Birey, toplum ve devlet hayatında denge çok önemlidir. Sıradışı, atipik ve hoş olmayan davranışlara dengesiz deriz. Toplum genel ahlak bağlamından kopuk tavırlar sergilediğinde, ahali iyice dengesizleşti denilir. Devleti yönetenler dün öyle bugün böyle konuştuğunda ya da yaptığında keza denge sorunundan söz edilir. Dünyanın da bir dengesi vardır. Mevsimlerin, iklimin, coğrafyanın,havanın suyun hasılı kainatın bir dengesi var.

Denge bozulunca düzen tutmaz. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Hatırlayın sistem değişimi referandumunda; kararlar hızla alınacak her şey çok güzel olacak denilmişti. Oysa öyle olmadı, tersine kötü oldu. Sebebi işte bu dengesizlik. Otoriter yönetim dengelenemeyince denge de bozuldu. Sorunlar çözülemedi, aksine daha da derinleşti. İsraf ve yolsuzluk kıskacındaki ekonomi kötüleşti, halk yoksullaştı, gençler de işsizleşti.

Bunu perdeleyerek ne kadar yol alınır bilinmez. Ama otokraside devleti yönetenlerin başvurdukları yol hep aynıdır. Ülkenin iç sorunları çözülemeyecek hale geldiği zaman dış ilişkiler gündeme getirilip içerdeki sorunun konuşulmaması amaçlanır. İçeride işe de yarar, sorgulama yetisi zayıf toplumlarda hamaset vaziyeti idare eder. Lakin dış ilişkilerde aslında bir adım bile atılamayan danışıklı bir dövüştür. O yüzden de ABD başkanı ambargo kararını şıp diye onaylar. Rusya Soçi ve Astana mutabakatlarına rağmen İdlip'i bombalar.

İnsan doğası özünde, özgürlük ve güvenlik dengesidir. Hem özgür olmak hem de güvende olmak ister. Bunu ölçülü biçimde karşılayan yönetimler iyi, halkı da mutlu olur. Tersi ise kötü ve mutsuz. Bugünkü dünyada birincilerin Batı, ikincilerin ise neredeyse tüm İslam dünyası olması ne acı. İdeolojik dogmatik kabul ve anlayışlardan azade bakıldığında bu gerçeğin görülmemesi de ayrı bir trajedi.

Sanırım sebebi şu malum hikayedeki gibi. Kadın, Eyalet Valisinin huzuruna çıkıp hapisteki eşinin affedilmesi için yalvarmış.

“Kocanız neden hapiste?” diye sormuş Vali.

“Bir ekmek kamyonunun önünü kesip içindeki ekmekleri çalmaktan efendim..!” diye başını öne eğerek cevap vermiş kadın,

“İyi bir eş miydi bari?” demiş vali vicdanlı bir ses tonuyla.

“Hayır efendim” demiş kadın, “Her akşam eve sarhoş gelip beni ve çocuklara eziyet ederdi… Kaç kere beni aldattığını size anlatamam.”

Vali şaşırarak “O evde yokken sizlerin daha mutlu olması gerekmez mi? Onu neden hapisten kurtarmak istiyorsun?” diye sormuş.

“Efendim” demiş kadın, “Ekmeğimiz bitti de…”

Ekmek, özgürlük ve güvenlikten önce geliyor demek ki. Öyleyse ekmeği büyütüp adil biçimde bölüşmenin yollarını aramalıyız. Ekonomik veriler ekmeğin küçüldüğü ve adil bölüşülmediğini gösteriyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Derinleştiğinde toplumun dengesini tümden bozabilir.