Devlet bey, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Ankara'da üniversite eğitimine başladığında fazla başarılı değil idi. Milliyetçi fikri benimsediğinden kendisine milliyetçi öğretim üyeleri yardımcı oldular. Tezini bile tam yapamadığından hocaların yardımıyla mezun olabildi ve tezini kabul ettiler.
12 Eylül ihtilalinden önce hiç bir olayda görülmemiştir. 

Devlet beye ait otomobil içinde portakal kasalarının içinde Adana'dan Ankara'ya getirilen otomatik silahlardan haberdardı ve Gölbaşı'na geldiğinde otomobil çevrildi ve otomobilin içindekiler tutuklandı. Devlet bey ifadeye dahi çağrılmadı.

Onu Ülkücü hareket ile tanıştıran kaynaştıran rahmetli Ali Göngör'dür. MHP yöneticileri cezaevinde olduğundan Muhafazakar Parti kuruldu sonra ismi değişti MÇP oldu. "Türkeşsiz bir MHP" istiyordu. O zamanlarda ve bu arzusunu açıkladığında bazı MHP ve Ocaklarda üst yöneticilik yapmış kişilerce tartaklandı. 

Türkeş hapishanedeyken oğlu Tuğrul'a yazdığı mektupta: "Devlet Bahçeli'ye dikkat edin, O MİT ajanıdır" diye yazdı. Mit ajanı olmak ayrı, MİT görevlisi olmak ayrıdır. Bir kurum içine yerleştirilen ajanlar o kurum hakkında bilgiler verirler ve merkezin direktifiyle girdikleri kurumu karıştırırlar, yanlış yönlendirirler.

Türkeş hapisten çıktıktan sonra bir müddet partiye uğramadı. Nasıl olduysa tekrar partiye geldi, yavaş yavaş kariyer yapmaya başladı. Alparslan Türkeş rahmetli olduğunda, MHP'li yöneticiler Tuğrul Türkeş'in adaylığı karşısında Devlet Bahçeli'yi destekleyip genel başkan yaptılar. Buraya kadar sakin sessiz olarak parti içinde olan Devlet beye saygı duyuluyordu. 

MHP'ye genel başkan olur olmaz, davasına bağlı hizmet konusunda ve kariyer konusunda kendisinden üstün kişileri yavaş yavaş partiden uzaklaştırmaya başladı. Bunu en katı bir şekilde Ecevit, Yılmaz ile birlikte kurdukları koalisyonda gösterdi. Ülkücüler kadrolaştırılmadı, hatta bulundukları mevkiden daha aşağı mevkilere getirildi.

Bütün emirleri MİT yerine artık Rahşan Ecevit veriyordu, Rahşan: "Ülkücüler Eli Kanlı Katillerdir" dediği halde hiç cevap vermiyor onların emirlerini yerine getiriyordu. Bu saldırıya mecliste cevap veren Ali Güngör partiden ihraç edildi. Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz derken ardı ardına MHP nin temel taşı olanlar partiden zorla hatta saldırılarla uzaklaştırıldı, ihraç edildi.

Devlet Bahçeli önceden: "Türkeşsiz bir MHP" arzusunu gerçekleştirmeye başladı. Ülkü Ocaklarını eğitim kültür faaliyetlerinden uzaklaştırıp, partinin yan kolları olarak kullanmaya başladı. 

57.ci hükümette başbakanlığı hak ettiği halde: "Ben yapamam beceremem" gibisinden kabul etmedi ve bir anda kendisine verilen emir ile: "Erken Seçim" dedi ve AKP'yi iktidar yaptı.

AKP her darda kaldığında destek oldu ve halen destek olmaya devam etmektedir. Bütün ömrünü davasına partisine adamış samimi insanları partiden uzaklaştırarak, kendisine bağlı sözünden çıkmayacak kulları görevlere getirdi.

MHP ve Ülkücülük açısından bakınca Bahçeli MHP ruhunu ve Ülkücü hareketi bitirmekle görevli olduğunu gösterdi ve görevini yerine getirmektedir.

(Not: Yazımızın devamı gelecektir.)