Bilmeyenler için hatırlatayım. Geçen sene haylice tesettürlü bir hanım kızımız, tesettürlü olmayan hanımları soyulmuş domatese benzetmişti. "Büyük Doğu kadını, ibdanın emir ve yasakları dışına çıkamaz." diyen Emine Merve adındaki bu geç kız, muhtemelen Necip Fâzıl’ın eşini tessettürlü zannediyordu.

Konu hakkındaki “Domates Krizi” başlıklı yazımı, Emine Merve’ye seslenerek şöyle bitirmiştim:

“Bak kızım! Sana hayâtın acı gerçeğini söyleyerek başlayayım. Bizim mahallenin pek dindar erkekleri, evlenirken soyulmamış domates tercih ederler. Özellikle ezik olanlarına bayılırlar. Fakat soyulmuş domates görünce de...

Çevrene bir bak kızım! Gerek evlilik yoluyla gerekse de başka yolla ikinci hanım tercihi yapan dindar erkekler, ilkine göre daha soyulmuşu mu yoksa soyulmamışı mı tercih ediyorlar? Pek mücâhid cemaat liderleri bile soyulmuş sarışın domates alıyorlar artık! Bu yüzden nefsine eziyet etme! Git, şöyle yaşına uygun, açık renkli, dallı güllü bir şeyler giyin!

Ayrıca....Sen, sen ol kızım, fazla iddiâlı olma! Çünkü bundan 30-40 yıl evvel senin ettiğin lafların benzerini edenler, paraya pula, makama mevkiye kavuşunca hepsini unuttular. Ne çarşaf kaldı ne pardesü! Olur da yarın birgün siyâsete girersen veya müstakbel eşin girerse bu söylediklerini yalatırlar hanım kızım!”

Rahmetli arkadaşım Kemal Çapraz Türkiye gazetesinde çalışırken TGRT açılmıştı. Garibimize giden şeyleri söylediğim birgün, “Dur hele, daha tv dünyâsının kadınlarıyla tanışacaklar.” demişti. Abarttığını düşünmüştüm.

Tanıştılar. Yıllar sonra Işıkçıların başına geçen Mücâhid Ören, sunucu Aslıhan Yeltekin ile evlendi. Hem de ilk eşinden ayrılarak. İlk eşini gören bilen yok. Muhtemelen tesettürlüydü. İkinci eşi ise sarışın ve tesettürle bir alâkası yok.

Doksanlı yıllarda Işıkçılar cemaatinden bir kadınla tanışmıştım. Kendisi eczâcıydı. Gelini ise tıp fakültesinden ayrılmış. Geliniyle gurur duyan kadın, “Biz bilemedik, câhildik. Okuduk.” dediğinde, “Şaka mı yapıyor?” diye yüzüne bakmıştım. Acaba bu hanım hayattaysa liderlerinin evliliği hakkında ne düşünmüştür? Belki de her zamanki gibi, “Büyüklerin yaptığında bir hikmet vardır.” deyip geçmiştir. Niye kafayı taksın ki? Düşünmeden, sorgulamadan yaşamak, daha kolay değil mi?

Geçen ay, THY Başkanı İlker Aycı, spor spikeri Tuğçe Saatman ile evlendi. Aycı’nın ikinci evliliği. İlk eşini hiç görmedik. Muhtemelen tesettürlüydü. İkinci eşi ise tv dünyâsından. Yâni herkesin gözü önünde ve şöhretli.

İlker Aycı, AK Parti hükûmetinin altın çocuklarından. Evlilik haberini görünce, “Kesin imam-hatiplidir.” dedim. Gerçekten de Kartal Anadolu İmam-hatip Lisesi’nde okumuş.

Niye böyle düşündüm? İlk eşini köşe bucak saklayan bir adamın ikinci eşi “öteki kadın”sa ve dâhi herkesin göreceği bir konumdaysa aklıma, hemen imam-hatip geliyor.

İlginç olan şu ki İlker Aycı’nın nikâhına, Cumhurbaşkanı Erdoğan da katıldı. “Bunda ne var? Niye katılmasın?” diyebilirsiniz. Elbette katılsın. Fakat Erdoğan’ın bu nikâhı onaylaması, niyeti bozan imam-hatiplileri ve Büyük Doğu neslini kimsenin durduramayacağı anlamına gelir.

Aycı’nın nikâh fotoğraflarını görünce domatesci kızımız aklıma geldi. Acaba o da görmüş müdür?