Utancın ve kaderin hakim olduğu adaletsiz bir dünya da çaresizliğimiz pazarlanıyor..

Yorgun, yoksul ve yalnızlaşan yığınlar, kendi dünyalarında içlerine kapanıyorlar. Toplam nüfusun yarısına yakını yardım almadan geçinemiyor.

Durumuna çare arayan kalabalıklara kutsallar adına mevcut iktidara biat etmeyi öğütlüyorlar. İçinde bulundukları durumu anlamlandıramayan kalabalıklar, Mehdi, Şeyh ve Din adına kandırılarak, iradeleri oy’a tahvil ediliyor.

Bu kısır döngü her alanda “tükenmişlik, çaresizlik ve güvensizlik ”duygusunu tetikliyor. Tükenmişlik ve çaresizlik ”pazarının tacirleri, kutsallarımız üzerinden isyanımızı pazarlıyor. Utancımız ve kaderimiz haline getirilen bu düzen, Türk toplumunu içten içe ÇÜRÜTÜYOR.

Genel anlamda Küreselleşmenin sonuçları olarak tarif edeceğimiz bu durumdan kurtulmamız gerekiyor.

DEĞİŞİMİN ÖNCÜLERİ,
Bu düzen değişmelidir. Görünen ve bilinen kaynaklarımız üzerinden, yorgun ve yoksul kalabalıkları, istihdam edecek, yardıma muhtaç olmaktan kurtaracak, plan proje ve programları ortaya koyma zamanı geldi geçiyor!

Akıl,ilim ve deneyimlerimizi bu yola kanalıze etmemiz gerekiyor.

Sayın Akşener’in başlattığı değişim hareketinde, kişiler üzerinden polemikler kurgulayarak bir yere varamayız. Değişim ve “yeni siyaset ”alanına katkısı olmayanların bu kulvarda yol alma şansının olmadığını düşünüyorum. Karşı karşıya bulunduğumuz sorunlara karşı planı, projesi programı olmayanlar ile bu kulvarda yan yana olamayız, olmamalıyız.

Bu idrak ve anlayışta olmayanların, kendilerini ifade edebilecekleri siyasal yapılar oldukça fazladır. Bu yeni siyaset alanını ve kulvarını kirletmeyelim. Bu düzen değişmelidir, değişim hareketinin öncüleri ile değişecektir.