Ülkede, seçim işleri ve ortalığın gerginliği son haddinde.
Aslında, Millet artık gerginlik, dargınlık, ayrılık, kargaşa ve de KAVGA istemiyor.
Sakinlik istiyor, huzuru özlüyor, birlik beraberlik içinde yaşamın özlemini çekiyor.
Eskiden ne güzeldi seçimler.
Liderler, televizyonda karşılıklı oturur ülke sorununu tartışır, kozlarını milletin gözü önünde paylaşırdı. Böylesine edepsiz saldırılar olmazdı,
hizmeti yarıştırırlardı, fikirlerini tartışırlardı.
Millet gider oyunu kullanır tercihini yapardı. En azından millete yansıyan bu idi.
Şimdi seçim ekonomisi var, oluşturuldu. Seçilme pazarlığı, seçen pazarı kuruldu. Ama adı yok.
Ülkenin içinde bulunduğu durum kimsenin umurunda değil, ben seçileyim de diyor başkaca da bir şey düşünmüyor.

Bir de Şıh’ı uçuran müridi oluştu tatbikî. Pazar bu ya.
Haa kirli siyaseti iş ve meslek edinenler türedi hem de boy, boy.

Eskiden partililer birbirine sitem ederdi, şimdi ise kişiler üzerinden ayrıştırmalar yaşanıyor. Partiler arasında değil aynı partiden kişiler birbirine giriyor.

Ayrışmanın ve kargaşanın farkında mısınız?
Kişiyi övmek için kendi inanmadıklarına sarılırken, karşıdakini dövmek içinde yalan dolan sopasını ellerinden bırakmıyorlar.
Hiç bir zaman insanlar bu kadar ayrıştırılmamıştı.

Seçmenler savaşa giden askerler gibi ama mühimmatları yalan, iftira ne ararsan var. Vur da ne ile yere serebilirsen her şey serbest, önemli olan galibiyet diyorlar.

Geçmişlerini düşünen ise hiç yok.
Koltuk sevdasına her türlü çirkinliği örtmek için mağdur maskesini takmayı da çok iyi becerenler oldukça fazla…

Diğer yandan da işini kaybetme korkusu ile yandaş görünmek isteyenlerin gece uykuları kaçıyor, çoğunun geçim derdi yüreklerini susturuyor, vicdan azabı çektiklerine de şahit oluyoruz.
Seçilmek isteyenler kardeşi kardeşe düşürmekte de bir sakınca görmüyorlar. Kargaşadan sıyrılıp çıkmanın peşinde koltuk sevdalılar.

Kırılan kırılsın, parçalananlar dağılsın önemi yok ki onlar için.

Yarın koltukları sağlama alınınca kırıkların üzerine basıp geçecekler. Her zaman olduğu gibi.

Seçmense, koltuk kime yakınsa onun yanında durmayı, onunla görünmeyi marifet sayıyor. İşim, görülsün, cebimiz dolsun, payımızı alalımın hesabını yapan bir seçmen tablosu oluştu güzelim ülkemde.

Çünkü öyle olması gerektiği fısıldanıyor kulaktan kulağa.

***

Ülkemizde ise seçim bolluğu var. Bu bolluğu sektöre çevirenler ise her türlü malzemeyi üretmeyi çok iyi biliyor.

Ben çok merak ediyorum, sokakta asılan bir fotoya bakıp oy verecek olan var mı ki?

Ama sektör bunu bir geçim yolu olarak gördüğünden, ne kadar çok kâğıda basılırsan sana o kadar çok oy basarlar diye beyinlerine mühürlüyor.
Harca ki kazan algısı dalga, dalga yansıtılıyor.
Bu kadar çok masraf neden?

Yemek içmek mi yoksa bütüne edilecek hizmet mi önemli olan. Geleceği ve ülkeyi düşünen yok.

Benim fotom en üstte en görünür yerde olsun derdindeler.

Tırlar dolusu afişler, neye katkı sağlıyor, sadece ağaçlar yok oluyor.

Görüntü kirliliği oluyor. Diğer yandan bangır, bangır gürültü kirliliği.

Cebimizden giden milli servet oluyor.
Okuduklarımıza göre, seçim ekonomisinin devlete maliyeti, 772 milyon 356 Türk Lirası. Bu kocaman rakam siyasi partilere seçim yardımı yapılacak miktar.

Onlar parayı alır, oyu alır koltuğa oturunca seni de unutur gider.
Sen komşunu, eşini, dostunu hatta kardeşinle ettiğin kavga ile kalırsın.
Kırdığın kalple, kırıldığın dostunla aran açılır.
Ara sıra mezarlıklara gidin ve düşünün, hepimizin yüzünü bir kürek toprak örtecek, sessiz sedasız yatacağız orada. Tabi oda kısmet olursa.
Birilerinin hırsı için kimse birbirini bir dirhem bile üzmesine gerek yok.

***

772 milyon 356 Türk Lirası milletin ortak ihtiyacına hizmet etse neler yapılırdı?
Üretime, tarıma yönlendirilse çiftçimizin yüzü gülmez miydi?
Dışarıdan alacaklarımızı ülkemizde üretsek olmaz mıydı?
Sanayimize bir dişli taksak ekonomimiz büyümez miydi?
Eğitime yatırsak ülkemiz topyekûn kalkınmaz mıydı?
İnsanımızın hayatına bir nebze dokunacak çoook şeyler yapılamaz mıydı?

Binlerce çözüm üretecek şey varken, seçimlerle ayrışmaya, kavgaya, çekişmeye ne gerek vardı?

Şimdi kavgayı bırakıp sakinlikle ve ılımlı muhalefetle ne ve de kimi seçecekseniz seçin ama kavgasız gürültüsüz patırtısız olalım.
Yarın yüz yüze bacaksınız unutmayın.
Mezarlıklar vazgeçilmez dediklerinizle dolu. Hiç sesleri çıkıyor mu?
Birbirinizi yerseniz dünya hepimize dar gelir. Kuşlar, gibi sevip paylaşın bir dalı.
Kalın Sağlıcakla_ Savaşa Değil Seçime Gidiyoruz_Meyrem’ce