriliyor.

En önemli mesaj ise babanın oğluna söylediği kelime: “Korkma!”

Yönetmen, Doğu’dan korkan Batı dünyâsına, yâni haçlı âlemine, İstiklâl Marşı’nın da ilk kelimesi olan o büyülü seslenişle sesleniyor. İddiâ ediyorum, Nolan, Peygamber Efendimizin asırlar evvel mağaradan ümmetine nasıl seslendiğini biliyor ve filmde tersine çeviriyor.

BAT-MAN, BATMAN’I YÜKSELTİR Mİ?

Batman logosunun işe yarayacağına inananlara seslenmek istiyorum:

Nolan serisinin üçüncüsü olan “Kara Şövalya Yükseliyor” filminin gala gösteriminde bir katliam gerçekleşmişti. Kâtil Amerikalı "Ben Joker'im" diye bağırmıştı.

Dünyâya ve özellikle İslâm ülkelerine joker misâli kötülük ve kaos hediye eden Amerika'nın, kendi içinden çıkan jokerlerle bir hayli başı dertte. Bat-man’e gerçekten çok ihtiyacı var.

Aman bizden uzak olsun!

Süper kahramanı da batsın logosu da!