Darbeyi Erdoğan, Akar ve Fidan planlamış!

Abone Ol

“Münafık kavramının üzerine tam oturduğu şahıslardan biri FETÖ denen CIA destekli şeytani yapının lideri olan Fetullah’tır.”

Münafık kavramı, “Arabozan, ikiyüzlü, bölücü, karıştırıcı, fesatçı, müfsit” manalarına gelen “Nifak” mastarından türemiş bir sıfattır ve “İnanmadığı halde kendisini inanmış gibi gösteren” kimseler için kullanılır.

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât isimli eserinde bu kavramı, “Tarla faresinin bir tehlike anında kaçmasını sağlamak üzere yuvası için hazırladığı birden fazla çıkış noktasının birinden girip diğerinden çıkması” biçimindeki kök manasından hareketle münafık, “dinin bir kapısından girip diğerinden kaçan çifte şahsiyetli kimse” olarak da tanımlanmıştır.

Münafıklar Kur’an’da aslında inanmadıkları halde Allah’a ve ahiret gününe iman ettik diye yalan söyledikleri ile tanıtılır. Münafıkların içi başka, dışı başkadır ve asla sözü özüne uygun değildir:

“İnsanlardan, inanmadıkları hâlde, ‘Allah’a ve ahiret gününe inandık’ diyenler de vardır.”(Bakara, 8)

Münafıklar mü’minlerle karşılaştıklarında inandıklarını belirtirler, ancak asıl taraftarlarıyla baş başa kaldıkları zaman mü’minlerle alay ettiklerini söylerler.

Çeşitli ayetlerde münafıkların psikolojik durumunun toplumsal hayata yansıyan görünüm ve etkilerine temas edilmekte ve bazı özellikleri şöyle sıralanmaktadır:

“Dış görünüşlerinin aksine her şeyden korkarlar.”

“Yalancı ve kibirli olurlar.”

“Gösterişe önem verirler.”

“Kötülüğü yaygınlaştırıp iyiliğe engel olmaya çalışırlar.”

“Müslümanlara yardım edilmesini engellemeye gayret ederler.”

“Mü’minlere karşı kin beslerler.”

“Kötü haberler yayarlar.”

“Gizli faaliyetler yürütürler.”

Resulullah’tan (sav) gelen rivayetler de ise münafıklar için şunlar söylenir:

“Münafıklık alâmetleri yalan söylemek, sözünde durmamak ve emanete hıyanet etmek tir.”

“Anlaşmazlığa düştüklerinde haksızlığa saparlar.”

“Kur’an’ı kasten yanlış yorumlarlar.”

Yukarıdan beri anlatılan ayet ve hadisler ışığında baktığımızda münafık kavramının üzerine tam oturduğu şahıslardan biri FETÖ denen şeytani yapının lideri olan Fetullah’tır.

Bu terörist başı faaliyetlerine başladığı 1960’lı yılların sonundan beri yalan söylemeyi iman ilkesi edinmiş, kendisi ile ilgili birçok hadiseyi yalanlarının arkasına saklamasını bilmiştir.

Fetullah bu anlamda Cevdet Saral’ın 1998 yılındaki tarifi ile, “Gizlenme sanatının en büyük virtüözlerinden” biridir. CIA destekli ve yalanlar üzerine kurduğu sistemini her türlü milli ve manevi değeri de istismar ederek büyütmüş ve nihayetinde elde ettiği bu gücü devletimize, milletimize ve vatanımıza karşı kullanmaktan çekinmemiştir.

Fetullah denen bu münafık 15 Temmuz günü ise yüzündeki bütün maskeleri sıyırarak tarihin en büyük ihanetini sergilemiş ve 251 kişinin ölmesine 2300 kişinin yaralanmasına sebep olan meşum olay meydana gelmiştir.

15 Temmuz darbe girişiminin FETÖ denen CIA destekli şer şebekesinin yaptığı binlerce delille ortada iken Fetullah değişik uluslararası gazete, dergi ve ajanslara değişik zamanlarda yalan demeçler vererek bu işin altından çıkmaya çalışmıştır.

Yalancılıkta şeytanı bile kıskandıran Fetullah, Mısır’da yayın yapan bir gazeteye verdiği röportajında da darbeyi asla kendilerinin yapmadığını, aksine Atatürkçü ve laik subayların yaptığını açıklamıştır.

15 temmuz darbe girişiminde bulunan general ve albayların daha darbe yapılmadan önce yapılan araştırmalarda FETÖ yapılanmasına mensup olduklarının tespit edilmesine rağmen 15 Temmuz sonrası bunların kendi militanları olmadığını açıklaması belki de tarihin gördüğü en büyük yalanlardan biri olmuştur.

“Fetullah bu tür bir yalana niçin tevessül etti?” Diye aklınıza bir soru gelebilir. Baştan beri münafık bir yapılanma üzerine bina edilen şeytani bir yapının içine düştüğü kötü durumdan kurtulmak için böyle bir yalana sarılmasını asla yadırgamayız. Çünkü onlar için “Hedefe giderken her yolu meşru görme” ilkesi adeta imanlarının esası gibi kabul edilmektedir. Hatta Fetullah geçmiş dönemlerdeki bir konuşmasında güya dava adamını anlatırken içindeki eracif dışa yansımış ve “Cünunuz, (Deliyiz) bize bu hususta namus bile lazım değil.” Deme ahmaklığını göstermiştir.

Bugün artık yapılan mahkemeler, görülen davalar, itirafçıların itirafları ve yüzbinlerce belge 15 Temmuz darbesini CIA destekli FETÖ militanlarının yaptıkları çok açık biçimde ortaya konmuştur. Bu inkar edilmesi asla mümkün olmayan bir karine haline gelmiştir. Buna rağmen Fetullah denen münafıkkendilerini aklamaya yönelik yalanları utanmadan sarf edebilmektedir. Sadece bu hadise bile bu Fetullah denen münafığın nasıl bir ahlak bozukluğuna sahip olduğunu göstermeye yeter de artar bile.

Münafık Fetullah bizzat kendi eliyle darbe girişiminin imamı olarak atadığı kendi mollası olan Adil Öksüz’e darbe başarısız olunca sahip çıkmamış ve bu hususta da, “Adil Öksüz 30 sene önceki öğrencilerimdendi. Birkaç sene önce geldi. Benimle ilişkilendirilmesi yanlış.” Yalanını sarf etmiştir. Adil Öksüz’ü başından beri yetiştiren Fetullah onu kendi elleriyle evlendirmiş, nikahını kıymış ve çocuklarının ismini de kendi vermiştir. Bu münafık yapılanması yakından bilen herkesin malumu olduğu üzere Adil Öksüz bizzat Fetullah tarafından TSK imamlığına atanmış ve darbe planlarını beraberce yapmışlardır. Zaten yapılan araştırmalarda Adil Öksüz’ün darbe öncesi birçok kez Fetullah münafığının ikamet ettiği Pennsylvania’ya gidip geldiği tespit edilmiştir.

15 Temmuz’dan sonra darbe girişiminde bulunan militanların mahkemelerinde bu darbenin CIA destekli olduğu ve başında bizzat Fetullah’ın bulunduğu açığa çıkmıştır.

Bunca belge ve şahide rağmen Fetullah münafığı, “15 temmuz darbesini asla biz yapmadık. Kimin yaptığı konusu uluslararası bir mahkeme kurularak araştırılmalıdır.” Şeklinde bir yalan atınca müritleri de bu yalana sarılarak darbenin “Erdoğan, Akar ve Fidan tarafından organize edildiği” yalanını uluslararası arenalarda pazarlamaya çalışmışlardır.

Son dönemlerde örgüt içi bazı çatışmaların ortaya çıkması artık kendi içlerinde bile bu yalana bazılarının inanmadıklarını ortaya koymaktadır. Hatta Fetullah’tan sonra örgüt içinde en güçlü kişilerden biri olan ve Alman istihbaratının emrinde çalışan Mustafa Özcan bu hususta Fetullah’ı suçlayarak, “Darbe girişimini bizden habersiz planladılar. Eğer bizim haberimiz olsaydı başarılı olurduk.” Şeklinde açıklama yapmış ve bu darbenin arkasında Fetullah’ın olduğunu açıklamıştır. Zaten aldığımız istihbarata göre Alman istihbaratı ile Pennsylvania’ya karşı iktidar mücadelesi veren Mustafa Özcan’ın Almanya’da bulunan Adil Öksüz’ü konuşturarak kayda aldığı ve darbe hakkındaki bütün bilgileri Fetullah’a karşı şantaj olarak kullandığı yönündedir. Örgüt içi bu tür iktidar kavgalar 1996 yılında başlamış (O dönemde Fetullah’ın ikamet ettiği Altunizade semtindeki ininde en az on çete tespit etmiş ve yayınlamıştım.) ve bugün artık Fetullah’ın ölümü yaklaşınca daha da artmıştır.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden birbirine giren ve kırmızı bültenle aranan FETÖ militanları Tuncay Opcin ve Halit Esendir de aralarındaki tartışmada artık bu gerçeğin saklanmasının mümkün olamayacağı ortaya çıkmıştır. Ordudan atılan eski bir asker olan Tuncay Opcin, örgütün eski TSK imamı olan ve kırmızı bültenle aranan mollalardan Hamdullah Öztürk’ün yetiştirdiği elemanlardan biridir ve TSK içindeki yapılanmaların da önemli ayaklarındandır. Halit Esendir ise bizzat Fetullah’ın, “İki deli ile bir veliden cemaat kurdum.” Dediği ilk kişilerden biridir. Fetullah’ın bu hususta iki deliden kastı Halit Esedir ve İlhan İşbilen, bir veliden kastı da Abdullah Aymaz’dır ve bunlar Fetullah’ın İzmir’de devşirdiği ilk talebelerdendir.

Halit Esendir Twitter hesabından, Fetullah’ın “MİT ajanıdır” diye harcadığı Adil Öksüz için aynı cümleleri kullanınca Tuncay Opcin Adil Öksüz’e sahip çıkarak MİT ajanı olmadığını aksine Hulusi Akar’ın kullandığı biri olduğunu yazdı. Opcin’in bu iddialarına 15 Temmuz öncesi yaptığı “Yatakta basacaklar, şafakta asacaklar.” Açıklaması ile karşılık veren Esendir açık biçimde darbenin Fetullah’ın mollaları tarafından kotarıldığını itiraf etmiştir. Bu kavganın detayları hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler https://fetogercekleri.com/ozel-haber/feto-icindeki-kavga-derinlesiyor/ linkindeki geniş haberi okuyabilirler.

FETÖ denen uluslararası istihbarat yapılanması olan şer şebekesinin lideri olan Fetullah, Kur’an’ın münafık diye tanıttığı kişilerden biridir ve bu kavramın taşıdığı bütün sıfatlar üzerinde açık biçimde görülmektedir. Bununla ilgili daha önce kaleme aldığım makaleleri aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz:
 http://yenidunyagundemi.com/kose-yazilari/munafik-insi-seytan-1312.html 

http://yenidunyagundemi.com/kose-yazilari/fetullahin-munafikligi-ve-tilmizleri-1326.html

Artık herkes aklını başına alıp Fetullah denen bu büyük münafıkla hakkıyla mücadele etmelidir. Özellikle Diyanet ve kendini alim sayanlar(!!!) Fetullah’ın nasıl bir münafık olduğunu ve yalanlara dayalı faaliyetlerini açık biçimde yapacakları yayınlarla hem yurt içinde hem de yurt dışında açıklamalıdırlar. “Ya Fetullah bir gün dönemse.” Korkusuyla bu işin hakkıyla yapılmadığını maalesef dehşet içinde seyrediyoruz. Bir yazar olarak Fetullah münafığının vatana, millete ve dinimize ihanetlerini delilleri ile anlatan altı kitap kaleme aldım. (1-Gülen’in Ağlattığı Müslümanlar, 2-HOCIA, 3-İhanetin Anatomisi, 4-Sofistike Terörist – FETÖ’nün Vatana, Millete ve Dinimize ihaneti, 5-Şakirdin Aforozu, 6-Belgelerle Fetullahçı Terör Örgütü)

Ne yazık ki yayına hazır bu kitaplardan sadece ikisini (1-Gülen’in Ağlattığı Müslümanlar, 2-HOCIA) yayınlatabildim. Birini de başka bir arkadaşın ismiyle yayınladık. Birçok yayıncı FETÖ denen bu şeytani yapılanmadan korktukları için hem yayınlanan hem de yayına hazır bu eserleri yayınlayamayacaklarını dile getirmişlerdir.

CIA destekli bir yapılanma olan Fetullah münafığının mücadelesi bütün engellemelere rağmen bugün yüzlerce ülkede ve ülkemizde durmadan devam etmektedir. Böyle bir çok yüzlü münafık yapılanma ile ancak “İslami, siyasi, kültürel, ekonomik, adliye, emniyet vb.” alanlarda topyekün bir mücadele ile baş edebiliriz. Ne yazık ki bu şeytani örgütle mücadele sadece emniyet ve adliyenin çalışmalarına ve insafına terk edilmiştir. Bu sebeple bırakın yurt dışını yurt içinde bile başta muhalefet partileri olmak üzere birçok çevreler 15 temmuz darbesini Fetöcülerin değil Erdoğan, Akar ve Fidan’ın tezgahlandığına inanmakta ve bu hususta yayınlar yapmaktadırlar. Hatta bazı muhalefet partiler iktidar olmaları halinde devletin FETÖCÜ diye devlet kurumundan KHK ile atılan militanların yeniden görevlerine iade edecekleri şeklinde ahmakça ve ihanet kokan açıklamalar yapmaktadırlar. Bunu diyenlerin ihanetlerini veya gafletlerini kabul edilemez ama bu şeytani yapıyla mücadeleyi sadece emniyet ve adliyeye ihale edenlerin de içinde bulundukları gaflet uykusunu görmezden gelemeyiz.

Allah (cc) doğruların yardımcısıdır ve bu Fetullah münafığı ile yapılan mücadelenin başarıya ulaşacağına ümidim sonsuzdur.