Ahmet Kaya’ya gereğinden fazla siyasal anlam yüklendiği kanaatindeyim...

Sene 1986 ya da 1987 İzmir Fuarına Basmane kapısından girdim. Yaya olarak dümdüz uzanan ve Göl Gazinosunun önünden geçen caddesinde yürüyorum. Yanımdan hatta yanı başımdan neredeyse beni teğet olarak geçmekte olan ışıl ışıl parlayan, acı siyah renkte, bugünkü 7 serisine tekabül eden bir BMW o kadar yavaş gidiyor ki ben adımlarımla ona eşlik eder gibiyim....

Tabi bizler o zaman o tür arabaları ancak Fuarda BMW pavyonunda sergilenince görebiliyor ve derin derin iç geçirerek seyrediyor ve görüyoruz.

Öyle herkesin binebileceği bir taşıt değil yani....

BMW'nin siyah ön camı açık, şoför mahallinden dışarıya bir kıllı kol dışarı doğru sarkıtılmış, tombik parmakların en küçüğünde iri taşlı bir yüzük, bilekte bir kalın altın künye ve parmakların arasında kalın bir Hawana Purosu.... Kim bu acaba diye şöyle kafamı yan tarafa çevirdim. Bir de ne göreyim?.... Bizim Yorgun Demokrat, Ahmet Kaya...

İçimden geçirdim.... Ahmet Kaya sen ne yorgunsun, ne de Demokrat.... Sen ancak paranın kokusunu, tadını, rengini iyi bilen, kimi nasıl sömüreceğini çok güzel öğrenmiş, içi boş, cebi dolu bir düzen adamısın....

Devir neyi gerektiriyorsa ona göre davranıp cebi doldurdun...

Güzel müzik yaptın belki ama sen aslında Kapitalizmin bu ülkeye oynadığı oyunlardan sadece birinde sahne almış zavallı piyonlardan biriydin....

Sen ne Komünisttin, Ne Sosyalist, Ne de Demokrat... Sen ancak zavallı bir piyondun cebini doldurma karşılığı bu ülkede bölücülüğe alkış tutan....

Ha bir de şunu söyleyeyim... Apo’ya Sayın Öcalan diyenler, Şiwan Perwer ile Megri Megri diye şarkılar söyleyenler, yaşasaydın seni de Devlet Sanatçısı Unvanı ile payelendirirlerdi... Bundan kesinlikle eminim....

Bir Ahmet Kaya’nın da bu kadar anlamlandırılması ve önemsenmesi suni gündemdir... Yazmayacaktım ancak çok konuşulunca fikrimi açıklamak istedim....