Arkadaşlar R.Tayyip Erdoğan ağzımıza bir sakız veriyor sonra ikinci sakızı verene kadar onu çiğniyoruz. Şimdide Cumhurbaşkanlığı sakızını verdi. Artık Ağustosa kadar onu çiğneriz. Bir düşünün Cumhurbaşkanı kim olursa olsun ne değişecek?
    Diyarbakır’da Türkçe tabelalar indiriliyor? Duyan gören varmı? Biz ilk Kürtçe tabelalar asıldığında bunun sonu Türkçe tabelalar inene kadar gidecek demiştik. Evet oldu? Özgürleşiyoruz. Sureye, Libya, Mısır gibi dahada özgür olmaya çalışıyoruz. Az kaldı daha da özgür olacağız!!!!!
    Arkasında meclis gücü olmayan bir Cumhurbaşkanı ne iş yapacak? 23 Nisanda temsili makamlara oturan çocuklardan farkı ne olacak? 2015 ‘de genel seçim olacak bunun hesabını yapın. 2015’de hezimete uğrayan bir AKP’nin getirdiği Cumhurbaşkanın etkisi ne olacak? Ama biz millet olarak burnumuzun ucunu dahi göremediğimiz için ne verilirse onu yiyor, onu söylüyoruz.
    Biz hep şunu dedik yerel seçimlerde seçmenin Racep Tayyip Erdoğan’a oy vermeyipte, Devlet Bahçeli veya Kemal Kılıçlaroğluna oy vermesi için tek bir sebep gösterin? Tabiki yoktu? Kaçınılmaz sonuç ortaya çıktı.
    Bu seçimlerin kazananı ise hırsızlığın, yolsuzluk ve ahlaksızlığın halk tarafından olağan karşılanması oldu. Artık Türkiye halkı, çalanı, hile yapanı, yolsuzluk yapanı kabul ediyor. Onay veriyor. Bunu yadsımıyor. Ancak derinine inildiğinde kabullenemiyor. Kendisi ile çelişiyor ve asıl önemli olan şu soru ile vicdanını rahatlatıyor? TAMAM ARKADAŞ İKTİDAR VE YÖNETİCİLER GÜVENİLİR, DÜRÜST OLMALI AMA HANGİSİ BUNDAN İYİKİ, EN AZINDAN BUNLAR HİZMETTE YAPIYOR. DEDİ VE HAKLI OLARAK OYUNU VERDİ? Buradan çıkan sonuç çok net ülkede muhalefet problemi var? İnanın MHP Devlet Bahçeli, CHP Kemal Kılaçlaroğlu olmadan yani her iki partide lidersiz seçime girse bu aldıkları oydan daha fazla oy alırdı.
    Bunun en bariz örneği Mansur Yavaş’dır. Çoğu kişi Mansur Yavaşı tanımadan görmeden ve bilmeden Mansur Yavaşa oy verdi. Çünkü kimse hakkında yanlış konuşmadı, şaibe belirtmedi. Ankara’da %44 civarında oy aldı. Yani Türkiye halkının %44’dü içindeki öze dürüstlüğe güvene oy verdi. En az %15 lik bir kısmı ise sağ seçmen olduğundan CHP adayı olduğu için oy vermedi. %15’lik kısmı ise aldığı yardımlar kesilir diye korktuğu için AKP’ye oy verdi. Yani muhtaçlıktan oy verdi. Eğer hür iradesini kullanabilse idi vermeyecekti. Bu durum çok açık bir şekilde gösteriyor ki? Türkiye’nin en az %74’lık bir kısmı hala umut vaat ediyor. Tek olması gereken bu güveni ve heyecanı verecek bir lider ve kadro? Mevcut konjonktürde bu çatı MHP olacaktır. Tek yapılması gereken elin taşın altına konulmasıdır.
    MHP Türkiye halklarını kucaklayan, söylemi ve hedefi net bir politika çizmelidir. Türkiye’nin ve dünyanın gerçeklerini görmelidir.  Öncelikle eğitim ve yargı düzelmelidir. 
    Türkiye bir Türk devletidir. Resmi dili Türkçedir. Başka bir dilde eğitim olamaz denilmelidir.
    Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi andı ve amblemi olmalıdır.
    Türkiye sınırları içerisinde yaşayan tüm halklar Türkiye devletinin bekası için çalıştığı, devletin gücünü kendi gücü gördüğü sürece eşit haklardan yararlanır denilmelidir.
Halk adalete güvenmelidir. Senin Hakimin benim Savcım dönemi kapanmalıdır. Hakim ve Savcı klasik devlet memuru olmamalı, cebinde harcama çeki olmalıdır. Devlet kendi parasını güvenmediği Hakim ve Savcıya adaleti ve halkı emanet etmemelidir 
Eğitim saygın olmalıdır. Para ile diploma dağıtan sözde üniversitelere dur denilmelidir. Bölge eğitim öğretim komplekslerine geçilmelidir. Lise müdürü gibi rektör atanmamalıdır.
İdam cezası getirilmelidir. Cana kast, cinsel istismar, vatana ihanet suçlarının cezası idam olmalıdır. Halk adaleti başka yerlerde aramamalıdır.
İşte Türkiye halkının en az %74’dü böyle bir yönetim istiyor ve özlüyor tek yapılması gereken bunu ortaya çıkarmaktır. Hep söylediğimizi son kez söylüyoruz. İsmi bu dava ile özdeşleşmiş olan abilerimiz ve ablalarımız ya bunları yapın; yada yapacaklara engel olmayın? Destek olun bu uğurda ölenlere olan borcunuzu ödeyin?
                                                                                                                                                                                                       Oğuz Hocaoğlu