Hiç bir darbe demokrasi getirmez,aksine olanı da alıp götürür. Övünecek bir demokrasiye sahip değiliz ama olanın da elden gitmesini kimse istemez.

Şimdi herkes kim yaptı sorusunun peşinde. Kim yaptı sorusu bir hasım arayışıdır. Doğru soru niçin yaptılar, bu noktaya nasıl geldiler sorusudur. Darbenin saikleri üzerinde durulmadığı takdirde yarın aynı sorunla karşı karşıya kalmak mukadder olur. Bu gibi konularda en hatalı tutum aceleci yorumlardır.

Gazetelere bakıyorum genel kanaat darbeyi ABD'nin planlayıp cemaatin sahneye koyduğu yönünde. ABD bu işin neresinde bilemem, çünkü o kadar derin bilgiye sahip değilim. Ama bizde yanlış bir gelenek var,biri darbe mi yapmış hemen arkasından bir batı devleti aranır. Bu da darbenin gerçek nedenlerinin gözden kaçırılmasına neden olur. Benim araştırmalarıma göre darbe kadrosu içinde hemen her gruptan insan var. Solcu,cemaatçi,ulusalcı hatta İP'çi. Ortak yönleri Erdoğan karşıtlığı. (Bu bilgiyi iktidara yakın birinden aldığımı özellikle belirtmekte fayda görüyorum)Bu durumda ideolojik bir birlikten söz edilemez. Ama cemaat denilerek hedef minimize ediliyor,diğer toplum kesimlerinin desteği sağlanıyor.

Üzerinde düşünülmesi gereken,böyle bir karşıtlığın niçin oluştuğu, bu insanları nasıl bir araya getirdiği ve gözlerini bu kadar nasıl kararttığıdır. Darbenin mazereti olmaz.Karışan da, destekleyen de ucundan kenarından bulaşan da cezasını çekmelidir. Hele bu ülkenin polisine kurşun sıkacak kadar gözünü kan bürüyenlerin affı, töleransla karşılanması söz konusu olamaz.(Bu arada hala bulunamayan Kara Kuvvetleri Komutanının da darbeciler tarafından şehit edildiğine dair söylentiler var,inşaallah yalan çıkar,yeni bir üzüntü yaşamayız.) Bu hususta toplumun her kesiminde bir konsensüsün olması sevindiricidir. Keşke toplum her milli meselede bir araya gelebilse.Zira bizi bir araya getirme sebepleri arttıkça,milletleşme imkanlarımız da o kadar artar.

Toplum sokağa demokrasiye sahip çıkmak için çıktı.Bir sürü yanlışta yapıldı. Elbette sokağa sadece mevcut iktidarı korumak içi çıkanlar da vardı. Ama her partiden insanın sokakta olması ortak paydanın demokrasi olduğunu gösteriyordu. Madem toplum demokrasiye sahip çıktı doğru olan bu darbe teşebbüsünden daha güçlü bir demokrasi çıkarmaktır. Bu toplumsal destek güçlü bir demokrasi için fırsata çevrilebilir ve darbeden demokrasi çıkarmak gibi hayırlı bir sonuca vesile olabilir. Ancak bu tepkileri millet sadece AKP'ye sahip çıktı diye yorumlayıp bir başka darbenin,otoriterleşmenin muharriki yapmak da mümkündür. Görünen o ki, iktidar bu ikinci yolu tutmayı tercih edecek.Toplumun darbeye gösterdiği tepkiden daha otoriter, daha egosantrik bir yönetim çıkaracak. Böylece demokrasiye verilen destek demokrasiden uzaklaşmanın bir vesilesi yapılacak.

Darbeyi yapanlar belli, ama iktidar çevrelerinde darbeyi durduranlar bile fısıltı gazetesiyle itibarsızlaştırılıyor.Genelkurmay başkanının hiç konuşturulmadığına dikkat ediniz..Darbeyi 1.Ordu engelledi ama bu yazı yazıldığında hala kapısı iş makineleri ve kamyonlarla kapatılmıştı.Sanki TSK'yı dizayn etmek için gerekli psikolojik zemin hazırlanıyor. Önceden odağa alınmış isimler üzerinden bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.

2745 hakim savcı açığa alınarak haklarında yakalama kararı çıkarıldı. Bunların tamamı cemaatçi diyen aklını peynir ekmekle yemiştir. İçlerinde tanıdığım o kadar isim var ki? Mesela, Muhsin Yazıcıoğlu dosyasının kapatılmasına izin vermeyen Y.Karaaslan. Bu isim İzmir 9 Eylül üniversitesi mezunu. BBP/MHP ayrışmasında MHP'yi tercih etmiş,4 yıl boyunca okul başkanlığı yapmış bir isim.Mesela, Engin Aydoğdu savcı. Ankara Etlik çocuğu. Babasından,atasından ülkücü. Böyle bir çok isim sayılabilir. Kaldı ki hukuk kimliğe değil eyleme bakar. Kimliklerle değil, eylemlerle ilgilenir. Adalet perisinin gözlerinin bağlı olmasının anlamı budur.

Millete darbe yapmak ne kadar hukuk ve ahlak dışıysa, onu bahane ederek başka bir darbe yapmak da o kadar yanlıştır.Darbelerin alternatifi başka bir darbe değil, daha iyi, daha insana saygılı,daha özgürlükçü bir demokrasidir.Milletin demokrasiye desteğini -parti devleti-için fırsata çevirmek yeni sıkıntılara, yeni yasa dışı oluşumlara meydan verir. Parti devleti ile cemaat devleti arasında mantık olarak hiç bir fark yoktur.İkisi de fırkacıdır,toplumun tamamını kuşatacak fikri ve psikolojik alt yapıya sahip değildir. Onun için,doğru tavır,darbe ve darbecilerle hesaplaşmaya evet,otoriterleşmeye,demokrasiden uzaklaşmaya,parti devletine hayırdır..