Reza Zarrap diye bir acem uşağı, güzel ülkemi ne hale getirdi. Kimdir bu Zarrap, Türkiye’ye kim neden gönderdi? 30 yaşındaki birinin bu kadar altın ihracını nasıl başardığı akla ziyan değil mi?

Sn. Kılıçdaroğlu, şeytanın dahi bilmediği Man Adası hükümetinde bir Sterlin sermayeli bir şirkete; Sn. Erdoğan ve yakınlarının gönderdiği: 14 milyon 950 bin doların dekontlarını  gösterdi ve kıyamet koptu. Kimi AKP’li vekiller daha konuşma sürerken dekontları görmeden” Bunlar sahte” diye itiraz ettiler. Kendilerini kutlarım süper göz ve sezgiye sahip oldukları için.

Soru şu, bu ülkede 30 yıldır ticaretle uğraştıkları söylenen kişilerin bir Sterlin sermayeli bir şirkete neden milyon dolar havale ettikleri.

Deniliyor ki, “yurt dışına para mara gönderilmedi, aksine yurt dışından şirket satışından elde edilen paranın Türkiye’ye gönderilmesi var. İddialar külliyen yalan”

Bir Sterlin sermayeli şirkete kim o kadar para vererek satın alır, bu bir Sterlin sermayeli şirket hangi ticareti yapmışta bu kadar milyon dolarları kazanmış?

Kılıçdaroğlu dekontları açıklarken, bunların sahte olduğunu söyleyenler, daha sonra işi başka yollara çekerek, farklı açıklamalar yaptılar ki, ortalık çelişkilerle doldu?

Sn. Erdoğan ve AKP’liler belgelerin savcılığa verilmesini istediler. Konya’da görüştüğüm bir CHP’Li diyor ki, “AKP’nin maksadı, bu belgeleri savcılığa verdirerek yayın yasağı koydurmak istiyorlar. Biz buna gelir miyiz?”

Yani ortada giden ve gelen bir milyon dolarlar var. Fakat nasıl gidip, nasıl geldiği bilmece!

Bu bilmecenin çözülmesi için Sn. Kılıçdaroğlu’nun bu belgeleri kamuoyu ile paylaşması gerekiyor. Ya da TBMM’de araştırma komisyonu kurularak bu bilgi ve belgelerin araştırılması ve gerçeğin gün yüzüne çıkarılması ki, AKP her konuda olduğu gibi bu konuda da HAYIR diyerek RET oyu kullanır. Ve öylede oldu. Bu konuda CHP’nin araştırma komisyonu kuralım önergesi, “Biz yüce TBMM’ni Kılçdaroğlu’nun yalanlarına alet ettirmeyiz” gerekçesiyle ret edilmiştir.

Size karşı bir iftira ve karalama kampanyası başlatılıyor, ama siz bunun araştırılmasını istemiyorsunuz: NEDEN?

Bu durumda bu konu Türk halkının vicdanına havale edilmiştir. Eğer ki bu yolsuzluk ve rüşvet olayları patlak verdiğinde ve dört bakanın istifa etmesiyle başlayan süreç, yargıya taşınsaydı, puşt ABD, şimdi bunu yapabilir miydi, Türk devletini zor duruma düşürebilir miydi?

ABD’ye neden ve niçin gitmesine izin verilen Reza Zarrap denen şarlatan, ABD hukuk sisteminin kendisine sunduğu itirafçı olma şartını kabul ederek ötmeye ve çuvalın içindekini dökmeye başlamış.

TBMM’inde kükreyen Zafer Çağlayan’a verdiği milyon dolar rüşvetleri anlatmış.

Eğer o zaman da bu olayın üstü TBMM’indeki sayısal üstünlüğe güvenilerek örtülmeyip gerekli araştırma yapılsaydı ve iş yargıya taşınsaydı iş, bu kerteye gelir miydi?

Bir Türk olarak ülkemin ve yöneticilerinin bu hallere getirilmesi beni derinden üzmektedir. Ülkemin ve yöneticilerinin içine düşürüldüğü durum, utanç verici! Umuyoruz ki bu iddiaların ve itirafların aslı esası olmasın.

Ayakkabı kutularında dört buçuk milyon dolar bulunan Halk Bank müdürü Süleyman Aslan nerelerde, gören bilen var mı?

Durum yargıya intikal etmiştir. Hukuk gereğini yapacak. Ben en çok bu davaya bakacak olan yargıçların durumuna üzülüyorum. İşin içinden nasıl çıkacaklar?

Fetö gibi Reza’yı da bu ülkenin başına bela edenlerin Allah bin bir türlü belasını versin. Olan Türkiye’min itibarına oluyor. Hep beraber göreceğiz bunlar bir: İTİRAF mı yoksa bir İFTİRA mı!

Esen kalınız.