Şiir okumayı hayatımın bütün dönemlerinde sevdim. Öğretmenimin ilkokuldayken bana okuttuğu, Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin” şiiri en sevdiklerimdendi. Altı kıtalık şiirin birinci ve dördüncü kıtaları aşağıda verilmiştir. Bu şiir sevilmez mi, ya-hu(!)?

Bu vatan toprağın kara bağrında,
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.

İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir.

Vatan aşkı hissiyatımız hep doruklarda oldu, son nefese kadar azalmaz da artar inşallah…

Denizde Mavi Vatan

Dr. Sinan Demirtürk, TÜRPAV (Türkiye Politik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı, kaliteli programlar düzenliyorlar. “Mavi Vatan” konusunda en kapsamlı ve coşkun bilgilere 25 Ocak 2020 günü TÜRPAV’da ulaşmıştık. Konuşmacı “Mavi Vatan” ifadesinin sahibi emekli tümamiral Cem Gürdeniz’di. Davetiyede, “Mavi Vatan: Türkiye’nin denizlerdeki Misak-ı Millisidir” yazıyordu. Gürdeniz Paşayı dinlediğimizde bu sözün derinliğini daha iyi anladık. Ege Denizi’ndeki kıta sahanlığı ve Akdeniz’deki alan paylaşımı sorununa çözüm getirecek olan Mavi Vatan’ı, siyasi görüşten arınarak vatan sevdalısı her yurttaşın mukaddes sayması, bedeli tartışılamayacak kutsal bir milli değer olarak görmesi gereğine inandırmıştı bizleri paşa.

Havada Gök Vatan

Atatürk, ileri görüşlü, yeni ifadeyle vizyon sahibi bir liderdi. Yıllar sonrasını öngörerek, “İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar” sözüyle havacılığın öneminin vurgulamıştı.

Üstünlüğün; bilim ve teknoloji üretmek ve geliştirmekle kalıcı olabileceğini, en üst teknolojinin uygulandığı alanların başında uçak/uzay sanayinin geleceğini gören Atatürk, havacılıkla ilgili yabancı yayınları izliyor, gelişmeleri ülkemizde fiiliyata sokmaya çalışıyordu. Türkiye'nin ilk uçak fabrikasını 1926 yılında Kayseri'de kurdu ve 1941'de Türk yapımı ilk uçak İstanbul'dan Divriği'ye uçtu.

İstikbalin bütün zamanlarda göklerde olduğu gerçeğiyle bugüne geldiğimizde, Türkiye’nin ilk yerli üretim S/İHA sisteminin mimarlarından Selçuk Bayraktar ve ekibinin geliştirdiği silahların ordulara sağlayabildiği üstünlüğü Türk Yurdu Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılışında gördük. Hakeza bölücü terör örgütüyle mücadelede bu silahların sağladığı avantajları görmek istemeyen gözler bile gördü.

Karada Tarım Vatan

İlle de savaş ve kriz dönemlerinde kendine yeterlilik konusu hatırlanmamalıdır. Dışarıya bağımlı olmadan, belirli bir dönem için açlık/yoksulluk sorunu yaşamamak üzere insanımızı besleyecek kadar toplam tarımsal üretimin gereği bilinmelidir. Bunun için alternatif ürünlerin geliştirilmesi, uzun vadeli projeksiyonlar yapılması, teknolojiden yararlanılması ve çiftçiliğin cazip bir meslek, tarımın önemli bir sektör olduğunun beyinlere nakşedilmesi gerekmektedir.

Çok basit ifadeyle ve nereye çekersen oraya gidecek bir vurguda bulunmak istiyorum. Hayvanın önüne ot götürmektense otun olduğu yere hayvan götürmek gerekir. Tarım topraklarını her şartta korumak zorundayız. Bu vesileyle ülkemizde Tarım Bakanı denildiğinde akla gelen ilk isimlerden Bahri Dağdaş’ın Konya’da adının yaşatıldığı, “Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü” arazisinin gerekçesi ne olursa olsun TOKİ’ye devredilmesi düşüncesinden vazgeçilmelidir.

Yazıma başlık olarak seçtiğim “Denizde Mavi Vatan, Havada Gök Vatan, Karada Tarım Vatan” kampanyasını öneren Prof. Dr. Hüseyin Öğüt’ü tebrik ediyorum. Kabul görür ve icra edilir umuduyla…

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun “mavi vatanda” yelken açanlara, “gök vatanda” uçanlara, “tarım vatanda” tohum atanlara.