Cumhur ittifakı, başta Sayın Devlet Bahçeli olmak üzere Sayın Cumhurbaşkanı yanlış bir strateji ile yerel bir seçimi devletin bekası gibi gösterme gayreti sandıkta karşılığını bulmadı.

Bu sonucu gören Cumhur İttifakı bileşenleri, bu defa yüzde yüz haksız bulduğumuz tekrarlanacak olan İstanbul seçimlerine daha farklı bir strateji ile yaklaşmayı uygun buldular. Beka terk edildi. Yerine Bahçeli’nin ‘Mitili’ geldi. Seçim kararı açıklanınca Ak Parti’den daha hevesli olan Sayın Bahçeli mitili İstanbul’a atacağını söylemişti. Ancak seçime 12 gün kaldı ama Sayın Bahçeli’yi İstanbul’da gören duyan olmadı. Duyduğumuza göre mitil bitli çıktığı için mitili İstanbul’a serememiş…!

Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Devlet Bahçeli İstanbul’da ortak mitingler yapacaklardı. Bahçeli ortalıkta görünmediği gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan da bir ses seda yok. Anlaşılan onların meydanlarda görünmesi ters etki yaptığını gördüler ve meydanlardan çekildiler. Bu defa olması gereken gerçek adayı yani Binali Yıldırım’ı sahaya sürdüler. Öte yandan Binali Yıldırıma yardımcı olduğunu zanneden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu! ise evlere şenlik. Her hareketi ve sözü olay oluyor ve sonucu Ekrem İmamoğlu’na yaradığının farkında bile değil.

17 yıldır Ak Parti’nin güç zehirlenmesi sonucu, kibirlenmesi sonucu, ikili veya çoklu ekranda siyasi tartışmaları unutmuştuk. Nitekim Habertürk TV’de sunucu Didem Aslan Yılmaz’ın teklifi ile gelişen Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu’nun canlı yayında tartışma yapması bir süre sonra olgunlaştı ve canlı yayına karar verildi. Ancak ilk tercih edilen duayen gazeteci Uğur Dündar canlı yayın moderatörlüğünü kabul etmedi. Sebebi tam olarak açıklanmasa da fısıltı gazeteci aracılığı ile olayın gerçek sebebinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canlı yayın değil de ban yayını yapılmasını istemesi ve buna Uğur Dündar’ın karşı çıkması olduğu kulaktan kulağa iletildi. Sonuçta canlı yayının 16 Haziran Pazar günü saat 21:00’de yapılmasına karar verildi. Canlı yayının moderatörlüğüne ise FOX TV’nin ünlü program sunucusu İsmail Küçükkaya üzerinde karar kılındı.

İsmail Küçükkaya şahsen benim de 20 yıldır çok iyi tanıdığım müstesna gazetecilerden birisidir. Bu işi hakkıyla yapacağına kalben inanıyorum. Ve kendisine şimdiden başarılar diliyorum.

YSK’nın da neden iptal ettiğini ve İstanbul seçimlerinin neden yenileneceğini bu millete anlatamadılar. YSK'nın verdiği kasa iptal gerekçesi ile 17 gün sonra verdiği 12 sayfalık uzun gerekçe ile kendi kendisini inkâr etmiş oldu. Birde Cumhur iktidarı üyelerinin seçimlerde oylarımız çalındı gibi çok pespaye bir iftiraya sığınmaları ise vatandaşı değil kargaları bile güldürdü. Kaldı ki; YSK’nın yaptığı gerekçeli kararda, oyların çalındığına dair bir cümle değil ima bile yok. Seçimin iptalinin seçim sandık kurullarının kanuna uygun oluşturulmadığı gibi kısır bir gerekçeye bağlandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak Ekrem İmamoğlu’nun ortaya ilk çıktığı zaman bizler de dahil bu Ekrem İmamoğlu da nereden çıktı diye istihza ile bakmıştık. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu için; kenar mahalle politikacısı, küçük bir ilçenin belediye başkanı diye küçümsemişti.

Netice olarak Ekrem İmamoğlu’nun ana sütü gibi ak ve helal oyları ile kazandığı seçimi iptal ettiler. Mazbatasını elinden aldılar. Kısaca mazbatayı çaldılar. Ancak herkesin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var elbette. Siyasette iddiayı pek sevmem. Çünkü siyasette her zaman 2+2=4 etmediğini herkesin de bildiğini zannediyorum. Ama buna rağmen iddia ediyorum. Ekrem İmamoğlu, tüm olumsuzluklara rağmen, karşısında sadece Binali Yıldırımın olmadığı, Cumhurbaşkanı ve küçük ortağı ile birlikte tüm bakanların ve devlet erkânının karşısında olduğu bir gerçek var ortada. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Ekrem İmamoğlu 31 Mart’ta 13.729 oy farkı ile kazanmıştı. Bu defa en az 200 bin oy farkı ile kazanacağını tahmin ediyorum. Bu da tarihe düştüğüm bir not olarak kalsın.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE