Milli duygular bitmiş arkadaş. Nesilden nesile aktarılması bir yana, çocukluğundan itibaren milli duygularla büyütülmüş insanların dahi söylemlerini duydukça çok şaşırıyorum. Ermeni seviyoruz, Rum seviyoruz, İngiliz seviyoruz ama bir tek Türk sevmiyoruz.

Hep bir kaçma merakı var gençlerimizde. Önce yurtdışında okuyacağım diye başlayan cümleler ve sonrasında o ülkede hayat kuranlar. "Beyin Göçü" diye isim bile koyduk bu duruma. Çok kolay isim koyuyoruz her olumsuz duruma ama çözüm bulmaya çalışan yok.

İstihdam alanları çok daraldı. Maaşlar, Avrupa standartlarının dibindeki ülkelerden bile daha düşük. Sosyal haklar mı, o da ne? Fırsatı ele geçiren, işçiyi işten atmakla terbiye ediyor. Mesai, hafta sonu çalışmaları ve aklınıza gelen tüm eziyetler, hiç bir maddi karşılığı olmaksızın uygulanıyor canım işçime.

Tam böye bir durumda, toz pembe tablolar çizen iktidarın küçük ortağı olan MHP'nin, enteresan çıkışları ile tanınan lideri Sn. Devlet Bahçeli'den ilginç bir çıkış geldi; "Askıda Ekmek". "Hani ekonomi çok iyi idi? Hani döviz artışından etkilenmemişti halkımız?" dedirtti inanın. Sanki bir güç Devlet Bahçeli üzerinden iktidarı uyardı. Ya da her zamanki gibi komedi sınırlarını zorlayan bir açıklama yaptırdı Bahçeli'nin danışmanları Sayın Genel Başkan'a!

Yine nereden nereye geldik bakın. Milli olamayan insanımızdan bahsederken, yine ekonomiye döndü bu pazar sohbetimiz de. Oysa ki; artık ekonomi yazmak istemiyorum. Tutulacak bir yeri olmayan konularla ilgili yorum yapmanın hiç bir faydasını görmedim ve ne yazarsak yazalım, kaale alınmıyoruz.

Sevgi sözlerinin yerini nefrete bıraktığı, her an ölüm korkusuyla yaşadığımız, saygının yok olduğu, kadına, çocuğa şiddet ve tacizin ayyuka çıktığı bir ülkeden kaçan gençleri eleştirerek ayıp mı ediyoruz acaba diye de düşünmüyor değilim bazen!

Kadına ve kız/erkek çocuklarına, hayvanlara tecavüz eden sapıklarla ilgili kızımın çok güzel bir fikri olduğunu öğrendim dün akşam; "ilaçları deneme amacıyla hayvanları kobay olarak kullanacağımıza, bu sapıkları kullansalar ya baba" dedi. Son günlerde duyduğum en güzel adalet esintisiydi.

Sonuç olarak; 18 yıllık deformasyon bitsin artık! İslam’ı siyasallaştırdınız ama kendinizi İslamlaştıramadınız. Yaktınız, yıktınız, sattınız ve çıplak bir devlet bıraktınız. Kimsenin ciddiye almadığı, milletine vize verilmeye imtina edildiği bir devlet olduk! Ne o; İslam’ın sancağıymışız. Bir şey derdim ama...