Yazdık, çizdik, 57. Alay Şehitliği önünde, abide önünde ve Kilitbahir'de bulunan yazının göründüğü fotoğraflar paylaşıp Çanakkale Zaferi ve şehitlerimizi andık. Peki biz 18 Mart'ta neyi anıyor veya kutluyoruz; bana biriniz çıkıp anlatabilecek misiniz?

19 Şubat 1915, İngiliz ve Fransız donanması yoğun top atışlarıyla Çanakkale Boğazı'nda bulunan tabyalarımızı bombalıyor ve böylece boğazdan rahatça geçip İstanbul'a ulaşmayı ve İstanbul'u ele geçirip hem jeopolitik önemi olan bir bölgenin hakimiyetini almak, hem de Osmanlı'nın başkentini fethetmek suretiyle, yüzyıllarca süren emellerine ulaşmak istiyorlardı.

Denizde başlayan savaş sadece 27 gün sürdü. Osmanlı Ordusu, içlerindeki iman gücü ve savaş stratejisi konusunda uzman komutanlarıyla, itilaf devletlerine ait donanmanın Çanakkale Boğazı'ndan geçişine izin vermedi. Tarih 18 Mart 1915'i gösterdiğinde, deniz savaşı bitmişti anlayacağınız. Hani o sizin kutladığınız veya şehitlerimizi andığınız tarih.

Sonra ne oldu?

Çoğunuzun, 18 Mart tarihinde savaşarak noktayı koyduğumuzu zannettiğiniz kara savaşı, aslında 25 Nisan 1915 tarihinde başladı. Bunları şimdi okumak çok acı değil mi? Ezbere ve "dediydiye" dayanan tarih eğitimi ile bu kadar olur; siz de haklısınız aslında. Karadan da Çanakkale'nin geçilemeyeceğini anlayan düşman, 1916 Ocak ayının başlarında geri çekildi.

Geri çekildi de ne oldu?

Her iki taraftan toplam 500.000 üzerinde askerin ölümüyle sonuçlanan savaşta Osmanlı Ordusu "Çanakkale Geçilmez" dedi. Peki geçilmedi mi? Tarih 13 Kasım 1918'i gösteriyordu. Yüz binlerce askerimizin şehit olduğu Çanakkale masada geçildi ve İstanbul işgal edildi. Önce idare ele geçirilmedi. Sadece stratejik bölgelere askerler yerleştirildi ama 16 Mart 1920 tarihinde tam işgal oldu. Bu işgale karşılık 23 Nisan 1920 tarihinde ilk meclis kuruldu ve Ulusal Egemenlik ilan edildi. Anadolu'nun merkezinde ilan edilen Ulusal Egemenlik ile Türkler ve Osmanlı Sancağı altında huzur bulmuş bazı milletler için yeni bir çağ başladı.

Kendimizi bir furyaya kaptırıp, "en güzel mesajı ben yayınlamalıyım" yarışına girmek değil, doğruyu bilip o yönde bilgiler paylaşmak yeğ olandır. Şanlı tarihimizi Çanakkale ile sınırlandırıp, bugün bu ülkede rahatça ve özgür nefes almamızı sağlayan onlarca savaşı geri plana atmak, akıl tutulmasından öte bir şey değildir.

Sonuç olarak; eğer okumaz ve öğrenmeye çalışmazsanız, tarihi başkaları anlatır. Başkalarından öğrendiğiniz tarihle de Çanakkale'de kalırsınız!