Dünya’nın başına Çin’de ortaya çıkan ve bela olan koronavirüs sonrası hayatımızda ve dünyada nelerin değişeceğine dair bilim adamları, düşünürler, gazeteciler, siyasetçiler ve bu konuyu kendine görev addeden kişiler bir takım öngörü ve tahminlerde bulunuyorlar.

Korona virüs salgınını yaşayan bütün insanlık bireysel olarak da bunun farkında, doğumdan ölüme kadar hayatımızın her kademesini kapsayan ve buna göre yaşam ilkelerimizi kuralları belirleyen bir zaruret oldu.

Yazımızın başlığı “Dijital Din” derken, ne demek istedik?

Sevdiklerimizle özlem giderme, bayramlaşma, iletişim kurma, işimizi takip etme, hatta ve hatta okul, iş gibi her şey dijital bir veri tabanı üzerinden internet ve diğer iletişim imkânlarıyla yapıldı.

İnternet üzerinden faaliyet gösteren alışveriş sitelerinde, sosyal aktivite sitelerinde, kişisel gelişim sitelerinde ciddi bir talep oluştu.

İnternet üzerinden okunan ve okutulan dini dersler toplu ibadetler aynı bu şekilde dijital bir şekilde öğretildi ve yaptırıldı.

Bundan sonra dinimizi öğrenmekten, yaşamsal her türlü aktiviteye varan her şey dijital iletişimler üzerinden gerçekleşeceği benziyor. İnsanlar bırakın öpüşmeyi, sarılmayı artık tokalaşmaya korkuyor.

İnsanlık bu duruma kolay alışamayacak, alışsa da bu durumdan dolayı hiç mutlu olmayacak. Sadece insanlığın din talebi dijital olmayacak hiç kuşkusuz ekonomi de robot çağına geçecek para, dijital hale dönecek.

Görünen odur ki dünyadaki katma değer belki de biraz küçülecek, insanların ihtiyaçları azalacağı için kârlılık oranları ve üretim şekli temelden değişeceğe benziyor.

Dijital çağda artık eskisi gibi bir evde 3, 4 araba gerekmeyecek. Belki tek bir araba bütün ailenin işlerini ortak kullanımla çözecek, daha içine kapanık bir yaşamın dijital sağlığı ön plana alması ve tüketimin azalması sonucu sadece insanlığın gıda ihtiyacını karşılayacak tarım ve gıda üretimi kalitesi ve bu doğrultuda talepler daha titiz bir şekilde artacak.

İnsanlık eskisi gibi hem israf etmeyecek hem tüketmeyecek evde kalmanın getirdiği obezite, insanların sağlıklı yaşama dürtüsünü daha çok kamçılayacak.

Bu dünya nüfusunu da azaltacak bir yaşam biçimine mi dönecek yoksa daha çok nüfusa daha fazla alan mı açacak?

Daha az kirlilik, daha az yer altı kaynağı tüketimi daha çok verim mi sağlayacak?

Sonuç itibari ile 2020 gerçek manada dijital dünyanın kapılarını bizlere açtı interneti bilmeyen yaşlılarımız bile ellerinden telefonlarını düşürmez oldu.

Artık gelenek görenek gibi kültürel faaliyetler, konserler tümü dijital iletişim üzerinden insanlara sunulacak.

Uzaktan mesleki eğitimleri ve okul eğitimleri sıradan hale gelecek. Özellikle iş dünyasında gayrimenkul yatırımlarının ne kadar yersiz olduğu, aslında ticaretin nerde olduğu dahi bilinmeyen bir ofisten ve depolardan ibaret olduğunu gösterdi.

Aslında bu virüs bizlere insan olduğumuzu ama 8 milyarda 1 değerimizin olmadığını gösterdi.

Koronavirüssüz bir dünya dileğiyle.