Nihayet dananın kuyruğu koptu ve Meral Akşener  bir gazetecinin MHP ile ilgili sorusuna cevap verirken" Ben o defteri kapattım   dedi.    Bu net cevap milyonlarca kişinin  kafasındaki acabaları bir anda açıklığa kavuşturuyordu. 
Artık dönülmez akşamın ufkuna gelinmiş yeni bir yol haritası  çizilmişti.  İki yıla yakın bir süredir MHP muhalefet hareketi olarak  çıkılan çetin yolda olağanüstü engellerle  karşılaşan, hukukun üstünlüğü ilkesinin  Balgat baronları-Aksaray işbirliği ile ayaklar altında çiğnendiği   örneklerle ezilmek istenen bu hareket   süreç içinde onca baskılar altında yol alırken  Meral Akşener'in şahsi karizması ile MHP muhalefet hareketi karakterinden   genlş halk yığınlarının mevcut 15 yıllık dönemden kurtuluş umudu hareketine dönüştü. 

Bu hızlı  dönüşümün kaymağından kimse kendine pay çıkarmasın. Bu denli kitlelerin  yoğun ilgisi Meral hanımın  zaman içinde gerek içişleri bakanlığı gerek TBMM Başkan Vekilliği dönemlerinde gösterdiği basiretli tavırlarıyla  Türk  insanının hafızalarında yer tutmasıydı. 
İtiraf edelim ki bu hafızaları kurcalatan milleti zoraki bir arayışa sevkeden en önemli faktör 15 yıllık dönemin acıları, sancıları ve baskı unsurlarıydı.   

MHP muhalefet hareketinden hızlı bir şekilde milli bir kurtuluş arayışına dönüşen hareketin stratejistleri süreç içinde MHP yönetimini demokratik yollardan  ele geçirip yola oradan gerekli revizyonları yaparak devam edebilirmiyizin  anahtarlarını aradılar ama arayış nafile idi !  Anahtarları Aksaray ve Balgat baronları şifreli demir sandıklarda  saklamışlardı.  Guguk haline getirdikleri komedi hukuku ile demir sandıkları sürekli kilitli tutuyorlardı.

 Bu arada Meral hanımın bölge toplantılarında yaptığı iştişarelerde katılımcıların neredeyse tamamı yola mutlaka yeni bir merkez parti ile devam edilmesi gerektiği şeklinde görüşler belirtiyorlardı ki bu satırların yazarı da başından beri bütün safhalarından beri hareketin içinde olan biri olarak Ege bölge  tolantısında "  ülkücü çekirdek kadronun etrafında tüm merkezi kapsayacak bir kitle partisi " şeklindebir görüş açıklamıştı.  Nihayet 20 Hazirandaki mahkeme kararı  işin tuzu biberi oldu . 

Kafalarda her şey netleşmişti ve yeni oluşum  kurulma aşamasına gelmişti.   Yola kimlerle , nasıl ve nezaman çıkılacaktı.  Koray Aydın'ın baştan beri tutumu netti ve MHP içinde yola devam edilmesinden yanaydı ve Devlet bey diğer muhalif adaylara ettiği küfür ve hakaretlerini Koray Aydın'dan esirgiyordu(!)   Üstelik  diğer muhalif adayların aksine Koray Aydın halâ  MHP den ihraç edilmemişti (!) 

Burada çok bilinmiyenli denklem Sinan  Ogan'dı. Devlet bey tarafından  Caferi, ve Rus, Azerbaycan ajanı  ilân edilen iki defa partiden ihraç edilen  MHP muhalefet adaylarının en genç ismi olan Sinan Ogan ....
MHP tüzük kongresinde genç yakışıklı karizmatik havası ile Meral hanımın kongre divan başkanı adayı olarak  570  oyla divan başkanı seçilen Müsavvat Dervişoğlu'na karşı 100 ün üstünde oy alan   H Hüseyin Türkoğlu'nu kongre divan  başkanı  adayı gösteren  ve kendinde büyük bir güç vehmeden  egosunu kontrol edemeyen Sinan Ogan !  

Halbuki bu genç çalışkan yakışıklı adamı hepimiz seviyor ve partinin geleceği olarak görüyorduk. Ahh biraz beklemesini ve pişmesini bilseydin be Sinan kardeşim ! 

 Yeni dönemde de Sinan  Ogan kendisinden beklenen çıkışını yaptı (!) Ben yeni partide yokum dedi . 
MHP de kalıp genel başkan adayı olacağım(!)  
İyi ama kardeşim haklı veya haksız  iki defa ihraç edildin . Üye değilsin ve sürekli hakaret ve küfürlere muhatapsın. Bu şartlarda nasıl aday olacaksın? 
Ama Sinan Ogan'ın derdi o değilki ! O her halü kârda her mevkiye beni aday yapın, baş ben olayım diyor! 
Peki kardeşim , bu gün ölçümlemeler anketler kamu oyu araştırmaları var.  Tüm adaylar için beş ayrı kuruluşa yaptırt böyle bir araştırma, bak neler çıkacak karşına ! 

Geçelim ve gelelim realiteye. Bu yeni oluşumun içinde en önemli   temel mutlaka büyük bir kamu oyu popülâritesi olan Meral Akşenerdir. Ama oluşumun büyük şansı da ülkemizin en donanımlı 5-10 entellektüelinden biri olan Türkiyenin en değerli stratejisti babadan Türk milliyetçisi Ülkücü olan Ümit Özdağ'dır. Ümit Hocamın varlığı hareketin en önemli denge unsuru olacak ve böylesine engin bir birikimin olduğu merkezde herkes kendisine çeki düzen vererek luzumsuz ahkâm kesemeyecek, bazı mahfiller   hareketi
dar ve sığ  yorumlarla geniş halk yığınlarıyla iletişim zorluğu hastalığına  sürükleyemeyecektir. 
Ümit hoca     hareketimizin ekranlardaki entellektüel yüzü olarak mutad veçhile hareketimizin stratejisini halka en iyi şekliyle anlatacak isimdir

Keza Yusuf hoca glbi Türk Tarih Kurumu Başkanlığı yıllarında bilhassa Ermeni meselesinde unutulmaz bir performans sergilemiş  dev bir entellektüel Türk milliyetçişinin hareketin içindeki  varlığı hepimizi boy aynasına bir kez daha bakmaya zorlayacak böylelikle  belkide mesneviyi hatırlayıp tevazuda toprak ghibi olmamızı sağlayacaktır. 

Yusuf hocanın da  belirttiği gibi harekete Türkiyenin temiz kalmış birikimli donanımlı bir çok ismi gerek sahnei siyasetten gerekse siyaset dışı kalmışlardan dahil olarak kutlu yürüyüsümüze katkıda bulunacaklardır. 

Şimdilik isimler üzerinde spekülâsyon yapmayı doğru bulmuyorum ama şu kadarını  söyliyeyim ki hareketin içinde ileriki aylarda göreceğimiz bazı isimleri Türkiyenin düze çıkarılması projeleriyle hepimizi heyecanlandıran çok önemli isimler olarak ta zikredebiliriz. 

Ümit hocam haeket "Milli Merkez" olacaktır diyor.  Biz de aylardır ve özellikle  Florya'da Ege iştişaresinde   Merkez sağ ibaresinden kaçınıp bütün merkezi kapsayan bir alan çizerken Meral hanımın ifadelerimizi onaylayan  mimiklerini görmüştük. 

Neden merkez sağ değil  ?
Günümüz politikalarında sağ ve sol kavramlar  öyle değişik kullanılıyorlar ki gerçek anlamlarını bir ölçüde yitiriyorlar. 
Hangi sağ? Liberal kapitalist bir sağ mı ? Kartelleri tröstleri savunan  sermayenin haklarını kontrol altına almayı amaçlayan bu uğurda emeği emekçiyi çalışan sınıfları tank gibi ezen  global sistemin çıkarları için tüm milli yapıları baskılayan " ya bana rab bana hep bana" diyen Allahsız kapitalist bir sağ mı?  Dini devlet yapılanmasını öngören  şeriatı dayatan, lâik demokratik milli devlet yapılanmasını yok etmeyi amaçlayan radikâl islâmcı bir sağ mı? 
Ilımlı islâmcı bir sağ mı?  Üstün ırk nazariyesini dayatan  Nacional sosyalist bir sağ mı?  Kara gömlekliler birliklerinin denetimindeki faşizan bir sağ mı?   Hangi sağ ? 

Solun çok önemli bazı evrensel değerlerini görmezden gelen yok farzeden bir sağ mı? 
 Hareketi bir Merkez Sağ hareket değil bir Merkez , bir Milli Merkez  olarak görüp açıklamamız gerekecektir. 
Kapitalizmle ve yalın liberalizmle İfade edilemeyecek bir milli harekettir Türk Milliyetçiliği sistemi !    İnsan haklarına , eşitliğe, girişimciliğe, emeğin kutsallığına , sosyal adelete,  laik demokratik cumhuriyet ilkelerine, Atatürk ilkelerine , Türk Milliyetçiliğine, gelişmeciliğe, inanç özgürlüğüne  saygılı  bir hareketi tanımlarken Merkez ve Milli Merkez olarak tanımlamamız çok daha doğru olacaktır. 
Bu hareketi benimseyen geniş halk kitleleri içinde kendilerini sol veya sosyal demokrat olarak tanımlayan o kadar çok insan var ki bunları Merkez sağ olarak tanımladığınız bir hareketin içinde nereye yerleştirirsiniz ? 

15 yıllık bezginliğin çıkış yolunu Meral Akşener'de gören, güneşi, ışığı Meral hanımda bulan bu geniş kitleleri  ancak Merkez, Milli Merkez  çatısı altında toplayabilirsiniz. 

Bu hareket bütün Türkiyenindir . Bu hareket senin , benim, sizin, bizim hepimizindir. Bu hareket  benimseyen herkesindir. 
Bu harekette öteki yoktur. Ötekileştirme yoktur. O varsa ben yokum diyenlere kapalı bir harekettir bu hareket. 
Tüm ötekileştirenler   ön şartlar koyanlar, peşin hesap yapanlar , önce biz demeyip önce ben diyenler , ben olmazsam olamazsınız diyenler  peşinen bu harekette yer almasınlar. 

Bu hareket bir BEN hareketi değil bir BİZ hareketidir. 

Önümüzdeki yazılarımızda  kısmet olursa hareketin mahalli kadrolaşmalarında mutlaka dikkat edilmesi gereken temel stratejik. esaslara  ve hareketin yeni stratejisi esasları çerçevesinde eski popüler davranış biçimlerimizden bazılarına nasıl fren koymamız gerekeceği konularına değineceğiz