Türk devletinin cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin illerinden Diyarbakır’da, partisinin genişletilmiş il divanı toplantısında Kürtçe “Önder, şef” anlamına gelen “Biji Serok Erdoğan” sloganları ile karşılandı.

Burada önemli olan Erdoğan’ı, Abdullah Öcalan’a atfedilen, sonraları Ahmet Davutoğlu tarafından sahiplenen, Devlet Bahçeli’nin çok şiddet gösterdiği karşılama sloganının Ak Partinin yöneticileri tarafından kullanılmasıdır.

Ak Parti başkanı Erdoğan (Bazen karıştırıyoruz Ak Parti başkanımı diyelim, yoksa cumhurbaşkanımı diyelim) kendisini PKK militanlarının liderleri Abdullah Öcalan için kullandıkları sloganlarla karşılayan partililerine konuşan Erdoğan;

Çözüm sürecini kendilerinin değil HDP’lilerin bozduğunu söyledi.

Bizler de halk olarak Sayın Erdoğan’ın “Çözüm süreci” adıyla Türk devletinin çözülmesine sebep olduğunu anladığını ve pişman olduğunu, o yüzden PKK ile yol yürümemeye karar verdiğini zannetmiştik.

Yanılmışız, kandırılmışız.

Çözüm sürecini hatırlayalım;

İsveç’in başkenti Oslo da İngiliz gizli servisi M16 hamiliğinde Türk devleti ile PKK pazarlık masasına oturtulmuş, önce inkâr edilmiş ama gerçek ortaya çıkınca kabullenilmiş ve uygulamasına geçilmişti.

Çözüm adı verilen projenin bir emperyalist dayatma ve kabulleniş olduğu net olarak ortaya çıkmıştı.

PKK’lı birkaç terörist için Şırnak sınır karakolunda “Çadır mahkemesi” kurulmuştu.

PKK’lı teröristler üstü açık otobüslerle tüm doğu ve güneydoğu Anadolu’da kahramanlar gibi dolaştırılmış, mitingler yapılmıştı.

Sayın Erdoğan’ın sözleriyle Türk vatanında Türklük ayaklarının altına alınmıştı.

Sonradan bir kısmı HDP bir kısmı Ak Parti milletvekili olacak menşei ve irtibatı karışık kişilerden maaşlı “Akil insanlar” heyetleri oluşturulmuş, Anadolu’muzun her yerine fikri irinlerini akıtmışlardı.

HDP den sürekli kandil ve İmralı’da yatan Öcalan’a heyetler gidip geliyor. Abdullah Öcalan İmralı’dan, Duran Kalkan Kandil’den Türk devletinin hükümetine anayasa değişikliği ve maddelerini dayatmıştı.

HDP ile zamanın Ak Parti hükümeti arasında Abdullah Öcalan’ın 10 maddelik Anayasa değişikliği hakkında mutabakata varıldığı iddia edilmişti.

En son Dolmabahçe Sarayında anayasa değişikliğinin toplantısı yapılmış ve HDP-PKK heyeti ile Türk devletinin bakanları neredeyse kucak kucağa pozlar vermişlerdi.

Arada İsrail kontrolündeki Barzani’nin Diyarbakır mitingi.

Abdullah Öcalan’ın tüm televizyonların naklen yayınladığı mektubunun yayınlanması.

TV’lerde Ak Partiyi savunan PKK dönmeleri.

Türk milliyetçiliğinin aşağılanmalarını da saymak gerekir.

Aynı döngüye mi giriyoruz yoksa?

Teslim alınmış, kımıldamasına bile müsaade edilmeyen bir MHP.

HDP-PKK’nın cezaevindeki başkanı Selahattin Demirtaş’a evinde kahvaltı randevusu veren,

Mevcut HDP-PKK eş başkanı ile aynı karede yer almaktan yüksünmeyen üst yönetiminde artık bir devşirme ağırlığı olan bir İYİ Parti.

Atatürkçü Türkleri içinden atmış, eksenini değiştirmiş, kontrol edilebilen bir CHP.

Şartlar uygun gibi görünüyor.

Unutulmaması gereken bir şey var galiba.

Padişahı esir alan, Yunanı İzmir ve Egeye çıkaran, Anadolu’yu ve İstanbul’u işgal eden İngilizler de “Türkler artık ayağa kalkamaz” diye düşünmüş ve hesaplarını ona göre yapmıştı.

Buradan söyleyelim.

Bu topraklar, bu vatan sahipsiz değil.

Bir ihaneti daha kaldırmayacağız...