Öncelikle bilim dünyasınca bir balık değil deniz memelisi olarak tanımlanan Yunus’un birçok türü küresel ölçekte tehlike altındadır. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye denizlerinde de, özellikle yaşam alanlarının tahribi, deniz kirliliği ve trafiği, ses kirliliği, balık ağlarına tesadüfen takılma ve kasti öldürme gibi nedenlerle sayıları hızla azalmaktadır.

Türkiye’de, bazıları “nadir” olmak üzere beş yunus türü görülür. Bunlar, Mutur (Phocoena phocoena), Afalina (Tursiops truncatus), Tırtak (Delphinus delphis), Çizgili yunus (Stenella coeruleoalba) ve Grampus’tur (Grampus griseus).

Yunus sayısının ülkemiz sularında arttığına dair açıklamalar, bilimsel veriye dayanmadığı gibi, geçmişten (örneğin 1980) bugüne ve bugünden geleceğe dair popülasyon eğilimleri de bilinmemektedir. Bir yunusun günde 70 kilo hamsi tükettiği iddiası ise gerçek dışıdır. Türüne göre değişmekle birlikte bir yunus bir günde kendi ağırlığının ortalama yüzde 2 ila 5’i kadar balık avlar. Ancak yeterli balık bulduğu takdirde, Mutur için yaklaşık 1 kg, Tırtak için 3 kg, Afalina 7.5 kg anlamına gelen bu durum yere ve zamana göre değişir. Yunus, balık bulamadığı zaman ihtiyacını kendi yağ dokusundan karşılar.

Hamsi ve diğer balık stoklarında görülen azalma nedenlerinin başında, bu türlerin balık unu üretimi için sanayide kullanımı, yurt dışına ihraç edilmesi ve aşırı avlanma gelmektedir. Deniz suyu sıcaklığındaki değişimler ve kirlilik gibi çok yönlü ve etraflı bir şekilde uzmanlar tarafından araştırılması ve değerlendirilmesi gereken etkenlerin de balık popülasyonlarındaki azalmanın nedenleri arasında olduğu bilinmektedir. Bugün bilimsel veriye dayanmadan vereceğimiz kararlar bizleri ileride geri dönülemeyecek yanlışlara sürükleyebilir.

Nitekim, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), Akdeniz Eylem Planı (MAP) kapsamında hazırlanan Akdeniz’de Yunus ve Balinaların Korunması Eylem Planı;

•    Kasıtlı öldürmelerin yasaklanmasını,
•    Kirliliğin azaltılması ve engellenmesini,
•    Balık ağlarıyla tesadüfî yakalanmaların önlenmesini,
•    Balık stoklarının aşırı tüketiminin önlenmesini,
•    Beslenme, üreme ve yavrulama alanlarının korunmasını,
•    Yunus ve balinaların biyolojisi, davranışı, dağılımı ve habitatları ile ilgili izleme, araştırmaların yapılmasını, veri toplanmasını ve paylaşımını,
•    Kamuoyu ve balıkçılara yönelik eğitim faaliyetlerinin yapılmasını önermektedir.


Ülkemizde yunuslar hakkında yapılan çalışmalar son yıllarda artmakla birlikte, eldeki veriler hala sınırlıdır. Yunusların da dahil olduğu deniz memelileri ile ilgili veri eksikliği, ekosistemin bir bütün olarak değerlendirilmesini zorlaştırmaktadır. Besin piramidinin en üst basamağında yer alan yunus, balina gibi türlerin popülasyonlarındaki artış, o ekosistemin sağlıklı ve bereketli olduğunu gösterir. Deniz ortamında, fitoplanktondan deniz memelilerine uzanan zincirin güncel durumunun bilinmesi bütünsel ve sağlıklı bir değerlendirmenin yapılmasına olanak sağlar. 

Bir popülasyonun veya belli bir türün, doğa koruma açısından hassasiyetini belirlemenin ilk adımı, popülasyondaki birey sayısının ve mümkünse bu sayının geçmiş, bugün ve geleceğe dair tarihsel eğiliminin belirlenmesidir. Bu nedenle, lojistik imkanların elverdiği ölçüde, mümkün olduğu kadar uzun vadeli ve düzenli veri toplanması, tür koruma planlarının geliştirilmesinde çok önemlidir. 

Türkiye'de 1983 yılından bu yana tüm deniz memelilerinin avlanması yasaktır. Bu türler, 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ile (Barselona, Bern, CITES, vs) koruma altındadır. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayımlanan Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ de Türkiye karasularında yunusların avlanmasını yasaklamıştır.

WWF-Türkiye

WWF-Türkiye dünyanın en büyük, deneyimli ve bağımsız doğa koruma kuruluşlarından WWF’in uluslararası ağının bir parçasıdır. Beş milyonu aşkın destekçiye ve 100’den fazla ülkede etkin bir küresel ağa sahip WWF’in misyonu; dünyanın biyolojik çeşitliliğini koruyarak, yenilenebilir kaynakların sürdürülebilirliğini sağlayarak, kirlilik ve aşırı tüketimin azaltılmasını teşvik ederek gezegenimizin doğal çevresinin bozulmasını durdurmak ve insanın doğayla uyum içinde yaşadığı bir geleceğin kurulmasına katkıda bulunmaktır.

Editör: TE Bilişim