Yıllardır yazıyorum, amacım kimseyi incitmek değildi. Ama siyaset yazan mutlaka bir yerlere dokunmak zorunda kalıyor.

Türkiye gibi siyasetin şeyh-mürit ilişkisi ile yürütüldüğü ülkelerde eleştiri zordur. Şeyhe derdinizi anlatır müridana anlatamazsınız. Her zaman müridanın saldırısına uğrama riskiniz vardır.

Bunu söylerken hep doğru yaptığım iddiasında değilim. Nihayetinde beşeriz, yanlışlarımız, isabet etmeyen fikirlerimiz de olacaktır. Siyasi yorum, adı üzerinde yorumdur. Her yorum sahibinin doğrusudur. Yorumcu bugünü değil yarını yazar. Yarın gelince de fikirleri ya tutmuş, yahut tutmamış olur.

Kırdığımız gücendirdiğimiz bir sürü insan vardır. Ama gücendirdiklerim de bilir ki başlarına bir şey gelse ilk koşanlardan olurum. Derdimiz, davamız onca bedel ödemiş hareketimizin iktidar olmasıdır. Destanlara sığmayacak kahramanlıklar gösterdik, acılar çektik, her birimiz hayatlarımızdan, özgürlüklerimizden fedakarlık ettik. Herhalde bunca şeyden sonra bir söz hakkımızın olması gerekirdi.

Bugün Türkiye'de Türk milliyetçiliği zemininde siyaset yapan üç parti var,MHP-İYİ Parti ve BBP. Bunların hepsi de akraba partiler, aynı babanın çocuklarıdırlar. Tümünde şahsen emeğimde çoktur.Detaylardaki farklılık kavga, dövüş sebebi olmamalıdır.

İYİ parti 2.5 yıllık bir parti ama davası Türk milleti kadar eski,Öyle olduğu için önce iktidar ve küçük ortağı MHP tarafından gayrimeşru ilan edildi fetöcülükle suçlandı ama sonuç itibarı ile gelin birleşelim ittifak edelim kabulüne kadar gelmiş bir başarı var ortada.Girdiği ilk seçimde büyük başarı göstererek yüzde 10 civarında oy aldı. Siyasetin bu kadar domine edildiği, medyanın ele geçirildiği, konuşma hakkının elden alındığı bir zeminde bu büyük başarıdır. Yeni kurulan bir partide farklı seslerin olması normaldir. AKP kurulurken ve hala içindeki masonları, ateistleri şucuları bucuları unutmayalım.Bununla kimseyi suçlamıyorum. Partiler Türkiye gibi olmalı herkesi kucaklamalıdır. Her yeni partide ideolojik oturmuşluğa kadar çeşitli sancılar olur ama zamanla kıvamını bulur. Kimse ne İYİ partinin, ne de genel başkanı sayın Akşener'in milliyetçiliğini tartışamaz. Son seçimde İYİ partinin yüklendiği misyon yeni bir dönemin açılmasına neden olmuştur.

MHP ise bizim baba ocağı. Kalbi ve hissi yakınlığımız her zaman bakidir. Tartıştığımız siyasetleri olmuştur, bundan sonra da olacaktır. Aynı şey İYİ parti için de geçerlidir. Konuşamayan, eleştiremeyen bir hareketin geleceği yoktur. Herkes fikrini söylemelidir ki içinden en iyi olanı seçebilme imkanımız olsun. MHP'de bugün ince bir strateji yürütüyor, AKP'nin tabanı ile arasında köprüler kuruyor. Son seçimde AKP'den bir çok belediyenin alınması bu stratejinin başarıya ulaştığını gösteriyor.

Büyük Birlik Partisi de aynı davanın küçük kardeşidir. Rahmetli Yazıcıoğlu Türk siyasetinin delikanlısıydı. Temiz yaşadı, temiz siyaset yaptı, temiz öldü. Hepimizin başkanı, arkadaşı, yoldaşıydı. Yönetim mekanizmasını tasvip etmesem de kurumsal yapısına çok saygım var. O binanın harcında benim ve bir çok dava arkadaşımın emeği var. Keşke bu camia böyle parçalara ayrılacağına tek çatı altında olsaydı. Keşke yönetilen değil, yöneten olsaydık, keşke çocuklarımıza tıpkı bize reva görüldüğü gibi uzmanlığın, jandarmalığın ötesinde makamlar, meslekler sunabilseydik. Keşke demokratlaşabilseydik. Keşke birbirimizi dinleyebilseydik. Keşke liyakati kör teslimiyetin önüne alabilseydik. Keşke kişilere değil,ilkelere ülkülere bağlanabilseydik. Keşke 12 Eylülden sonra yeni hikayeler, yeni destanlar yazabilseydik. Tezcanlılığımız, çabuk tepki vermemizin sebebi budur: Türk milliyetçiliğini bugün bulunduğu yere yakıştırmamak. Sözümüz, yazımız zaman zaman kırıcı olmuşsa işte bu istek ve sevda yüzündendir.