Çözümcüler neredesiniz?

Abone Ol

AKP’nin HDP’yi ziyaretinin üzerinden bir hafta bile geçmeden PKK kanlı yüzünü gösterdi. İstiklal caddesinde altı vatandaşımızı şehit etti, onlarcasını yaraladı. Ölenler arasında iki yaşındaki minik Ecrin de var.

Terör örgütlerine ve uzantılarına tavizin sonu ya bölünme ya da kaos ve anarşidir.

AKP, HDP meselesinde hiçbir zaman samimi olmadı. HDP ile derdi terör örgütünün uzantısı olmasından değil, belediye seçimlerinde oylarını alamamasındandı. Aylarca Millet ittifakını HDP ile işbirliği yapmakla suçladılar. Altılı masanın altında PKK var dediler. Vatandaşı muhalefete karşı kışkırttılar. Önüne geleni PKK ile özdeşleştirmenin en çok PKK’nın işine yarayacağını görmediler. Sonra onca lafı Erdoğan ile Bahçeli söylememiş gibi HDP’nin kapısını çaldılar: “Gelin birlikte anayasayı değiştirelim” dediler. Sözde milliyetçi lider Bahçeli’de bu işbirliğini doğal bulduğunu söyleyerek onayladı. Ardından HDP ile aynı kafada olan ama AKP içinde siyaset yapan maskeli HDP’lilerin çağrıları geldi. Hemen yeni bir çözüm süreci başlatalım diyenler oldu. AKP ile görüştü diye bu parti ve arkasındaki –ihanet örgütünün- günahları unutuldu. Bu iflah olmaz aymazlığa karşı PKK’nın cevabı masum insanları katletmek oldu.

Haydi gidin HDP/PKK ile yeni bir çözüm süreci başlatın. Bu kafa ile terör bitmez. Daha sorunun Kürt sorunu değil devlet kurma, vatanı bölme sorunu olduğunu bile anlayamadılar. Bu coğrafyada Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. Bir ülkede bir grup farklı muamele görmüyor, herkesle eşit haklara da sahipse orada bir ayrımcılıktan bahsedilemeyeceği için etnik bir sorundan da bahsedilemez. Kim Kürt sorunu diyorsa aslında bu patent altında bu ülkenin bölünmesini istiyor demektir. Onların kafasında Kürt sorunu bu mukaddes vatan toprağı parçalanıncaya kadar bitmez. Demokrasi istiyorlarmış, insan haklarını savunuyorlarmış bunların hepsi hikâye. Çocukları, masum insanları öldürerek nasıl demokrasi istenebilir?

PKK’yı iktidarın akla ziyan çözüm süreci büyüttü. Yakında bununla ilgili kitabım raflarda olacak. PKK ile oturup kalkarak onu meşru bir muhatap haline getirdiler. Kürtleri PKK’dan ibaret gördüler, Kürtlüğü PKK’lılaştırdılar. Marjinal bir partiyi ite ite yüzde 13’e çıkardılar. Bir de çıkıp şu masanın altında HDP var, falan lider PKK ile beraber, protokol imzaladılar diyorlar. Bunu deyip ispat etmeyen müfteridir. HDP’ye yapılan ziyaret sonrasında Cumhur ittifakı bileşenlerinin yaptığı açıklamalar HDP’nin hangi masaya daha yakın olduğunu gösterdi. Cumhur ittifakının dördüncü ayağı Perinçek’in PKK’ya yaptığı çağrı, Mehmet Metiner’in açıklamaları, Miroğlu’nun HDP’ye çağrısı arşivlerde duruyor.  Herkesi suçladınız, haydi bundan sonra da Akşener deyin baklalım o sözler suratınıza nasıl çarpılacak.

Bombayı koyan terörist Suriyeli çıktı. Bu da işin başka bir boyutu.  Kimsenin kızmaya hakkı yok, hep birlikte ensar/ muhacirin demediniz mi? Alın size ensar. Sınır kapılarınız kevgire dönmüş, bir taraftan Afganistanlı, bir taraftan Suriyeli akıyor. Sınırlar kontrol altındaydı değil mi? Ayrıca İçişleri bakanınız teröristlerin ayakkabı numarasına kadar biliyordu, bu teröristin ayakkabı numarası kaç acaba? Soylu söylese de öğrensek.

Cumhur ittifakının gafletinin bedelini millet ödüyor. Yeter artık bu milletin hisleriyle oynadığınız. Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. PKK’ da HDP’ de onların şakşakçıları da aynı hedefe yürümektedir. Siz var diyorsanız sizde aynısınız. PKK/HDP ile masa kurmak vatan toprağını masaya yatırmaktır. Oya ihtiyaç duydukça HDP/PKK’nın kapısına gitmek bu ülkenin birlik ve bütünlüğü ile oynamaktır. Bunun sorumluluğu ağır olur, hep birlikte altında kalırsınız!