Canımız yandı,

13 yiğidimiz savunmasız ve silahsız olarak kafalarına sıkılan kurşunlarla şehit edilirken yüreğimiz dağlandı...

2015 yılı ve sonrasında PKK tarafından kaçırılan güvenlik ve istihbarat görevlilerimize kim bilir bu 5-6 yıllık süreçte sırtlanlar neler yaşattılar düşüncesiyle vicdanımız kanadı…

Bu alçaklığın izahı yok, bu kanın karşılığı yok, bu canların bedeli yok, bu acı farklı acı…

Şehitlerimiz varken bile, sosyal medya kirliliğinde halen siyasi düşünceyi ön plana alıp, prim veya yıkım hesabı yapabilenler var. Ortak paydası zayıflayan milletlere nifakın rahatça girebileceğini unutanlar var, yazık!.

Oysa, mevzubahis vatan ise bize ne muhalefetten, bize ne iktidardan demeliydik tek yürekten… Bir paylaşıma yorumda diyoruz ki “son birkaç yıldır terörle mücadeleyi ayakta alkışlıyorum.” 50 yıllık arkadaşın cevabı, “alkışlama sözünü yakıştıramadım.” Diyorum ki “alkışlamak demek, saygı duyuyorum, destekliyorum demektir” ama takım tutma bakışı akl-i selimi gölgeliyor olsa gerek…

İnsan geliştikçe, yeni şeyler öğrendikçe, tecrübe kazandıkça değişebilir. Bizim asla ve kata değişmediğimiz konular; vatanın birliğine ve dirliğine olan bağlılığımız, Türkiye sevgimiz, bölücü hareketlere bakışımız, vatan hainlerine husumetimizdir.

Bu zamana, zemine, güce, iktidara, tepedekilerin yaklaşımına, hiçbir şeye göre değişmedi, değişmeyecek. Evvelinde nerede idiysek 1990’larda, 2000’lerde, 2010’larda da oradaydık, yarın da aynı cephede, devletimizin, milletimizin, ordumuzun yanında olacağız.

Silahlı kuvvetlerimiz sınır ötesi ateş hattındayken biz özellikle birlik olmak zorundayız. Kim bilir ne olağanüstü kahramanlar vardı onların içinde, kim bilir ne ağıtlar yakılası hikayeler vardı onların ardında, kim bilir onların ailelerinden kaçının sol yanı ömür boyu acıyacak, kaçının istikbali sönecek onların yokluğunda...

Bir empati yapalım mı? Bir akşam, sadece bir akşam evinize gitmeyin, cep telefonunuzu kapatın, kimseye de haber vermeyin. Ertesi gün dinleyin bakalım ne endişeler yaşanmış ne hasretler yığınlaşmış o gecenin karanlığında?

Onlar, zaten vatan için her türlü riski göze almak, gerektiğinde gazi olmak, şehadet şerbetini içmek üzere yetiştirildiler ama kalleşçe, silahsız ve savunmasız bir halde katledilmeyi asla…

Unutmayalım, iktidarlar gelip geçicidir, hayat gelip geçicidir, kalıcı olan ve ilelebet var olması gereken vatandır, şehitlerimizin kanıyla sulanan topraklarımızdır, gözbebeğimiz olarak gördüğümüz gelecek nesillerin hülasa milletimizin arı, namusu, haysiyeti ve şerefidir…

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun şehitlerimize, yiğitlerimize…