Bu günlerde doğu Akdeniz’de yaşadığımız veya karşılaştığımız olayların bir arka planı bir geçmişi ve o geçmişin bu güne yansıması var tabii.

Ve de muarızlarımızın planlarındaki devamları da var, hep birlikte göreceğiz.

Emperyalizmin planları bitmez bitmeyecekte bitse onların emperyalistlikleri biter.

Büyük Ortadoğu Projesi Afganistan’dan Hazar Denizi’nden Tunus’a kadar biraz Balkanları da içine alan bölgedeki tüm yeraltı zenginliklerinin bu bölgeden ABD’ye aktarma ve bir işbirliği ayağı olarak “Büyük İsrail” in kurulması Tevrat’ta geçen “Vaat edilmiş toprakların İsrail’in kontrolüne geçmesi ve gene Tevrat’ta geçen “Kenan Ülkesi”nin İsrail’in devamı olması.

BOP projesinin başat unsurları bunlardır. Gayrısı ya işbirlikçidir yada kullanılandır (BOP Eşbaşkanı olduğunu iddia edenlerin konumu burada ortaya çıkıyor).

20’nci ve 21’inci yüzyılın emperyal gücü ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi ile 19 uncu yüzyılın emperyal gücü İngiltere’nin “Şark planı” birçok yönden benzerlikler taşımaktadır. Her ikisinin de amacı Ortadoğu coğrafyasındaki zenginliklerin sahibi ve kullananı olmaktır.

İngiltere 19’uncu yüzyılda Osmanlı sadrazamlarını vezirlerini komutanlarını valilerini gerek etki ederek gerekse satın alarak amacına ulaşmaya çalıştı.

Büyük bir oranda da asıl amacına ulaştı.

Hesaplayamadıkları Türk milletinin muhalefeti ve bağımsız yaşama isteği idi.

Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağında ABD işbirlikçileri yok muydu elbette vardı.

2000’li yılların başlarında zaten işleyen ama daha aktifleşmesinin emperyalistler tarafından zorunlu hale gelen BOP projesi hızla devreye sokuldu.

İlk iş olarak milli olarak kabul edeceğimiz bir hükümeti düşürmek için ağır bir ekonomik kriz üretildi. Zaten 1999 depremi ile genel bir çöküş içinde olan ekonomimi, döviz spekülasyonlarıyla hepten çökertildi, döviz bir gecede 600 TL’den 1800 TL’ye fırladı.

Milli denebilecek hükümete halkın güveni sarsıldı bir önceki seçimde yüzde 29 rey alan parti, bir sonraki seçimde yüzde 1,5 rey aldı.

Türkiye ortamı BOP işbirlikçisi partiye açılmıştı.

BOP’u planlayanlar Ortadoğu’da ve Doğu Akdeniz’de ne kadar petrol ve doğalgaz olduğunu biliyordu.

2002’de Türkiye’de iktidara getirdikleri partinin başkanı tam 38 kez TV’lerde “BOP Eşbaşkanı” olduğunu söyledi ve ABD’de “Yahudi üstün hizmet madalyası” ile ödüllendirildi.

Hâlbuki o zamana kadar Yahudiliğe bir hizmeti yoktu, demek ki olacaklar için bir madalya gösterisine de ihtiyaç vardı belki de madalya bir meşruiyet göstergesi idi.

Irak’ta Saddam devrildi 2,5 milyon insan öldürüldü, sözde kimyasal silah arıyorlardı ama amaçları sadece petrole sahip olmak olduğunu sokaktaki vatandaş da anladı.

Ama işbirlikçilerin BOP Eşbaşkanlığı devam ediyordu.

Libya’da Kaddafi feci bir şekilde katledildi. 1974 Kıbrıs harekâtımızda ABD bize silah ambargosu koymuştu. Uçaklarımızda havalanacak ve inecek lastik yoktu. Kaddafi kendi uçaklarındaki lastikleri söküp bize gönderdi ve harekâtı yaptık.

Bizim işbirlikçilerimiz İzmir’den Kaddafi’yi bombalamak için uçak kaldırdı. 5 savaş gemisi gönderdi ve Kaddafi muhaliflerini ülkemizde 5 yıldızlı otellerde ağırladı.

Mısırda Mübarek, Tunus’ta Gannuşi devrildi. Suriye’de iç savaş çıkartıldı, halen devam ediyor.

Çok yakın komşularımızda (hepsi Osmanlı toprağı) uygulanan BOP projesinde ülkemizin durduğu yer neresiydi?

İçte Kıbrıs için bir “Annan planı” üretildi. Plana göre zaman içinde adadaki Türk varlığı (25 senede) toprak sahipliği bakımından yüzde 14’de düşüyordu.

Kıbrıs’ın milli güçleri tabii olarak bu plana rahmetli Rauf Denktaş öncülüğünde karşı çıktı. Ama bizdeki işbirlikçiler Türk kahramanı Rauf Denktaş’ı ülkemizde kovarak emperyalizmin hazırladığı planın kabul edilmesine çalıştılar ve kazandılar. Bizim kabul etmemize rağmen Rumların reddetmesi sonucu plan rafa o zaman için kalktı.

Ama sürekli masaya geleceği tehdidi ile yaşıyoruz. Ergenekon, Balyoz kumpasları ile Türk ordusu pasifize edildi.

Türk ordusunda şerefli subaylara casusluk davaları açıldı. Türk ordusunun genelkurmay başkanı terörist diye cezaevine kondu.

Kim tarafından CİA kontrolündeki bir işbirlikçi örgüt tarafından.

Devletimizi yönetenler bu davalar bu iftiralar bu ihanetler yaşandığında nerdeydi?

Tabiî ki BOP’un uygulamasında.

2010 da bir referandum teklifiyle geldi işbirlikçiler. Türk yargısını BOP (yani CİA) emrine vermek istiyorlardı. Sonuçta yüzde 57 evet reyi alarak Türk yüksek yargısı BOP emrine verilmiş oldu.

Sonra işbirlikçiler arasında nereden çıktığı hala belli olmayan bir kavga çıktı. Aracılar gitti geldi zamanın cumhurbaşkanını özel uçağı ile aracılı mektuplar yazıldı “ne istediler de vermedik” sözlerini TV’lerde izledik.

Fakat aralarındaki kavga bitmiyordu bir taraf net olarak BOP hizmetindeydi diğeri BOP hizmetinden çıkmış mıydı?

Hakikaten çıkmış mıydı?

Bir pişmanlık duymadık Yahudi üstün hizmet madalyası iade edilmedi, ABD başkanına hala “dostum” deniyor adaylarına da “ailece çay içtik” deniyor.

İngiltere’nin İstanbul’u işgali ile başbakan Mithat Paşanın İstanbul’daki İngiliz büyükelçiliğine sığınması arasında sadece 12 yıl var. Dostumuz İngiltere savaşa girerken parasını ödediğimiz 2 savaş gemimizi gasp etmiş bize vermemişti.

Tezadımız bizi bu günlere getirenlerden şifalar çareler beklememizdedir.

1919 da Anadolu’da Vahdettin’den vatanın kurtarılmasını bekleyenler gibi…

Bir yeni bakış…

Bir sağlam duruş…

Bir güven duyuşa ekmek kadar su kadar ihtiyacımız görünüyor…