Blue Panda’nın Kaş’taki etkinlikleri çerçevesinde Kaş - Kekova bölgesinde doğal yaşamın korunmasıyla ilgili çalışmalar yürüten Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi Yerel Çalışma Grubu Yürütme Kurulu toplandı. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) temsilcilerinin de katıldığı toplantıda bölgede bu yöndeki çalışmaların artırılması ele alındı.

2015 tarihinde kurulan Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) Yerel Çalışma Grubu bünyesindeki Yürütme Kurulu bir araya geldi. “Daha iyi korunan bir Akdeniz” fikrinden hareketle Akdeniz’deki yolculuğunda Kaş’a ulaşan WWF’in Blue Panda yelkenlisinin ziyareti çerçevesinde gerçekleşen toplantıya WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) temsilcileri de katıldı. Toplantıda Kaş-Kekova ÖÇKB Denizel Yönetim Planı kapsamında belirlenen hedeflerinin gerçekleştirilmesi yönündeki uygulamalar, alanın etkin bir şekilde yönetimi ve paydaşlar arasında etkin koordinasyon ve iletişimin sağlanması üzerinde duruldu.

Ülkemizde pek çoğu ÖÇKB statüsüyle koruma altında olan Deniz Koruma Alanları, çevrede yaşayan toplumların sosyo-ekolojik direncini arttırırken, biyolojik çeşitliliği ve doğal kaynakları koruyan etkili bir yönetim ve koruma aracı oluşturuyor. Doğru tasarlandığında, birbiriyle bağlantılı Deniz Koruma Alanları, özellikle doğal yaşam alanlarının temsil edilme oranını, tekrarını ve yavru türlerin dağılmasını sağlayarak tek bir alandan daha fazla koruma ve sosyo-ekonomik fayda sağlayabiliyor. Bu nedenle Deniz Koruma Alanlarının; balık rezervleri, çok yıllık planlar, kıyı alanı yönetimi, daha geniş denizel mekânsal planlama, tür ve habitat iyileştirme programları gibi yaklaşımlar dâhil olmak üzere, stratejik ekosistem tabanlı deniz yönetimine entegre edilmesi gerekiyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü ile imzaladıkları işbirliği protokoller kapsamında korunan alanların etkin yönetimi için önemli bir adım atıldığına dikkat çeken WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Dr. Sedat Kalem toplantıda şu görüşleri dile getirdi: “Balık stoklarının hızla azaldığı, iklim krizinin yaşamı tehdit ettiği, plastik atıkların önemli boyutlara ulaştığı bir süreçten geçiyoruz. Bu şartlar altında, deniz ekosistemlerinin korunması ve denizel kaynakların daha iyi yönetilmesi, yalnız doğa için değil, aynı zamanda bu kaynaklara bağımlı insanlar ve sektörler için de hayati öneme sahip. Sürdürülebilir geleceğimiz için daha fazla israf etmeden, tüketmeden, kirletmeden yaşamanın yollarını bulmalıyız. Bu bakımdan Deniz Koruma Alanları, önemli bir çıkış yolu. Buralarda oluşturulacak ava yasak alanlar, balık stoklarının üremesi ve uzun vadede balıkçı için balık tedarikinin güvence altına alınması demek. Deniz Koruma Alanlarının sayıca ve alanca artması kadar, bu alanların iyi korunması ve yönetimi de aynı derecede önemli. Bu nedenle başarı için, balıkçılar dâhil tüm yerel paydaşların sürece katılımını sağlamamız gerekiyor” dedi.

Deniz Koruma Alanlarında daha etkin yönetim için bu konudaki ulusal mevzuatın mali kaynakların iyileştirilmesi gereğine de dikkat çeken Kalem şöyle devam etti: “Yönetimde etkinliğin sağlanması için gerekli mali kaynakları arttırmak ve istikrarlı finansal akış sağlamak gerekiyor. Ayrıca alternatif mali kaynak yaratmak için yenilikçi yaklaşımlar geliştirilmeli ve kamunun sağlayacağı ödeneklere bağımlılık azaltılmalı.” 

Toplantıdan sonra WWF’in Blue Panda yelkenlisi ziyaret edildi; Akdeniz’de plastik kirliliğine dikkat çekmek amacıyla bir saha gezisi yapıldı. 

Editör: TE Bilişim