Yardımlaşma toplumu bütünleştirme araçlarından biridir. Temelde kimsenin bu tür kampanyalara çok fazla itirazı olamaz. Lakin vatandaşın mağdur olduğu durumlarda yardıma koşması gereken devlettir. Bizde ise her zaman tam tersi olur. Korunması, kollanması gereken insan değil, devlettir. Bu da devleti merkez alan düşünce biçimi ile ilgilidir. Bu yaklaşım tarzında insan, - devlet için yaşamakla görevli- bir dekor malzemesidir. Devlet isteyecek vergi verecek, devlet isteyecek asker verecek, devlet isteyecek bağış yapacak, devlet isteyecek gerekirse canını verecek... Oysa devlet insan için vardır.Onun huzuru, güvenliği, yaşamı devletin biricik görevidir.Topladığı vergi, sahip olduğu ekonomik imkanlar bunun içindir. Devlet hep alan bir müessese değil, vatandaşın ihtiyacı olduğunda da aldığını veren, vatandaşını yalnız bırakmayan bir aygıttır.

Korona münasebetiyle başlatılan kampanya devlet merkezli yaklaşımın bir yansımasıdır. Günümüzde devlet onu yönetenlerle işlerlik kazanır. Dolayısıyla devletle onu yönetenler neredeyse özdeş kabul edilir. Dolayısıyla bu kampanyalar bazen de iş başında olan yönetimlere oksijen verme anlamı taşır.Yanlış yönetimi, vatandaşın yardımıyla fonlayarak içinde bulunduğu ekonomik acizlikten kurtarmaya yarar. Şimdi bu toplanan paralarla kim kime yardım etmiş olacak? Vatandaşın bir kısmının verdiği parayı diğer vatandaşlara dağıtmak devletin veya iktidarın vatandaşı sahiplenmesi değil, vatandaşın vatandaşı sahiplenmesidir. Bu, yaranı git kendin sar demektir.

İçinde bulunduğumuz durumun nedeni yanlış yatırımlar, israf, garantili hastane, yol ve köprülere bol keseden aktarılan paralar, Türkiye'nin ekonomik imkanlarını aşan ölçüde yurt dışına yapılan bağışlardır. Yönetimler önce kendi vatandaşlarının hukukunu gözetmek zorundadırlar. Bu kadar savurgan, kayırmacı davranılmasaydı bugün sosyal devlet olmanın gerekleri yerine getirilebilir, vatandaşın üç beş kuruşuna muhtaç olunmazdı. Yardım çağrısı, devlet kasasının boşaldığının bir itirafıdır.Bir iktidar 18 yıl içinde yandaşlarını kayırmak için 186 defa Devlet İhale Kanununu değiştirir, ihalelerde vatandaşın hukuku yerine yandaş hukukunu gözetirse sonunda olacağı budur!

YARDIM TEKELİ

CB'nın yardım çağrısından sonra iktidar partisi dışındaki belediyelerin kampanyalarında toplanan paralar bloke edildi. İçişleri bakanı Soylu, neredeyse bunu ayrı bir devletleşme şekli olarak mütalaa etti. Tabiidir ki bu tarz yorumlar hem yanlış, hem de amasız mamasız dayanışmanın gerektiği bu gibi durumlarda toplumsal bütünlüğü yaralayıcıdır. Önemli olan vatandaşın yaralarının sarılması mıdır yoksa kimin sardığı mıdır? CHP'li belediyeler pirim yapmasın diye yapılan bu işlem tam tersi sonuçlar doğurur, hem bu belediyeleri vatandaşın gözünde büyütür hem de farklı kesimlerin yardımını alma imkanını yok ederek sonuçta vatandaşa gidecek yardımın azalmasına neden olur. Bugün bazı çevreler çeşitli sebeplerle iktidara güvenmediği için yardımını başka kanallar kullanarak yapmak istiyor.Haksız da değiller. İşsizlik fonunda toplanan milyarların nereye harcandığının kimse hesabını veremiyor. Bu tekelci tutum bu yardımların önünü keser. Hem yardım isteyip, hem de farklı kanalların kullanılmasına engel olmak, böyle kritik bir dönemde vatandaşın canını değil, parti menfaatlerinii düşünmektir ki, asla doğru değildir.

SİYASİ İSLAM DİN KARŞITLIĞI YARATIR

Bunu bir çok defa yazdım, din siyasallaştırılınca bir gurubun ikbal aracı haline gelir. Özünü ve ölçülerini kaybederek siyaset tarafından belirlenen bir konuma düşer.Bir siyasetin maskesi olduğu müddetçe de karşıtlık üretir. İnsanların çoğu dinle, onu istismar eden siyasal yapıyı ayırt edemez. Tepkisini dine yöneltir. Bunun son ve trajik örneklerinden biri, Çeşitli siyasetçilerin strateji danışmanlığını yaptığı iddia edilen Atılgan Bayar'dır. Dün Sözcü gazetesinde daha önce Erdoğan halifemdir biat ediyorum diyen Bayar'ın artık deist olduğuna dair açıklamaları yayınlandı. Siyasetin emrine giren dine tepki işte böyle dine tepkiye dönüşerek insanları tahmin edilemez noktalara savurabiliyor.İnsan hayatı için yollardan, köprülerden, hastanelerden daha önemli olan inançlarını koruması ve hesabını verebileceği bir hayatla yüce divana çıkmasıdır.Siyasetiniz insanları haktan, hakikatten, adaletten, doğruluktan uzaklaştırıyorsa yaptığınız yolların, tünellerin şunun bunun ne önemi var?