Independent Türkçe'den Emile Amin'in yazısı şu şekilde:

Destekçileri onu "buldozer" diye niteliyor, kendisi ayrıca ikinci bir cumhurbaşkanlığı dönemini kazanma çabasındaki Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un yüzleştiği bir kabus.

Belki de bu isim (buldozer), önemli ve tehlikeli zorluklarla azim ve kararlılıkla yüzleşme ve karşı koyma yeteneğinden geliyor. Cumhurbaşkanı Sarkozy döneminde, üniversite sistemindeki reform nedeniyle dokuz ay boyunca devam eden sokak protestolarına karşı koyabildi. Kimsenin yapmak istemediği bu görevi o başardı.

Valérie Pécresse'nin bu görevdeki başarısı, Sarkozy'yi daha sonra kendisini maliye bakanı olarak atamaya yöneltti. Bu görevde tüm zorluklarıyla kamu borcu kriziyle başa çıkmak zorundaydı ve özellikle bu kısım, yani finans konusunda iyi olması Macron'a karşı yarışında gücünün en önemli noktalarından birini oluşturuyor.

2022'de yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri adaylığı için Fransız sağcı Cumhuriyetçiler Partisi'nin adayı olarak seçilmesinin ardından geçen cumartesi günü yaptığı zafer konuşmasında Valérie, "gücü halka geri verme" ve "Fransız Cumhuriyeti'ndeki yapay engelleri yıkma" ifadelerine atıfta bulunarak "Fransız gururunu geri kazanma ve Fransızları koruma" sözü verdi.

Bu ifadeler, Fransa'nın çağdaş gerçekliğinde bolca bulunan heyecan verici fikirlerin çoğu için bir kaldıracı temsil ediyor. Valérie son olarak da kendisine "Fransa'nın ilk kadın cumhurbaşkanı" olma sözü verdi.

Fransa gerçekten olağanüstü bir kadın figürüyle karşı karşıya. Paris dışındaki Yvelines bölgesinin adayı olarak kazandığı ilk parlamento seçimlerinden bu yana hırslarının önünde hiçbir şey duramıyor.

O zamanlar tanınmayan bir genç kadındı, ancak bu onun ünlü bir askeri generali yenip seçimleri kazanmasını engellemedi. 2015 yılında da Paris ve çevresini içine alan, genellikle solun hâkim olduğu "Île-de-France" bölgesinde sağın zafere ulaşmasına öncülük etti.
Fransa'da cumhurbaşkanı adayı Zemmour, Müslümanları "asimile olmaya" çağırdı.

Pécresse, geniş Fransız çevreleri, özellikle muhafazakâr ve aşırılık yanlısı olmayan Fransız sağı destekçileri için yarışın favori atı gibi görünüyor. Dahası, ılımlı Fransa için birçok Fransız'ın gözünde can sıkıcı borazanlar haline gelen Marine Le Pen ve Eric Zemmour'dan kurtulmak için harika bir fırsat sayılıyor.

Zemmour, Fransız sosyal dokusunun bütünlüğüne dair tehlikeli ırkçı görüşlerin sahibi ve Fransa'nın aydınlanmış tarihine yakışmayan popülist çatışmalarla ilgili son konferansında, Fransızların ve dünyanın tanık oldukları bunu anlamak için yeterliydi.

Peki, Pécresse'in Fransa'nın tarihindeki ilk kadın cumhurbaşkanı olma konusunda gerçek ve reel şansları var mı?

Cevap, Macron'un 2017'de cumhurbaşkanlığını kazandığı zamandan bugüne derinlemesine bir bakışı hak ediyor.

Fransız siyasi sokağında çok az tanındığı, seçim tecrübesi olmadığı ve partisi seçimlerden sadece birkaç ay önce kurulmuş olduğu için Macron'un zaferi bir sürprizdi.

O zamandan beri, Fransızlar genel tablonun hızla değiştiğine ve bir sonraki seçim yarışının daha büyük bir sürpriz getireceğine inanıyorlar. Bu inanç, yenilikçi fikirlere ve moderniteye inanç mantığına dayalı Fransız Cumhuriyeti'ndeki siyasi ilerleme süreciyle tutarlıdır.

Valérie, siyasi hayatla bağlantılı köklü bir evde büyümüş görünüyor. Anne tarafından büyükbabası Fransa'daki en yetenekli psikiyatristlerden biriydi ve Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın anoreksiyalı kızını tedavi etmişti.

Babasının parlak bir ekonomi profesörü olması, Fransız sokağına yapılabilecek en iyi kur gibi görünüyor. Kısacası Valérie'in cumhurbaşkanlığı yarışındaki yeri yeni ve ilham verici.

Liyakat ve yararlılık konusunda eğitilmiş bir sosyal Gaullist olarak yetiştirildi ve babasından kadınların hayatta harika şeyler yapabileceğini öğrendi.

Pécresse, sağın hangi dönemecinde duruyor?

Elysee'de danışman pozisyonunu üstlendiği 1998'den beri Pécresse, Marine Le Pen'in temsil ettiği aşırı sağ ile mücadeleye yöneldi.

Sağcı Cumhuriyetçi Parti'nin cumhurbaşkanlığı adayı olarak seçilmesi, ancak Fransız gemisini laikliğin ve aydınlanmanın ışıklarından, entelektüel köktenciliğin gölgelerine, özgürlük, kardeşlik ve eşitlik vaatlerinden geri adım atmanın sığ sularına yönlendirmek üzere olan aşırı sağcı ideolojiye karşı verdiği şiddetli bir savaş ve mücadeleden sonra geldi.

Pécresse'nin açıklamaları adalet ve güvenliğin sıkılaştırılması, göçün engellenmesi ve kamu sektörünün küçültülmesine odaklanıyor.

Zafer konuşmasında, özellikle şiddet, bazılarının da ayrılıkçı eğilimler olarak gördükleri gelişmeler karşısında kendilerini çaresiz hisseden Fransızların çeşitli açık rahatsızlıklarına dokunmuş görünüyor.

Bu kişiler, Fransa Cumhuriyeti'nde son yıllarda meydana gelen demografik değişiklikler nedeniyle değerlerinin ve yaşam biçimlerinin tehdit altında olduğunu düşünüyorlar.

Editör: TE Bilişim