Cemaat ve Tarikatlar Konusunda İzlenecek Yol

Abone Ol

Cemaatler ve tarikatların Kurtuluş savaşı yıllarından başlayarak Cumhuriyet döneminin başlangıcında ülkeye verdikleri büyük zararı gören  Büyük Atatürk  30 Kasım 1925 te Tekke ve zaviyeler kanunu ile cemaat ve tarikat faaliyetlerini yasaklamıştı. 

Günümüzde ise cemaat ve tarikat faaliyetleri  bırakın kendi alanlarını yaşam alanlarımıza, devlete , siyasete  el atarak fert ve millet olarak büyük acılar çekmemize sebep oluyorlar. 

Bazı cemaatler dün  nasıl İngilizlerin kontrolündeyse  bu günde ülkemizi bölüp parçalamak isteyen Amerikan sisteminin  ve körfez sermayesinin koynunda beslenmektedirler. 

Son olarak 15 Temmuzda Büyük Türk Milletinin varlığına kastederek büyük acılar yaşamamıza sebep olan hain şerefsiz Fetö   ve uzantılarını çok şükür milletin ortak dayanışmasıyla alt ettik. 

Ama bu demek değildir ki artık cemaat ve tarikatlar ülke için tehdit değil ! 

Alçak işbirlikçi Fetö nün  miadının dolduğuna karar verdikleri anda emperyal batı  ,Türk milletinin ve devletinin islâmi zaafından faydalanıp yeni cemaatleri devlete sızdırıp kendi amaçları doğrultusunda kullanacaklardır.
Buna şüpheniz olmasın ! 

Onun için millet ve devlet olarak çok temkinli olmak ve sızmalar karşı milli reflekse sahip bir araştırma ağı kurmak durumundayız ki  siyasi amaçlı devlete sızmak isteyen cemaat ve tarikat artıkları bu ağa takılıp kalsın. 

Bunun için milli ve Atatürkçü bir felsefeyi yeniden hızla devlet millet katında hayata geçirmeliyiz. 

Aile yapısından başlayıp eğitim sistemlerimize yansıtılacak bu ruh cemaat ve tarikatların yumuşak karnımız olan islâmi inanç sisteminin içine sızarak  aile ve toplum yapımızı zehirlemesine engel olacaktır. 

Bu konuda ailelere de büyük bir görev düşmektedir. 

Çocuklarımıza önce milli kimliklerini,  ait oldukları Büyük Türk Milletinin tarihsel geçmişini, ortak değerlerini , dilini, töresini , örflerini adetlerini  ,Kuvva yı Milliyeyi,  Kurtuluş savaşını,  Lâik Demokratik Türkiye Cumhuriyetini, lâikliğin önemini  , Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü  iyi ama çok iyi anlatmak durumundayız. 

Milli kimliğini idrak etmeden ,  körpe çocuklarımızı bu günkü sistemde kimlerin elinde nasıl işledikleri şaibeli olan kuran kurslarına göndermeden önce mutlaka milli kimlik pekiştirmesini yapmalıyız.  Elbette kuran'ı da islâmı da öğrenecekler fakat bu işlemleri belirli bir yaş gurubundan sonra ve sağlam milli kimlik temelleri üzerine oturtulduktan sonra yapacaklar. 

Aileler bu konuda çok çok önemlidir. 

En güzel örneği , yaşamımdan kesitlerden kendi ailemden  yetişme tarzımızdan, babamızdan annemizden verebilirim. 

İlk okula başlamadan önce babamızın bize ilk öğrettiği şey  Türk olduğumuzdu. Ayrı ayrı milletlerin yaşadığı bir dünyamız olduğunu tek tek tüm dünya milletlerinin bayraklarını göstererek sonunda işte bu  bizim bayrağımız Türk Bayrağı diyerek ayyıldızlı al bayrağımızı tanıtırdı. 

Sonra başında kalpaklı bir adam  bir tepenin üzerinde dizinin biri ok gibi fırlayacakmış gibi öne doğru atılmış bir  resim gösterir bak evlâdım ; bizim vatanımızı Türklerin yurdunu kurtaran işte bu adam demişti. Adı da Gazi Mustafa Kemal Atatürk ! 

Biz bu günlere böyle dimdik milli bir duruşla geldiysek bunun en önemli faktörü ailede önce milli kimlik ilkesinin hakim olmasıdır. 

Cemaat ve tarikatlara karşı  tüm yetkilileri Mustafa Kemal hassasiyetine davet ediyorum. 

Önce milli kimlik efendiler ! 
Ne mutlu Türk'üm diyene....