Diploma önemlidir; şimdilerde pek değer verilmese de. Diploma bir emeğin, bir öğrenimin, bir okulu bitirmenin tescili ve kanıtıdır.

Beyefendi TBMM’sinde ABD’yi yeni keşfedercesine: “İlkokul diploması ile Ortaokula, Ortaokul diploması ile Liseye, lise diploması ile de Üniversite ve yüksel okula kayıt olunur.”

Bu sıralamayı bilmiyorduk, sayelerinde öğrenmiş olduk. Bizler geri zekâlı, zatı muhteremleri ileri zekâlılar(!) ya!

Uluslararası başarılara imza atmış, şanlı bayrağımızı gönderlere çektirmiş, İstiklal Marşımızı gururla söyletmiş bir pehlivanımız, (keşke olmasaydı ama) diploma sorunuyla gündeme oturdu.

Efendim lise diploması sahte imiş. Sahte diploma ile çıkar ve menfaat sağlamak ise sahtekârlık olurmuş değil mi?. Bu geleneklerimizde de, hukukumuzda da böyledir.

AKP’li vekil, inat ve ısrarla sahteliğini ispat ediniz demekte:

Sahte diploma davası: T. C. Ankara: 7. Ağır Ceza Mahkemesinde: 1999/00162 tarih, Esas:2001/00032 nolu sayılı kararla dava açılıyor. Mahkeme dosyayı:22.02.2001 tarihinde yüce Türk Milleti adına karara bağlıyor.

Bu davaya Sn. Pehlivanın verdiği savunma özetle: “Tanımadığım bir arkadaşım geldi. Neden yüksek tahsil yapmadığımı söyledi. Kendisine ben, lise değil ortaokul mezunu olduğumu söyledim. O kişi bana hallederiz mesele değil dedi.”

Kişi ayrılıyor. Ama iyilik meleği tekrar görünüyor:

Bir süre sonra: İmrahor Meslek Lisesi’nden adıma alınmış lise diplomamı getirdi. Ben de bu diploma ile Gazi Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’na kaydımı yaptırdım.”

Bu ifadeler, belge değilse; belge nasıl olur?

Sonra pehlivanın arabı uyanmış, okulu bitirmiş.

AKP hükümeti, pehlivanı pek sevmiş. Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı yapılmış, yetmemiş.

Gençlik ve Spor Bakan yardımcısı yapılmış, yetmemiş.

Vakıfbank yönetim kurulu üyeliğine atanmış. Şimdilik yetmiş.

Durum ve mahkeme kararı bu iken; muhalefete ve diplomanın sahteliğini söyleyenlere, “ispat edin” demek:

1-Sn. Pehlivan’ın mahkemeye verdiği savunmayı tanımamak ve pehlivanı yalancı saymak değil midir?

2-Kararı veren 7. Ağır Cezanın saygın ve değerli üyelerine hakaret değil midir?. Karar ortada. Bu hâkimlerimiz, evrakta sahtecilik mi yapmış oluyorlar?

3-Türkiye Cumhuriyetinin yargıçlarına ve Türk adaletine güven duymadığınız anlamına mı geliyor?

Sizde moda oldu. Siz AYM’nin kararlarını AHİM’in kararlarını bile tanımamaya başladınız.

Gurur duyup duymayacağınız sizin meselenizdir de, kararı görmezden gelip, “İspat edin” demek hangi zekânın ve hukukun gereği onu anlamakta zorlanıyoruz.

Bosch’un bir güzel sözü vardı: “Her şeyini kaybet ama itibarını asla!..

Keşke pehlivan, bizim gönlümüzde kahraman olarak kalmayı becerseydi.

Ne diyelim. Memlekette yeni bir zekâ türü çıktı: doğruları ters yüz eden.

Tanrım neyler, neylerse güzel eyler.

NOT: Avusturya Çalışma Bakanı Christine Aschbacher, bitirme tezinin intihal olduğu ortaya çıkınca istifa etti. Yazık olmuş. Keşke şöyle etrafına bir baksaydı.