2013 yılı Mayıs ayı idi. Değerli dostum Mustafa Kalaycı ve eşi Yıldız hanım ile Beypazarı’na bir gezi yapmıştım.

Beypazarı bende ilgi uyandıran bir ilçe idi. Nasıl olur da bu küçücük ilçe Türkiye gündemini meşgul ederdi, özelliği neydi?

Sabah dokuz gibi Beypazarı’ndaydık. Aracımızı park edip, o otantik Beypazarı cadde ve sokaklarında dolaşmaya başladık.

Çok ilginçti.

Beypazarı eski bir Osmanlı şehriydi. Ana cadde ve sokaklardaki tarihi evler, aslına sadık kalınarak onarılmıştı. Kimi konak ve saraylar ise mahalli sanat evlerine- galerilerine- dönüştürülmüştü. Yemekleri, unlu mamulleri, baklavalar “Ye beni” konumundaydılar.

Bir Konyalı olarak ben sarı havucun memleketini Kaşınhanı bilirdim, meğerse Beypazarı imiş. Pek çok işletmede havuç suyu sıkılıp servis edilmekteydi.

Gümüşçüsünden, sarrafına, baklavacısından, fırıncısına, dokumacısından makromecisine her çeşit ürün ve imalat Beypazarı otantik çarşısında vardı.

Beypazarı maden suyu ise ilçeye ayrı bir katma değer katmıştı. Türkiye genelinde tanınan bir Beypazarı markası idi!..

Meraklıyımdır ya!.

Buyrun abey! Kırk katlı pek tatlı” diye bizleri baklava yemeye buyur eden hanımın işletmesinde buldum kendimi. Arkadaşım Mustafa Kalaycı Bey, eşi ve eşimle birlikte ikram edilen baklavaları yerken bir taraftan da soruyordum.

Bayan her soruma içtenlikle cevap vermekte.(Adı bende saklı)

Bir ara: “ Nasıl oldu da bu konuma geldiniz? “diye bir soru sordum. Verilen cevap, Anadolu kadınının fırsat verilip, baskılarından kurtulunca neler yapacağının, yapabileceğinin bir kanıtı niteliğindeydi.

Örtülü ama modern giyimli bayanın cevabı, “Bey abi! Eskiden Beypazarlı kadınların durumu üçüncü sınıftı. En önde beyler, arkasında eşekler ve eşeklerin arkasında da çarşafına bürünmüş biz Beypazarlı kadınlar yürürdük. Allah Mansur (Mansur Yavaş’ı söylüyor)ağabeye uzun ömürler versin. Onun sayesi ve gayretiyle eşeğin arkasında yürümekten kurtulduk ve ÇEK yazan, ÇEK imzalayan Beypazarlı kadınlar olduk” şeklindeydi.

Mansur Yavaş Bey, (kendisini şahsen tanıma şansım olmadı.) Beypazarı’nı marka bir şehir yapmakla kalmamış, Cennetin bile anaların ayakları altında olduğunu söyleyen ama eşeğin arkasında yürümeye layık görülen Türk kadınına da hak ettiği yere taşımasını başaran bir değerli kişi. Beypazarlı kadınlar onun gayretiyle Ticarete girmişler, birer işletme sahibi olmuşlar: ÇEK yazan ve Çek imzalayan bir konuma gelmişler bu az şey mi?

Mütavazi ve beyefendi kişiliğiyle tanınıyor. Doğru ve dürüstlüğünde Beypazarlılar hem fikir.

"Takipçilerime ve okurlarıma önemli bir açıklama: "NELER OLUYOR, NEDEN" Başlıklı New York Times kaynaklı yazıma; Yıldız Holding Halkla ilişkiler Ajansından Gonca Hanım: "Bu gazetenin holdingleri ile ilgili iddiasının yalan olduğunu ve adı geçen gazeteye "TEKZİP" yazısı gönderdiklerini ve bana da yazımdan dolayı teşekkür ettiklerini" söylemiştir. Yıldız Holdingle ilgili iddia asılsızmış. Ben de ülkem adına çok sevindim. Bilgilerinize.