Danimarka'da son dönemde Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar artarken, bu provokasyonlara izin verilmesi tepkiyle karşılanıyor.
Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar hakkında ilk kez konuşan Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, kutsal kitapların yakılması hakkında olası bir yasağın ifade özgürlüğünü kısıtlamayacağını ifade etti.
Danimarka hükümetinin, kültürel ve dini temelli saldırılara karşı önlem almanın yollarını araştıracağı yönündeki açıklamalar ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Frederiksen, "Somut bir güvenlik riski var. Bu bizim uluslararası alanda izole olma riskimizi de ortaya çıkarıyor. Bu durum ortaklıklar ve ittifaklar kurmak için çok fazla çaba harcadığımız bu dönemde özellikle sorun teşkil ediyor" dedi.
AŞIRI SAĞCI POLİTİKACI KUR'AN-I KERİM YAKTI
Danimarka'da 2022 yılında aşırı sağcı politikacı ve Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan, Paskalya tatili boyunca İsveç'in Malmö, Norköpin, Jönköping kentleri ile başkent Stockholm'de Kur'an-ı Kerim yakma provokasyonlarını sürdürmüş, son olarak da 21 Ocak'ta Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği ve 27 Ocak'ta Türkiye'nin Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim yakmıştı.
Öte yandan İslam düşmanı ve aşırı milliyetçi bir grup, nisan itibarıyla Türkiye'nin Kopenhag Büyükelçiliği önünde Türk bayrağı ve Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırı düzenlemeye başlamış, İslam karşıtı pankart açarak, İslam'a hakaret içerikli sloganlar atan grup üyeleri, 21 Temmuz'da Irak'ın, 24 Temmuz'da İran ve Irak'ın, 25 Temmuz'da da Mısır ve Türkiye'nin Kopenhag büyükelçilikleri önünde Kur'an-ı Kerim yakmıştı.
Aynı grup, 28 Temmuz'da Kopenhag'da bir cami önünde, 1 Ağustos'ta da Türkiye, Irak, Mısır ve Suudi Arabistan'ın Kopenhag büyükelçilikleri önünde Kur'an-ı Kerim'i ateşe vermiş, yazarı Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Lökke Rasmussen olan bir kitabı da yakmıştı.
İslam karşıtı ve aşırı milliyetçi "Danimarkalı Vatanseverler" (Danske Patrioter) isimli grup üyeleri, başkent Kopenhag'da Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılara dün ve bugün de devam etmişti.
Danimarka ve İsveç'te ise 31 Temmuz'da Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıları ele almak amacıyla düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) 18. Olağanüstü Dışişleri Bakanları toplantısıyla eş zamanlı olarak Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar düzenlenmişti.
Kur'an-ı Kerim yakma eylemlerinin yetkili makamlardan izin alınarak ve polis koruması eşliğinde yapılmasına, Türkiye başta olmak üzere birçok ülke tepki göstermişti.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 25 Temmuz'da yaptığı toplantıda, kutsal kitaplara yönelik şiddeti uluslararası hukukun ihlali olarak tanıyan ve bu tür eylemleri şiddetle kınayan karar tasarısını kabul etmişti.